Siz sordunuz Gül cevapladı
Abone olSiz sordunuz Gül yanıtladı. K.Irak konusunda ne yapılacak? Kerkük'teki haklarımız neler? Ve tüm sorularınız;
İnternethaber okurları sordu Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül cevap verdi. Gül'e okurlarımızdan 1000'in
üzerinde soru geldi.
En çok merak edilen Kuzey Irak'taki gelişmelerdi...
İNTERNETHABER GİBİ SİTELER ÇOĞALACAK İnternetin belki de en önemli iletişim aracı haline geldiği bugünün dünyasında, bilgi edinme ve dolayısıyla bilgi sunma ve buradan yola çıkarak haber verme açısından internetin önemi yadsınamaz. Bu çerçevede, “internet gazeteciliği” olarak adlandırdığınız internetin medya amaçlı olarak kullanımının ülkemizde de arttığını memnuniyetle gözlemliyoruz. Teknolojik gelişmelere paralel olarak ve halkımızın internet kullanımı arttıkça bunun daha da yükseleceğine hiç şüphe yok. Üstelik bu sadece basılı ve görsel yayının internet kolu için geçerli değil. Doğrudan haber portalı olan sitelerin de yaygın kullanımı sözkonusu. Bu açıdan internethaber gibi haber sitelerinin sayısının zamanla artacağını düşünüyorum. Yakın gelecekte, sözkonusu haber sitelerinin, diğer medya kuruluşları gibi basın kartı sahibi diplomasi muhabirlerini Bakanlığımıza akredite etmelerini umuyorum. |
Sadece bunlar değil... Türkiye'nin AB macerası, etkin dış politika izlenmesi istekleri, gurbetçilerin askerlik sorunu, Türkiye Cumhuriyetler'e özel ilgi istekleri de İnternethaber okurlarının gündeme getirdiği konulardı.
Dışişleri Bakanı Gül, bin soruya tek tek yanıt verme imkanı bulamadı. Ancak sıcak gündem maddeleri ile ilgili merak edilen bir çok soru yanıt buldu. İşte Dışişleri Bakanı Gül'ün verdiği cevaplar;
Abdullah Gül: “İnternethaber” sitesinin açtığı okur hattına vatandaşlarımız tarafından gösterilen ilgi beni çok memnun etti. Sözkonusu okur hattına gönderilen çok sayıda soru, hem halkımızın dış politikayı ne kadar yakından takip ettiğini, hem de internetin artık ülkemizde de üzerinde önemle durulan bir iletişim aracı haline geldiğini bir kez daha gösterdi.
Bakanlığımın görev alanına giren konulardaki sorulara internethaber aracılığıyla yanıt vermeye çalışacağım. Tabii ki her vatandaşımıza tek tek karşılık vermek isterdim. Soruların çokluğu ve birbirine benzerliği nedeniyle bunu yapmam maalesef mümkün olamıyor. Çok çeşitli dış politika konularındaki görüşlerimizi bir kez de internet ortamında anlatmak imkanı verdiği için internethaber’e burada teşekkür etmek isterim.
SORU: Türk dış politikasını
belirleyen unsurlar neler? Öncelikler ve kazanımlar neler oldu?
CEVAP: Sadece yurtdışı faktörler açısından
bakıldığında Türk dış politikasını biçimlendiren başlıca iki unsur
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; uluslararası sistemin
değişimi, diğeri ise bulunduğumuz coğrafyadır.
Bildiğiniz gibi, Soğuk Savaş sonrasında uluslararası sistem henüz
değişimini tamamlamamıştır. Bu değişim süreci içinde pek çok yeni
riskler ve tehditler ortaya çıkmaktadır. Küresel terörizm,
kitle imha silahlarının yayılması, yasadışı göç, kültürel
çatışmalar bunlardan sadece birkaçıdır. Türkiye tüm bu
tehditlerin yakından hissedildiği bir bölgede yer almaktadır.
Ayrıca, içinde bulunduğumuz coğrafya da sorunlarla
doludur. Şöyle bir bakınız: Uluslararası gündemi meşgul
eden ülkeler ve konuların önemli bir bölümü bölgemizdedir.
