Şeytanın yaratılması hayırdır, güzeldir.
Ama onun sözünü tutmak kötüdür. Mesela, yemeğin ateşte pişmesi
güzeldir.
Ama aynı ateşe elini uzatırsan yakar, düşmanın olur.
Şeytan da cennetimizi pişirmek için yaratılmıştır. Yaratılması
güzeldir. Ama ona elimizi kaptırmak kötüdür.
Sizin de bildiğiniz gibi, elmasla kömürün aslı karbondur.
Ancak diziliş farklılığından dolayı biri elmas diğeri kömür
oluyor. İşte insanın aslı da birdir.
Babası Âdem (a.s), yapısı topraktır.
Ama diziliş farklılığından biri elmas gibi, diğeri de kömür gibi
oluyor.
Bu farklılığı göstermek, kimin elmas, kimin de kömür olduğunun
anlaşılması için şeytan yaratılmıştır.
Elbette elmasın ve kömürün nereye gideceğini söylemeye gerek
yoktur.
Milletin namusuna zarar veren bir kişi yakalanıp, hâkim
karşısına çıkarıldığı zaman, hâkim suçluyu cürmüne göre cezaya
çarptırır, mahkûm eder.
Bu adam cezayı hak ettiği için kimse kendisine acımaz ve “Yazık
oldu” demez.
İnsan bilerek veya bilmeyerek yaptığı bütün bu zulüm ve
haksızlıkların cezasını dünyada ve âhirette çekeceği için, kendi
kendini azabın içine atmış oluyor!
Bu açıklamalardan sonra gelelim gündem konumuza; CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu her zamankinden biraz daha farklı bir
sürpriz yaşattı
Aslında söylediklerine ve yaptıklarına bakılırsa sürpriz dememek
lazım lakin ahlak sınırlarını çokça aştığı için sürpriz diyerek
aslında kamufle de etmiş oluyorum.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, bu kez hakaretini bir anneye, bir
bayana, bir bakana yapmış oldu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na yöneltti
hakaretini.
Kullandığı ifade sansür olmaksızın kullanılamayacak bir ifade
maalesef.
Hadi o bir bayan için zikrettiği ifadelerle kömür renginin
karakterini ve hangi çuvala gireceğinin bir kez daha ispatını
yaptı.
Ama çok ironik ve komik olan ise müdafaası CHP tarafından bir
bayana yaptırıldı.
Lügat ve ıstılahi manası zikredilerek müdafaa edilmeye
çalışıldı.
Amacım siyasi bir yazı kaleme almak değil. Sadece elmasın ve
kömürün farklılığına istinaden hangi şekilde muamelede
bulunulacağıdır.
Millet ve insan olarak bizler kömüre verilmesi gereken değeri
bildiğimiz ve uyguladığımız gibi elmasa verdiğimiz değerde
ortadadır.
Kıble duvarına yakın, bir küp mermer şeklinde, caminin giriş
kapısı hizasında bulunan taş da yatılacak mekânlardan biridir.
Ve bu taşa herkesin önünde yatarız.
Herkesin önünde yatmış olmanın izahatlarından bir tanesi;
çıkacağımız yolculuğun başlangıç durağı sayılabilir.
Ve bu başlangıçta milletin önüne yatarak milletin şahitliği
doğrultusunda yolculuğa, hangi heybeye koyulmak üzere karar
kılınacağının işareti ile adım atarız.
Bakın aslında bende bir açıklama yapıyorum farkında mısınız?
Lügat anlamlandırılması ile müdafaaya kalkılıyorsa bu açıklama
elzem oldu gibi.
Hepimiz milletin önüne yatacağız ve yolculuğa çıkacağız.
Ya kömürden siyah ya elmastan parlak geleceğimiz için.
Yani demem o ki sizde milletin önüne yatacaksınız!