50 yaşındaki sevilen sanatçı Emre Altuğ, Acun Ilıcalı'nın Exxen platformunda 17 yıl sonra çekilen Sihirli Annem ile ekranlara döndü. Altuğ, Posta'ya birbirinden özel açıklamalarda bulundu. Nasılsınız, her şey yolunda mı?Çok iyiyim. Yaşadığımız süreç bize dünyadaki en önemli şeyin sağlık olduğunu gösterdi. Sağlığımız yerinde olduğu için mutluyuz. Setimiz iyi gidiyor ve zaten sürekli test oluyoruz. Hayatım evden sete, setten eve şeklinde devam ediyor. Allah’tan setimiz çok korunaklı ve güvenli. Her şeye rağmen moralimizi yüksek tutmaya çalışıyoruz.Gelecek kaygısına kapılıyor musunuz?İlk başlarda çok yaşadım. Evde oturduğumuz süreçte kendimizi işe yaramaz hissettik. Her zaman görüştüğümüz insanlarla bir araya gelemedik, bu bizi sıkıntıya soktu. Başta bir bocaladık, şükür atlatıyoruz.Ekonomik olarak çok etkilendiniz mi?Elbette. Müzik tarafım tamamen durdu ama çok şükür çok yönlü bir iş hayatım olduğu için durumu idare edebiliyorum. Oyunculuk, tiyatro, sinema, dizi, seslendirme, müzik…Herkes sizin gibi şanslı değil. Siz şanslı kesimdensiniz?Şanslı değil, çok çalışmış mücadele vermiş kesimdenim. Buralara öyle kolay kolay gelmedim, çok büyük emek verdim. Bu süreçte sadece kendini düşünemiyorsun, bir ekibin, orkestran var; onları da dert ediyorsun. Başta açığı kendimiz tolere etmek istedik ama zor. Bir insana, bir gecede kazandığı parayı, aylık olarak vermeye çalışmanız bile ciddi külfet.Peki, çözüm ne?Devletimize çok iş düşüyor. Biz aslında vergilerimizi bunun için verdik, bu kötü günler için çalıştık. Dolayısıyla şimdi babanın bize bakması lazım!“Her şeyi devletten bekleyemeyiz” diyen bir kesim de var...Bence her şeyi devletten beklemeliyiz. Tabii ki devletin bizlere sahip çıkması lazım. Mümkün olan her şeyi devletten bekleme hakkına sahibiz. Tabii ki yan gelip yatarak değil. Ama elimizden geleni yaptıktan sonra ‘babaya’ sığınmamız gerek. Herkesin birbirine ve herkesin kendine destek olması gerektiğini düşünüyorum.Hayatımıza bir pop star olarak girdiniz. Uzun yıllardır müzik yapıyorsunuz ama aynı zamanda oyuncusunuz. Oyunculuk nasıl başladı?Ben konservatuarda, tiyatro okudum. Yıldız Kenter, Haldun Dormen Tiyatrosu’ndaki hocaların öğrencisiyim. Onlara layık bir öğrenci olabildim mi, bilemiyorum ama en azından onların tedrisatından geçtim. 15 film, 18 dizide yer aldım. 1990’dan bu yana altı tiyatro oyununda oynadım. Ama o dönemde müzik çok daha popülerdi. O yüzden müzik yanım ağır bastı.O dönemin tüm isimleri birer star’dı...Ben bu ‘star’ kavramını asla seven bir insan değilim. Amacım hiç bu olmadı, kendimi de hiç öyle görmedim. Yıllar evvel gitarı elime aldım ve bir anda kendimi şarkıcı olarak buldum. Sezen Aksu ile çok çalıştım. Az kafama vurmadı, “Oğlum sen albüm yapsana” diye… Oysa ben “Oyuncu olacağım” diye tutturmuştum, çok kızardı bana… “Deli bu” derdi. (Gülüyor) Zaten ünlü olmak gibi bir derdim yoktu...Şöhret güzeldir ama...Benim korktuğum bir şeydi. Neyse ki hayatımdan çok ödün vermedim, doğal yaşantıma devam ettim, rahat yaşadım, kimseyle olan iletişimimi değiştirmedim, o mütevazılığı yitirmedim.17 yıl sonra ‘Sihirli Annem’ yeniden çekiliyor ve siz başroldesiniz... Nasıl bir duygu?