Siz de gözlerinize inanamayacaksınız!

Elbette bütün duyularımız bizim için büyük önem taşır, fakat "hangisini kaybetmekten en çok korkarsınız" diye sorulsa çoğu kişinin cevabı büyük olasılıkla görme duyusu olacaktır. Çünkü biraz durup düşünecek olursanız, gündelik yaşantınız sırasında yaptığınız hemen her şey görme duyunuzun varlığını gerektirir. Bu haber sayesinde gözleriniz hakkında biraz daha kafa yorma fırsatı bulacaksınız. Derlediğimiz listede gözleriniz hakkında bilmediğiniz en tuhaf ve harika gerçekler yer alıyor. Yaşı ilerleyen herkes okuma gözlüklerine ihtiyaç duyar Eğer 40 yaşının altındaysanız ve şu an için gözlerinizde hiçbir sorun yoksa bile gelecekte okuma gözlüğüne ihtiyaç duyacağınız su götürmez bir gerçektir. İnsanların %99'u 43 ile 50 yaşları arasında yakını görmekte sorunlar yaşamaya başlar, çünkü gözdeki mercek yaş ilerledikçe odaklama yeteneğini kaybeder. Bu nedenle yaklaşık olarak 45 yaşına geldiğinizde baktığınız cisimleri kendinizden biraz daha uzakta tutmaya başlarsınız. Gözümüzdeki mercek bütün fotoğraf makinelerininkinden hızlıdır Gözbebeğinizin hemen arkasında, baktığınız nesneyi odaklama işlevini gören doğal mercekler yer alır. İçinde bulunduğunuz odaya şöyle bir göz attığınızda gözleriniz çok sayıda farklı uzaklığa odaklanmaya çalışır ve gözünüz o kadar hızlı bir şekilde odak değiştirir ki siz bunu farkedemezsiniz bile. Bir de fotoğraf makinenizin merceğini düşünün; iki farklı uzaklık arasında odak değiştirirken en az birkaç saniye kadar bir süre gerçer. Gözlerinizin bu yeteneğine şükretmelisiniz, çünkü aksi takdirde çevrenize bakarken cisimleri bir net, bir bulanık görürsünüz. Gözler, gelişimini 7 yaşındayken tamamlar 7 yaşındaki bir insanın gözleri fizyolojik olarak bir yetişkininkilerden farksızdır. Bu nedenle, göz tembelliği bulunan bir çocuğu bu yaştan önce doktora götürmek çok önemlidir. Göz tembelliği ne kadar erken teşhis edilirse tedaviye cevap verme şansı da o kadar yüksek olur. 7 yaşından sonra yapılacak hiçbir tedavi işe yaramayacaktır. Her gün yaklaşık olarak 15,000 defa göz kırparız Göz kırpma yarı-istemsiz bir davranıştır; yani otomatik olarak yaparız, ancak istediğimiz her an gerçekleştirebileceğimiz bir eylemdir. Göz kırpmanın gözler için çok önemli bir işlevi vardır, çünkü gözünüze kaçmış yabancı maddeleri gözyaşıyla uzaklaştırmaya yardım eder. Gözyaşı, gözleri oksijenle beslediği gibi önemli anti-bakteriyel özellikler de barındırır. Bu nedenle göz kırpmayı, arabadayken görüşünüzü engelleyen her şeyi temizlemek ve ortadan kaldırmak için kullandığınız cam sileceklerinin eylemine benzetmek mümkündür. Yaşlanan herkeste katarakt ortaya çıkar İnsanlar kataraktın, yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıktığını ve herkesin bir gün bu rahatsızlığa yakalanacağını bilmez. Kataraktı, saçların beyazlaması gibi düşünebiliriz; çünkü ikisi de yaş ilerledikçe başımıza gelir. Kataraktın ortaya çıktığı ortalama yaş 70'tir. 80'inize geldiğinizde ise kataraktınızın olmaması imkânsızdır. Katarakt, gözünüzdeki merceğin aşamalı olarak şeffaflığını yitirmesine bağlı olarak oluşur ve on yıl içinde tedavi edilmesi gerekir. Diyabet genellikle ilk olarak göz muayenesinde tespit edilir Tip 2 diyabeti olanlarda (yani doğuştan diyabeti olmayanlar) genellikle hiçbir belirtiye rastlanmaz; yani bu kişiler diyabet hastası olduklarını bilmeyebilirler. Bu diyabet tipi genellikle göz muayenesinde ortaya çıkar, çünkü gözünüzün arkasında yer alan kan damarlarında oluşan ufak kan sızıntıları diyabetin göstergesidir. Bu nedenle düzenli olarak göz muayenesi yaptırmak önem taşır. Gözlerle değil beynimizle görürüz Gözlerin işlevi, baktığımız nesne hakkında ihtiyaç duyulan tüm bilgiyi toplamaktan ibarettir. Edinilen bilgi daha sonra görme siniri yoluyla beynimize iletilir. Söz konusu nesneyi "görebilmemiz" için toplanan bilginin analiz edildiği yer beyindir, hatta daha net olmak gerekirse görme korteksidir. Bu, elbette gözlerimizin görme eyleminde çok önemli bir rol oynamadığı anlamına gelmez. Gözlerimiz görüşümüzde oluşan kör noktalara adapte olabilir Glokom hastalığı veya felç geçirmek gibi sağlık koşulları nedeniyle görüşümüzde kör noktalar meydana gelebilir. Ancak beynimiz ve gözlerimiz bu kör noktaları görünmez kılarak duruma adapte olmamızı sağlar. Bunu ise sorunlu gözdeki kör noktayı bastırıp iyi gören gözün "boşlukları doldurmasını" sağlayarak yapar. Gözlerimizi böylesine esnek ve dayanıklı kılan da bu adaptasyon yeteneğidir. 20/20 görüş, sahip olabileceğiniz en iyi görüş kalitesi değildir İnsanlar 20/20 ifadesini duydukları zaman, bunun mümkün olan en iyi görüş kalitesi olduğunu varsayarlar. Oysa 20/20 görüş, ortalama bir yetişkinin görmesi gerekeni ifade eder. Bir göz kontrol grafiğini ele aldığımızda, 20/20 görüş ancak en alttan ikinci sırada yer alacaktır. En altta ise 20/16 görüş değeri vardır. Dolayısıyla birisi size "20/20 görüşüm var" dediğinde etkilenmeniz için pek bir sebep yok. Gözlerimiz kuruduklarında sulanır Bu ifade çelişkili gibi gözüküyor, ancak gerçek. Gözyaşı; su, sümük ve yağ olmak üzere üç farklı bileşenden oluşur. Eğer bu üç bileşen doğru miktarda değillerse bu, gözlerin kurumasına yol açacaktır. Beyin, bu kurumaya ekstradan su üreterek yanıt verir, dolayısıyla gözler sulanır.

Internet Haber Mobil Uygulama

Siz de gözlerinize inanamayacaksınız!