Yine çevremizde, ne tarafı ne de sebebi olduğumuz pek çok
çatışma ve uyuşmazlık noktası bulunmaktadır.
YURTTA SULH CİHANDA SULH
Bu koşullar altında ana amacımız bölgemizde kalıcı bir istikrar,
güven ve refah ortamının yaratılmasına ve bunun muhafazasına
katkıda bulunmaktır. Bu da bulunduğumuz ortamda, çok
boyutlu ve dengeli bir dış politika gerektirmektedir.
Türkiye dünyadaki en büyük 17. ekonomiye ve en büyük 15. nüfusa
sahiptir. Amacımız, mevcut potansiyelimizi tam anlamıyla harekete
geçirmek ve ekonomik performansımızı sürdürerek uluslararası
camiada daha üst sıralara çıkmaktır.
Doğal olarak, bunun için çevremizde güvenliğe, istikrara ve
her şeyden önce kalıcı barışa ihtiyaç vardır. Türkiye
Cumhuriyetinin, Türk dış politikasının temel hedefi de bu barışı
sağlamaktır. Esasen Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda
sulh” sözünün gerçek anlam ve önemi de buradadır.
KIBRIS'TA TAVİZ YOK!
SORU: Hükümetin Kıbrıs politikası nedir?
CEVAP: Hükümetimiz Kıbrıs sorununa her zaman bu
milli davanın gerektirdiği hassasiyetle yaklaşmıştır. Bizim temel
hedefimiz, Kıbrıs’ta gerçeklere dayanan adil, kalıcı ve
kapsamlı bir çözüm sağlanmasıdır. Çözüm eksenli bu
yaklaşım Kıbrıs Türk halkının varlığının, egemenlik
haklarının, eşit statüsünün ve Türkiye’nin garantörlük haklarının
korunmasına öncelik vermektedir.
Kapsamlı çözümün uzun yıllar içinde belirlenmiş olan bu temel
ilkelerinden Türkiye vazgeçmeyecektir. Bir başka deyişle,
“her ne pahasına olursa olsun çözüm” demiyoruz.
Adil ve kalıcı bir barıştan söz ediyoruz.
ANNAN PLANI RUM YALANINI BELGELEDİ
Annan Planı’nın desteklenmiş olması bu konudaki politikalarımızın
bir parçasını teşkil etmektedir. Bu sayede uluslararası
toplumun Kıbrıs sorununa bakışında 24 Nisan 2004 referandumları
sonrasında özlü bir değişiklik ortaya
çıkmıştır. Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözüme varılamamasının
esas sorumlusunun Rum tarafı olduğu uluslararası
toplum tarafından tespit edilmiştir. Rumların yıllarca
söylediği yalanlar ortaya çıkarılmıştır.
Referandumlar öncesinde hatırlayacağınız üzere KKTC
Cumhurbaşkanları ancak BM’de konuşma yapmak veya Genel Sekreter ile
bir araya gelmek için sadece New York’a giderlerdi. Artık
bu durum değişmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat son
birkaç yıldır birçok dış temas gerçekleştirmiştir.
Bu noktaya Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini belirleme hakkından,
Ada’daki Türk varlığından, ahdi ve tarihi
sorumluluklarımızdan ödün vermeksizin gelinmiştir. Şu ana
kadar Kıbrıs davasında somut hiçbir taviz
verilmemiştir. Elden çıkan hiçbir şey yoktur. Bu,
Hükümetimizce siyasi ve diplomatik düzeyde yürütülen çalışmalar
sonucu elde edilen bir neticedir.
TÜRKİYE BUNA İZİN VERMEYECEK
SORU: Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin
petrol arama faaliyetleri nasıl engellenecek? Türkiye
bu konuda ne yapıyor?
