Size göre deprem nasıl oluyor?
Abone olGelişen teknolojiye rağmen dünyada depremin oluşumu ile ilgili o kadar çok farklı inanışlar varki şaşmamak elde değil.
Gelişen teknolojiye rağmen depremi önceden tespit edecek yöntemi
henüz bulamayan dünyanın her köşesinde depremle ilgili farklı
inanışlar, efsaneler yer alıyor. Deprem inanışlarının tümü
hayvanlar, tanrılar ve doğaüstü yaratıklar üzerine kurulu.
''www.maximumbilgi.com'' adlı siteden derlenen bilgilere göre,
ulusların depremle ilgili çok farklı inanışları bulunuyor. Gelişmiş
ya da gelişmemiş tüm ülkelerde deprem konusunda inanışlar olması
dikkati çekiyor. Hindistan'daki depremle ilgili çok çeşitli
inanışlar var. Bunlardan biri dünyayı taşıyan hayvanların
hareketlerinin depreme yol açtığı şeklinde. Dünya bir kaplumbağanın
üzerinde duran dört fil tarafından tutuluyor. Kaplumbağa da bir
kobranın üzerinde dengede duruyor. Bu hayvanlardan herhangi biri
hareket edince dünya sallanıyor. Diğer inanışa göre ise yedi tane
yılan gardiyan, cennetin en alt noktasında, 7 odayı korumakla
görevlendiriliyor. Bu gardiyanlar, aynı zamanda sırayla dünyayı
tutuyor, nöbet değişimi sırasında ise dünya sallanıyor.
Sibirya'daki inanışa göre, dünya bir kızak üzerinde ve bu kızağı
kullanan kişi Tanrı Tuli'dir. Birkaç pireli köpek de bu kızağı
çekiyor ve köpekler kaşınınca dünya depremle sarsılıyor. Meksika'da
ise depremin sorumlusu ''El Diablo'' adlı bir canavar. Bu canavar
dünya üzerinde dev yarıklar açıyor bunlara şimdi ''fay'' deniliyor.
O ve şeytani arkadaşları yeryüzünü karıştırmak istedikleri zaman bu
dev yarıkları kullanıyorlar. Belçika'daki inanışta da dünya
üzerinde yaşayan insanlar aşırı günah işlediklerinde, Tanrı
gezegeni çevreleyen havayı savurmak üzere kızgın bir melek
gönderiyor. Meydana gelen fırtınalar dünyada bir dizi şok şeklinde
hissedilen müzik tonunu ve depremleri yaratıyor. Doğu Afrikalılar'a
göre, büyük bir balık, üzerinde bir taş taşıyor. Taşın üzerinde bir
inek var ve ineğin boynuzlarında ise dünya duruyor. İnek boynu
ağrıyınca dünyayı diğer boynuzuna geçiriyor ve o sırada deprem
oluyor. Batı Afrikalılar'a göre ise dünya, büyük bir dağ ile bir
devin arasındaki yatay bir disk şeklinde. Devin görevi dünyayı,
karısınınki ise gökyüzünü taşımaktır. Dev karısına her sarıldığında
dünya sallanıyor. Romanya'da dünyanın ''yardımseverlik'', ''umut''
ve ''güven'' adlı üç direk üzerinde durduğuna, insanlar bu
değerlerini kaybederlerse direklerin taşıma gücünün azaldığına ve
dünyanın sallandığına inanılıyor. Yeni Zelandalılar'a göre
''Dünya'' adlı bir annenin karnında çocuğu var. İsmi ''Genç Ru''
olan bu doğmamış çocuk zaman zaman annesinin karnını tekmeliyor ve
dünya sallanıyor. DEPREMDEN SONRA ÇIKAN İNANIŞ Kızılderililer bir
ayağı engelli Chickasaw şefinin, Choctaw prensesi ile ailelerin
itirazına rağmen yaşadığı aşk ve kaçarak yaptıkları düğün yüzünden
Büyük Ruh'un sinirlenip ayağını hızla yere vurması ile deprem
oluştuğuna, düğüne davetli olanların nehre düşüp öldüğüne
inanıyorlar. Missisippi Nehri'nin yanındaki Aksakayak Gölü 1812'de
yeni Madrid depreminden sonra oluştuğu için bu inanışın ortaya
çıktığı düşünülüyor. Litvanya'da Drebkuhls isimli bir Tanrı,
cehennemde yürürken dünyayı da kollarında taşıyor. Drebkuhls, ne
zaman kötü bir gün geçirirse elleri yorulup, taşıma gücü azaldığı
için dünya sallanıyor. Yunanistan'da kuvvetli ve vahşi rüzgarların
yeraltı mağaralarında tutulduğuna, kaçmak için uğraştıklarında ise
depreme yol açtıklarına inanılıyor. Japonya'da, adaları sırtında
taşıyan büyük bir kedi balığının denizin altında kıvrılmış halde
durduğu, diğer taraftan Tanrı Daimyojin'in kafası üzerinde çok ağır
bir taş olduğundan hareket edemediği, bir ara balık hareket
ettiğinde ise Naimyojin'in dikkati dağıldığı için yerin sarsıldığı
sanılıyor. Orta Amerika'da yaşayanlara göre dünya kare şeklinde ve
dört tanrı birer köşesinde duruyor. Yeryüzünde nüfus arttığında
fazlalığı dökmek için dünyayı sallıyorlar.