Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Metin
Feyzioğlu, Başbakan Erdoğan'ı
kızdırmasaydı eğer, bu devran böyle sürüp gidecekti.
Bildik "azarlama" seanslarının
sonu hiç gelmeyecekti yani.
Başbakan'ın "One
minute" ile "Van
munite" çıkışı arasında pek fark yok.
Mesele, ne uzayan konuşmadır, ne de Feyzioğlu'nun
yaklaşan Cumhurbaşkanlığı
seçimlerini kendi lehine fırsata çevirmeye
çalışmasıdır. Asıl
mesele, Van'da yapılanların inkârıdır. Metin
Feyzioğlu Van'da yapılanları hiçe sayan bir konuşma yapmasaydı
eğer, o gün yaşananlar belki de hiç yaşanmayacaktı.
Yapılanların
inkârı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tüm
müdahalelerine rağmen, Erdoğan'ın öfkesini
yatıştırmaya yetmedi.
Sonrası mâlum...
*
Bugüne kadar kurumların özel günlerinde siyasiler hep
azarlandı. 28 Şubat sürecinde daha beter günler
yaşadık. Bugünlerde yaşananlar ise (Haşim Kılıç
ve Metih Feyzioğlu konuşmaları) ancak o günlerin sosu olabilir.
Buna rağmen, azarlananlar cephesinin geçmişe göre sesi çok daha
yüksek çıkıyor.
Tarz yanlış olabilir ama gelinen nokta bence hayırlı olmuştur!
Başbakan Erdoğan, Davos'ta "One
munite" dedikten sonra, "Bir
daha da Davos'a gelmem" demişti hatırlayın.
Başbakan sözünü tuttu ve Davos'a ayak basmadı yıllardır.
Davos ambargosunun bir benzerini Türkiye'de uygulamaya karar verdi
Başbakan. Afyonkarahisar'da "Bir daha bunların
konuştuğu toplantılara gitmem" dedi.
Erdoğan'ın aldığı karar, siyasilerin her ortamda azarlanmasının
sonunu da beraberinde getirecek. Bundan böyle
yıldönümlerde gergin bir bekleyiş içinde
olmayacağız, kimin ne konuşacağını merak
etmeyeceğiz. Zira sıra sıra dizilen devlet
erkanının olmadığı bir ortamda verilen mesajların da hiçbir
ehemmiyeti olmayacak.
Özetle...
Devlet erkanının peşine takılıp gelen kameralar
karşısında yapılan şovlar son bulacak!
Daha da önemlisi, bugün azarlayanlar, yarın
konuşacakları siyasileri mumla arayacak!
İşte o zaman, "Ne iyi
etti!" diyerek Feyzioğlu'na arka çıkanların ne
yapacağını gerçekten çok merak ediyorum.