FİLİSTİN'E YARDIM Filistin sorununun çözümüne katkı sağlamak amacıyla yoğun diplomatik çabalar yürütmekteyiz. Filistin halkına yönelik yardım faaliyetlerimiz artırılarak sürmektedir. Bu faaliyetlerin düzenli kılınması için Sayın Vehbi Dinçerler koordinatör olarak atandı. Bir Eylem Planı kabul edildi. Ayrıca, Ramallah’ta bir TİKA Ofisi açılmış, küçük ve orta ölçekli projelerle Filistin’in kalkınmasına destek sağlanmaya başlanmıştır. 1996-2006 döneminde Filistin’e yaptığımız ayni ve nakdi yardımların toplamı ise 23 Milyon Dolar’a ulaşmıştır. Filistin halkını sadece siyasi arenada değil, imkanlarımız ölçüsünde maddi olarak da destekliyoruz. |
CEVAP: GKRY yarı kapalı bir deniz olan Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması için uluslararası hukukun öngördüğü şekilde hareket etmemiştir. Rum Yönetimi Adanın tümünü temsil edemez. Kıbrıs Adasının deniz alanlarında KKTC’nin de hak ve yetkileri vardır. Bu itibarla GKRY’nin ilgili ülkelerle yaptığı sınırlandırma anlaşmaları ve çıkardığı yasalar esasen hükümsüzdür. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin meşru ve yasal hak ve çıkarlarının bulunduğu, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını korumakta kararlı olduğu ve bu çıkarların aşınmasına yönelik teşebbüslere izin vermeyeceği açıktır. Zaten bu hususları 30 Ocak 2007 tarihinde tüm dünyaya da duyurduk.
Yapılan tüm uyarılara rağmen, GKRY’nin 15 Şubat 2007 tarihinde uluslararası ihale açması üzerine ise bölgede petrol-doğalgaz arama faaliyetleri gerçekleştirmeye ilgi duyabilecek şirket ve ülkelerin bölgenin hassasiyetini dikkate alarak sağduyu ile hareket etmeleri gerektiği bir kez daha tarafımızdan dünya kamuoyuna ilan edilmiştir.
Lübnan ve Mısır ile yaptığımız yoğun temaslarda haklı hassasiyetlerimizin anlaşıldığı, sonuç verdiği görülmektedir.
Türkiye, Kıbrıs sorunuyla ilgili her alanda olduğu gibi bu konuda da KKTC’yle yakın bir eşgüdüm ve işbirliği içerisindedir.
BÖLGENİN BÜTÜN İNSANLARI AKRABAMIZ
SORU: Türkiye Kuzey Irak'ta nasıl bir politika izliyor?
CEVAP: Bizim şu an için Irak konusundaki başlıca önceliğimiz, bu ülkenin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü muhafaza etmek suretiyle istikrara kavuşmasıdır.
Kuzey Irak, Irak’ın bir parçasıdır. Bunun ötesinde, bölgenin bütün insanları bizim akrabamızdır. Aramızda geçmişten gelen bir ilişki mevcuttur. Geçmişte ihtiyaç duyduklarında kendilerine en büyük desteği Türkiye vermiştir. Bizim yaklaşımımızın temeli budur, dostluk ve barış içinde bir arada yaşamaktır.
'GERÇEKLERİN FARKINDAYIZ' Saddam
Hüseyin zamanında kuzey Irak’a yönelik özel idari bazı düzenlemeler
yapılmıştı. Bir özerklik statüsü gündeme gelmişti.
Irak halkı tarafından 2005 yılında kabul edilen Anayasa da
kuzey Irak’a yönelik hükümler içermektedir. Bunların
elbette ki bilincindeyiz. Fakat unutulmamalıdır ki, dünya
sadece haklardan ibaret değildir. Sorumluluklar da vardır.
Ayrıca kuzey Irak da Irak’ın bir parçasıdır,
Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin içindedir. |
PKK FİTNESİ SOKULUYOR
Ancak maalesef aradaki ilişkileri zehirleyen unsurlar var. PKK terör örgütü, kuzey Irak’taki gruplarla aramıza bir fitne olarak sokuluyor. İlişkileri zora sokan bu tehlike bertaraf edilmelidir. Terörün ne zaman kimi hedef alacağı belli olmaz. Biz kuzeydeki yerel liderlerin bunları görmesini, geçmişte olduğu gibi terör örgütüyle mücadele etmelerini, bölgemizdeki ortak tehditleri ortadan kaldırma yönünde açık bir irade sergilemelerini bekliyoruz.
