7 ay kaldı seçime. Yarış başladı.
İşbaşındaki belediye başkanları, bugüne kadar kenarından
geçmedikleri "sosyal medya"ya dört elle
sarılmaya başladı. Neredeyse bütün belediyelerde
"sosyal medya masası" kuruldu.
Sedece belediyeler mi?
Siyasi partiler de "sosyal medya"ya sığınmış şimdiden.
İyi bir şey bu!
Keşke doğru yapabilseler. Keşke sahte
hesaplarla, sanal
trafiklere yol almasalar!
Akıllı kullanabilseler, seçimlerde bütün siyasilerin en büyük kozu
İnternet olacak. Ancak bir çoğu, twitter'la (Melih Gökçek hariç)
yetiniyor. İnternet'i İnternet
Medyası'nı hisseden siyasilerin sayısı parmakla
sayılacak kadar az.
İşin garibi, siyasete yeni soyunanlar, İnternet'e daha
yakın!
Az önce de belirttiğim gibi, seçime 7 ay olmasına
rağmen, belediye başkanı olmak isteyen aday adayları, her gün
kapımızı çalıyor, destek istiyor. İktidarda olan siyasiler
ise, aheste aheste yol alıyor.
Uyanacaklar ama, atı alan Üsküdar'ı çoktan geçecek!
*
Aslına bakarsanız, İnternet'le barışık olmayan, daha doğrusu
İnternet'in gücünü hala kavrayamamış olanlar için tehlike çanları
başlamış bile. Niye biliyor musunuz, bugün dolu olan koltuklara
talip olanlar, "sosyal medya" veya "İnternet Medya" aracılığı ile
sürekli yalanlar üretiyorlar.
Onlara bakarsanız, genel başkanlar bir çok belediye başkanının
üzerini çizmiş bile!
Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara ile ilgili son zamanlarda
itina ile yalanlar üretiliyor. Kara, işinin başında ve Üsküdar'da
yarım kalan işlerini tamamlamak istiyor. Ama birileri Kara'nın
peşini bırakmıyor.
Yalan şu:
- Mustafa Kara aday olmayacağını
açıkladı!
Allah Allah...
Ben böyle bir açıklamayı ne gördüm ne de duydum. Ama bu bilgiyi
bana aktaran arkadaşım, kendinden o kadar emin konuşuyordu ki...
Mustafa Kara'yı aradım dün:
- Hayrola Başkan siyasetten çabuk soğumuşsun!
"Yok öyle bir şey!" dedi...
Yaptığı işlerle kendisini kanıtlayan ve seçmenlerinin gönlünde taht
kuran Mustafa Kara, uzak olmasaydı
İnternet'ten ve İnternet
Medyası'ndan, onunla ilgili üretilen bu yalan
yayılmayacaktı belki de..
CHP'li Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan
Akgün'ün de AK Parti'ye geçeceği yalanı ortaya atıldı
mesela. Bu yalanı yayanlar da Akgün'ün kendi partisinden kişiler.
Onun koltuğuna talip oldukları için, yalanla dolanla sonuca ulaşmak
istiyorlar.
Hasan Akgün'le de konuştum:
- Hadi Bey ben herhangi bir yere geçmiyorum, CHP'li
olarak yeniden adayım.
Kim biliyor bunu?
İnternet herkesin elinde. Mobil haber okuma sayısı her geçen gün
artıyor. Hasan Akgün, kafasını şöyle bir kaldırıp farketse
İnternet'i, hakkındaki bütün iddiaları
hem çürütebilir. "Sosyal medya"yı
kullanmadığı için, İnternet'i henüz keşfetmediği için daha doğrusu,
yalanlar yuvarlana yuvarlana dağ oluyor.
"Yalan dağı"nı küçük parçalara ayırıp yok
etmenin yolu İnternet'ten geçiyor. "Sosyal
medya"yı danışmanların oyuncağı olmaktan kurtarsalar,
ne Hasan Akgün, ne de Mustafa
Kara, kırk kere tekrarlanıp gerçeğe dönüşen bu
yalanlarla baş edebilecekler.
*
TGRT'de Basın Odası'na konuk olan
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na da
söyledim. İnternet'in gücünden faydalanabilseler, ekranlarda yanıp
sönen kamu spotları daha çok iş yapar, sonuç alınır.
Aile Bakanı Fatma Şahin'e de iki saati
aşkın sürede İnternet'i, İnternet
Medyası'nın gücünü anlattım. Fatma Hanım, "sosyal
medya"nın tam göbeğinde, mesajlarını genelde oradan veriyor. Ama
etrafı ne yazık ki bir o kadar İnternet'ten
uzak.
Şu gezi olaylarında her şey farkedildi, bizim gücümüz bir kez daha
ortaya çıktı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman
Soylu hemen yola koyuldu. Ama öteki tarafta,
AK Parti'nin 12. yıl dönümünde verilen kokteylde, bir
tek İnternet Medyası mensubu davet edilmedi.
İnternet'le sorun yaşamayan Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu geçen gün İstanbul'da medya mensuplarına
bir kahvaltı verdi. Yüz kişinin arasında bir tek
İnternet Medyası çalışanı
yoktu.
Peki kim kaybediyor?
Biz mi?
Yoksa onlar mı?
Emin olun toplu iğnenin ucu kadar bizi etkilemiyor bu uzaklık!
Kaybeden ise, teknolojinin baş döndürücü hızının farkına
varamayanlar oluyor!
Seçimler de bu net ortaya koyacak göreceksiniz.