Siyasi hayatımı feda etmeye hazırım!
Abone olKılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümü için her türlü riski alacağını söyledi...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin, "Bu ülkenin çıkarları eğer siyasi hayatımın sonlandırılmasını uygun görürse ben siyasi hayatımı bu ülke için feda etmeye hazırım. Her türlü riski alırım. Yeter ki bu ülkenin çıkarları, birliği, bütünlüğü korunsun" dedi.
Kılıçdaroğlu, Sky Türk 360 televizyonunda katıldığı "Siyaset Meydanı Özel" programında Ali Kırca'nın sorularını yanıtladı.
CHP'de yakın zamanda iki kurultay yaşandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, yeni CHP'nin halka güven veren, halkın partisi olan bir CHP olduğunu belirterek, parti içerisinde demokrasiyi sağladıklarını, bunu tüzük değişikliğiyle gerçekleştirdiklerini vurguladı.
Şu anda tabanın kendisini yönetime yansıtabildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, kadınların siyasete daha aktif olarak girebilmelerinin önünü açtıklarını kaydetti.
Türkiye'deki evrensel sosyal demokrasinin batıdaki kadar eski olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Yeni CHP'nin kimliği; evrensel sosyal demokrat bir CHP'dir" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP kadar zengin siyasal birikime sahip partinin çok az olduğunu belirterek, CHP'nin dokularındaki devrimci, yenilikçi ruhun Türkiye Cumhuriyeti'nde yeniliklere öncü olduğunu aktardı.
CHP'nin sürekli statükocu olmakla eleştirildiğini, bunda kısmen haklılık payı bulunduğunu kaydeden Kıılıçdaroğlu, ancak bugün yeni CHP'nin önerilerle çözüm arayışında olan bir parti konumunda olduğunu söyledi.
4+4+4
Kılıçdaroğlu, 4+4+4 yasa tasarısını iktidarın gündeme getirme nedenini bilmediklerini ifade ederek, 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili bir tek olumsuz bilimsel rapor bulunmadığını kaydetti.
8 yıllık eğitimle beraber çocuk işçi sayısında düşüş ve kız çocuklarının okula gitme oranında yükselme olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir düzenleme yapıyorsanız, eğitim uzmanlarını, pedagogları dinlemeniz gerekiyor. Dinlemezseniz demokrasi olmaz. Postmodern bir diktatörlük var. Okul öncesi eğitimle ilköğretimi karıştıran bir zihniyete nasıl güvenirsiniz?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, herhangi bir önyargıları olmadığını, tüm okullara olduğu gibi imam hatiplere de saygılı olduklarını ifade ederek, "İmam hatip mekteplerini kuran CHP'dir" dedi.
Anne ve babalar çocuklarının din eğitimi almasını istiyorsa, buna saygı duyulması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, okullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde tüm dinlerde önemli olan ahlak konusunun da işlendiğini anlattı.
Bu kitaplara Alevilikle ilgili bilgiler de konulması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, cemevlerinin ibadethane sayılması konusunda teklif verdiklerini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, vatandaşların dini doğru öğrenebilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığının varlığını sürdürmesinden yana olduklarını dile getirerek, bu başkanlığın teşkilat yasasının, Alevilerin beklentilerini karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
CHP'nin etnik köken ve inançlara, özgürlüklere saygılı bir anayasadan yana olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, anayasada etnik kimlik tanımı yapılmaması gerektiğini, üst kimlik olarak "Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı" tanımının yapılmasının uygun olacağını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, bir siyasi partinin mutfağında anayasa hazırlanamayacağını, partilerin sadece ilkeleri ortaya koyması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, terörün bitirilmesi konusunda iki önerileri bulunduğunu belirterek, parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurulması, Meclis dışında akademisyen ve kanaat önderlerinden oluşan akil adamlar komisyonu oluşturulması ve tüm görüşmelerin bu ikinci komisyon aracılığıyla gerçekleştirilmesini önerdiklerini, ancak iktidarın bu önerileri beğenmediğini söyledi.
"Kürt meselesinin çözümünde nereye kadar risk alırsınız?" şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu ülkenin çıkarları eğer siyasi hayatımın sonlandırılmasını uygun görürse ben siyasi hayatımı bu ülke için feda etmeye hazırım. Her türlü riski alırım. Yeter ki bu ülkenin çıkarları, birliği, bütünlüğü korunsun. Barışı bu coğrafyada egemen kılmak zorundayız. Bu coğrafyada çatışma, 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmıyor. 21. yüzyılın Türkiye'sinin siyaset kurumu bu sorunu çözmeye hazır olmalıdır. Eğer hazır değilse iktidarda da olmamalıdır. Ölen bizim insanımız. Kan kaybeden bizim insanımız. Biz kendi insanımıza, kendi ülkemizin çıkarlarına sahip çıkacağız. Bunu yapabilirsek bu coğrafyada güçlü oluruz."