Bizim isteğimiz, tekrar ediyorum, bölgemizin bir barış, huzur, refah ve istikrar sahasına dönüşmesidir. Bunun için de herkesin elbirliğiyle, samimi şekilde çaba harcaması, ortak tehditlerle mücadele vererek yeni işbirliği olanaklarının önünü açması gerekir.
IRAK'IN GELECEĞİNİ IRAKLI BELİRLEMELİ
SORU: Irak’ın idari yapısı konusunda Türkiye nasıl bir politika izliyor?
CEVAP: Irak’ın nasıl yönetileceği, nasıl bir yönetim biçimi benimseneceğine ilişkin karar, tüm Iraklılara ait bir karardır. Esasen, Irak Anayasası bir anlamda bu kararı ortaya koymuştur.
Hem Iraklılar, hem uluslararası toplum, ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü koruyan bir Irak istemektedir. Hal böyleyken, Irak’ın bölünmesinin bir seçenek olarak takdim edilmesine yönelik gayretleri üzüntüyle karşılıyoruz. Bazı çevreler, Irak’ın bölünmesinin bu ülkedeki istikrarsızlığı sona erdirebileceğini düşünebilmektedir. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Zira, Irak’ın bölünmesi bölgede öngörülemeyecek sonuçlara yol açabilecektir. Bir alternatif olarak dahi gündemde olmamalıdır.
KERKÜK ÇOK ÖZEL BİR KENT
SORU: Kerkük konusunda Türkiye'nin politikası nedir? Türkmenler için neler yapılıyor?
CEVAP: Kerkük pek çok açıdan özel bir kenttir. Yüzyıllardır farklı etnik ve mezhepsel grupların birarada barış ve huzur içinde yaşadığı bir şehir olan Kerkük, bu anlamda, Türkmenlere, Kürtlere, Araplara ve Hristiyanlara ait ortak bir miras hüviyetindedir. Nitekim 1957 yılındaki nüfus sayımı, Kerkük kent merkezinde Türkmenlerin, Kerkük kırsalında ise Kürtlerin çoğunlukta olduğunu ortaya koymuştur.
Bizim Kerkük konusuna bakışımız başından beri aynı oldu. Irak’taki tüm gruplar açısından özel bir değer taşıyan Kerkük’ün geleceğinin, normalizasyon çalışmaları kapsamında, Türkmen, Kürt, Arap ve Hristiyan toplumlarının tamamının kabul edeceği bir uzlaşı formülü ile belirlenmesi gerektiğini söyleyegeldik. Yapay baskıların ters tepeceğini, tek yönlü dayatmaların Irak’ta istikrarın tesisine hizmet etmek bir tarafa, mezhepsel şiddet eylemlerinin gölgesindeki Irak’ta etnik çatışmaları tetikleyebileceğine dikkat çektik.
KERKÜK'TE REFERANDUM ERTELENMELİ Biz, oradaki gruplara, kendi aralarında görüşerek uzlaşmaları ve anlaşmaları için zaman ve zemin yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yolu, referandumun ertelenmesidir. Bu erteleme kendi başına bir çözüm değildir, ancak kalıcı bir uzlaşı çözümünün sağlanmasının yolunu açacak anahtardır. Bu konuda tüm ilgili tarafları itidale ve sağduyuya, müreffeh ve huzurlu bir gelecek için işbirliği içinde çalışmaya davet ediyoruz. |
Esasen bu konuda bizim söyleyegeldiğimiz tüm bu hususlar artık uluslararası toplum tarafından da giderek artan biçimde görülmeye başlamıştır. Son dönemde Irak konusunda yayınlanan bellibaşlı tüm raporlar, Kerkük’te bir uzlaşı çözümü gerektiğini ortaya koymuştur.
TÜRKMENLER BİR KÖPRÜ
Biz, Türkmen soydaşlarımızı, Irak’la aramızda bir köprü olarak görüyoruz.
Öte yandan, Türkmen soydaşlarımızın Irak’ta layık oldukları yere gelmesi de bizim için öncelikli bir meseledir. Türkmen toplumunun Irak Anayasası’nda öngörülen haklarını kullanabilen, barış, huzur ve refah içinde yaşayan bir toplum olması, ana beklentilerimiz arasındadır. Türkmen toplumuna bu yolda gereken desteği de vermekteyiz.
Türkmen toplumunun sorunlarına geçmişte hiç görülmediği ölçüde eğildik. Şii ve Sünni Türkmenler arasındaki bölünmüşlükleri, bu bölünmüşlüğün yol açtığı sıkıntıları gidermeye çalıştık. Telafer’deki sıkıntıların aşılması için ilçenin öndegelenlerini Türkiye’ye davet ettik. Aralık 2005 seçimlerinde Irak Meclisi’ne giren, Irak Türkmen Cephesi’ne, Şii Bloğu’na ve Sünni Tevafuk İttifakı’na mensup tüm Türkmen milletvekillerini Türkiye’de bir araya getirdik.
TÜRKMENLER'E VERİLEN MESAJLAR
Türkiye, Türkmenleri soydaşları olarak görüyor. Özümüz birdir. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki, en önemli konu Türkmenlerin kendi içlerinde bölünmelerine son verip birleşmeleridir. Türkmenler ancak bir birlik olurlarsa ağırlıklarını hissettirebilirler. Irak’taki Türkmenler önce Irak vatandaşıdır. Bu bakımdan, Türkmenlerin bugünkü en önemli vazifelerinden biri, Irak’ın sorunlarına çözümler bulmak, memleketlerine sahip çıkmaktır.
KÜRT GRUPLARLA DA GÖRÜŞTÜK
SORU: Iraklı gruplarla diyalog ve uzlaşı sürecine Türkiye'nin katkısı ne düzeyde? İzlenen politikalar neler?
CEVAP: Türkiye, Irak’taki rejim değişikliğinden bu yana ülkedeki tüm gruplarla kesintisiz bir şekilde temasta oldu. Bu temaslarımızda hiçbir ayrım gözetmedik. Siyasi süreci destekleyen herkesle görüştük. Şii Bloğu’ndan Sünni İttifakı’na, Kürt gruplardan –ki buna KDP ve KYB grupları da dahildir- Türkmenlere ve Hristiyanlara, herkesle görüştük, herkesle buluştuk. Halen Irak siyasetinde yer alıp da Türkiye’ye çağrılmamış, görüşülmemiş hiçbir grup yoktur. Bugün Irak yönetiminin en üst makamlarında yer alan yetkililerle, kendileri daha parti temsilcileriyken kurduğumuz yapıcı bir diyalog mevcuttur.
Bu görüşmelerimizin tek bir amacı vardı: Yeni bir döneme giren Irak’ta herkesin “Iraklılık” bilinciyle hareket etmesini, sorunlara uzlaşı çözümleri üretmeye ve böylece Irak’ta barış, huzur ve istikrarı kurmaya çalışmasını sağlamak. Tüm gruplara, kardeşle kardeşin birbirine düşürülmesine yönelik provokasyonlara aldanmamalarını, sağduyulu hareket etmelerini telkin ettik, ediyoruz.
Bu görüşmelerimiz bugün de tüm hızıyla sürüyor. Tüm kesimlerle Irak’ta ve Türkiye’de görüşüyor, farklı görüşler taşıyan grupları biraraya getirerek ortak paydalarda buluşturmaya, böylece Irak’taki siyasi uzlaşı çabalarına destek sağlamaya çalışıyoruz.
PKK KONUSUNDA HER SEÇENEK MASADA
SORU: PKK konusunda diğer ülkelerle ne tür işbirliği yapılıyor? PKK'nın kaynakları kurutmak için güdülen politika ne?
CEVAP: 35.000’den fazla vatandaşımızın canına kıyan PKK/KONGRA-GEL terör örgütüyle mücadele, Hükümetimizin en öncelikli konusudur.
Terörün kaynağı ne olursa olsun hiç bir şekilde hoş görülemeyeceği, “senin teröristin kötü, benim teröristim iyi” anlayışının ne kadar büyük felaketlere yol açacağı başta AB ülkeleri ve NATO müttefiklerimiz ile gerçekleştirilen her temas ve ziyaret vesilesiyle vurgulamaktayız. Hükümetimiz PKK terörünün sona erdirilmesi hususunda kararlıdır. Bu konuda hiçbir tasarruftan kaçınmayacağımızı muhataplarıma her vesileyle ifade ediyorum.
TÜRKİYE KENDİ İŞİNİ BİTİRİR
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Irak’ta melce bulmasına tarafımızdan kayıtsız kalınmayacağını son olarak NATO Zirvesi’ndeki temaslarımda ve ABD‘ye gerçekleştirdiğim ziyaret sırasında ifade ettim.
ABD yetkililerine ise “kontrolü altında tuttuğu Irak’ın kuzeyinde PKK ile etkin mücadele edilmesi” beklentisi sürekli olarak, her düzeyde ve fırsat vesilesiyle dile getirilmekte ve bu konunun tahammül sınırlarımızı aştığı kuvvetlice ifade edilmektedir. Müttefiklerimizin kontrolü olan topraklarda PKK terör örgütünün var olmasının düşünülemez bir olay olduğu ve bu konuda gereği yapılmazsa Türkiye’nin uluslararası hukuk çerçevesinde kendi işini kendisinin bitireceği Amerikalılara açıkça söylenmiştir.
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Avrupa’daki varlığı ve faaliyetleri ile Irak’ın kuzeyinden kaynaklanan ve güvenliğimizi hedef alan eylemlerinin sona erdirilmesi konusunda yakında olumlu adımlar atılmasını umuyoruz.
İRAN'I VURMAK İÇİN TÜRKİYE KULLANILIR MI?
SORU: İran’a nükleer programından dolayı yapılabilecek bir saldırının Türkiye topraklarından gerçekleştirilmesi söz konusu olabilir mi? Türkiye nasıl bir tavır koyar?
CEVAP: Türkiye, tüm komşularında istikrar ve barışın hâkim olmasını istemektedir. Dış politikamızın ana unsurlarından biri olan bu hedef doğrultusunda, bölge genelinde sağlanacak istikrar ve güven ortamının, bu bölge halklarının kalkınma ve refahının da garantisi olacağına inanıyoruz. Bu anlayıştan hareketle, Türkiye’nin komşularına yönelik gerçekleştirilebilecek olası bir saldırıda topraklarını kullandırması sözkonusu olamaz. Türkiye, İran’ın nükleer programına ilişkin mesele dahil bölgedeki tüm konuların barışçıl yollarla çözümlenmesini arzulamakta ve bu doğrultuda çaba harcamaktadır.
ERMENİLER MASADAN KAÇIYOR
SORU: 1915 olayları hakkındaki iddialar karşısında yapılanlar, sözde soykırıma karşı üretilen politikalar neler?
CEVAP: Ermeni diasporasının 1915 olaylarına ilişkin malum iddialarını kabul ettirebilmek için öteden beri yaptıkları propaganda çalışmaları son dönemde yoğunlaşmıştır. Buna mukabil, Bakanlığımız ve dış temsilciliklerimizce Ermeni meselesi hakkındaki gerçeklerin anlaşılması amacıyla çok yönlü çalışmalar yapılmakta, bilimsel araştırmalar teşvik edilmektedir. Ermeni iddialarını bilimsel olarak çürüten çok sayıda yayının yurtdışındaki siyasi karar mercilerine, parlamento üyelerine, akademisyenlere, gazetecilere, üniversitelere, kütüphanelere ve diğer ilgili kişi ve kurumlara ulaştırılması sağlanmaktadır. Uzman ve uluslararası saygınlığa sahip yerli ve yabancı akademisyenler tarafından konuya ilişkin olarak yazılan kitap ve makaleler de aynı çevrelere dağıtılmaktadır.
Bu faaliyetlerimiz yanında 2005 yılında ülkemiz, Türk ve Ermeni tarihçilerden oluşacak ortak bir tarihçiler komisyonunun, 1915 ol
SORU: ABD’nin diğer ülkelerde üs kurmasının Türkiye üzerindeki etkisi nedir? CEVAP: Türkiye, coğrafi konumu ve bölgede barış ve istikrarın sağlanması yönündeki önemli rolü nedeniyle stratejik önemini korumayı sürdürecektir. |
28 Mart 2007 tarihinde ABD’nin en saygın yayın organlarından “Washington Times” gazetesinde yayımlanan makalemde de bu çağrıyı uluslararası kamuoyu önünde bir kez daha tekrarladım.
Bütün bu çabalarımızın yanında, dayatılan bu haksız suçlamalarla mücadele konusunda çok yönlü olarak girişimlerimiz gelecekte de sürecektir.
SORU : Türkiye neden petrol aramıyor? Buna
diğer ülkeler mi izin vermiyor? Bir etki var mı?
CEVAP: Ülkemizdeki petrol arama faaliyetlerinde herhangi
bir ülkenin iznini almak gibi bir durum tabiatıyla söz konusu
değildir.
SORU: Savunma sanayimizin güçlenmesi ve dışa
bağımlılıktan kurtulması için neler yapılıyor?
CEVAP: Savunma sanayimizin geldiği noktada
ülkemiz birçok ortak projede yer almakta ve ileri teknoloji
gerektiren bazı askeri teçhizatı kendi imkânlarıyla
üretmektedir. Bu alanda yıllardan beri sürdürülen
çalışmaların sonucunda Türkiye silah ve teçhizat ihraç eden
ülke konumuna gelmiştir. Nitekim bu yıl sekizincisi
düzenlenecek IDEF Savunma Sanayi Fuarı’na geçtiğimiz sene olduğu
gibi çok sayıda yabancı alım heyetinin katılması
beklenmektedir.
YURTDIŞINDAKİLERİN ASKERLİK SORUNU
SORU: Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın
askerlik işlemlerinde kolaylık mümkün mü?
CEVAP: Yurt dışında çalışma ve oturma iznine sahip
askerlik yükümlüsü vatandaşlarımızın 38 yaşını
doldurdukları yılın sonuna kadar, askerlik işlemlerini
sonuçlandırmaları veya dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak
üzere başvurularını yapmaları gerekmektedir. Askerlik
hizmetini yerine getirmek üzere işlemlerini tamamlamayan
vatandaşlarımızın pasaport işlemlerinin konsolosluklarımızca yerine
getirilmesi mümkün olamamaktadır.
E-KONSOLOSLUK GELİYOR Bakanlığımın yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla kısa süre önce uygulamaya koyduğu bu proje “E-Konsolosluk”tur. Sözkonusu projenin kamuoyuna resmi tanıtımını 3-4 Nisan 2007 tarihlerinde Almanya’ya ziyaretim sırasında yapacağım. Bu program sayesinde yurtdışında y
ARTIK SIRA BEKLEMEK YOK! E-konsolosluk programının diğer bir işlevi ise vatandaşlarımızın ve yabancıların hem konsolosluk işlemleri hem de başka pek çok konuda bilgi alabilecekleri bilgi sayfalarını içermesidir. Böylece yurtdışındaki vatandaşlarımızın mümkün olduğunca hızlı bir şekilde hizmet almaları amaçlanmaktadır. Artık bu sistemi kullanacak vatandaşlarımız, işlerini konsolosluklarda sıra beklemeden, hatta konsolosluğa gelmeden halledecektir. Bu uygulamaya yurt dışında yaşayan vatandaşlarımın sahip çıkmasını bekliyorum. Bu konuda ayrıntılı bilgi ve üyelik için www.e-konsolosluk.net adresine başvurmak yeterlidir. |