Çok mutluyum. Zaten baba olduktan sonra hep çocuklara göre bir şey yapmak istiyordum. Bu projeye de bayıldım, tam gönlüme göre geldi. Çok duyduğum ama izleyemediğim bir diziydi, şimdi böyle bir diziyle izleyici karşısında olmak şahane.Eski oyuncularla yeni oyuncular da epey mukayese edildi sosyal medyada?Tabii ki edilir, haklılar. Arada çok yıl var. Ama ben, o nahifliği, samimiyeti kaybetmeden diziyi yeniden devam ettireceğimize eminim. Büyük bir emek sarf ediliyor. Herkes heyecanlı. Ortaya çıkan işten çok memnunum.Canlandırdığınız Sadık karakterini sevdiniz mi?Bayıldım. Çok iyi kalpli, tam bir insan. Duygularına göre hareket eden, içinde kötü niyet olmayan biri. Ve ismi gibi çok sadık. Buna da bayıldım.Siz de gündelik hayatta sadık mısınızdır?Elbette. Olmazsa olmazım! Herkes öyle olmalı zaten, tersi mümkün mü? Sadık’la hayata bakışımız farklı ama insanlığımız aynı.Eleştiriye açık mısınız?Hayatım boyunca açık oldum. Yaptığım iş bunu gerektiriyor zaten. Tiyatro hocalarımız bize işimizi iyi yapalım diye çok laf söylerdi… “Mesleğime ihanet ettirmem” diye bağırıyorlardı. Ben mesleğimi aşkla ve ciddiye alarak yapmayı böyle öğrendim.Ülkenin genel haline bakınca hangi konularda dertleniyorsunuz?Göründüğümün dışında çok ağır bir milliyetçiyim. Memleketimdeki insanlara ve yaşadıklarına duyarsız kalmam mümkün değil. Ülkemi o kadar çok seviyorum ki bir o kadar da kızdığım oluyor. Özellikle kadına şiddet ve çocuk tacizleri beni çok etkiliyor.Bazen boşanan çiftlerin çocuklarında travmalar olabiliyor...Biz çok çaba sarf ettik ve çok özel davranıyoruz. Hem anne hem baba bakımından şanslılar. Büyüklerin yaptıklarının sonuçlarını çocuklar ödememeli. Çağla ile hiçbir zaman aramız bozulmadı. Hep çocukları düşünerek adımlar attık.Çağla Şikel’in sizdeki yeri tam olarak nedir?Çocuklarımın annesi, çok kıymetli, değerli. Çok seviyoruz biz zaten insan olarak birbirimizi. Ki geçmişte de güçlü duygular yaşadığım kişi, aşık olduğum kadın. O bambaşka bir yerde benim için. Çok iyi bir anne, dost, arkadaş. Kendisine çok saygı duyuyorum. Bugüne kadar birbirimizi hiç kırmadık. Boşanırken bile insani egomuzu bir yana bıraktık.Çağla Hanım da siz de boşandıktan sonra başka isimlerle pek anılmadınız...Herkesin hayatında biri olabilir, önemli olan onu nasıl yaşadığındır. Benim Çağla’ya karışma hakkım yok, o zaten bilinçli, örnek bir anne. Ben de aman illa biri olsun diye çaba sarf etmedim. Bu işler kader kısmet biraz da. Çok güzel bir çifttiniz. Belki de hâlâ Çağla Hanım’a karşı duygularınız vardır...Bu dışarıdan bakıldığında bir tanım. Ben bunun çok gerçekçi bir tarafının olduğunu düşünmüyorum. İki dizi kahramanına ya da foto roman kahramanına bakar gibi bir yorum oldu. İnsanlar iç dünyasında neler yaşar, kimse bilemez. Bana “Neden bitti?” dediklerinde “Neden bitmesin ki?” dedim. Bu soruların yanıtı yoktur. İki kişi arasında yaşanır ve biter her şey… Dışarıdan konuşmak yanlış.İki tane oğlunuz var. Nasıl bir babasınız?Vallahi çocuklara sormak lazım. Ama en iyisini yapabilmek için mücadele ediyorum. Bunun sınırı yok...Neler yapıyorsunuz baş başa kalınca?Çok dışarı çıkamıyoruz. Evde dolu dolu geçiriyoruz zamanımızı. Allah o kadar güzel iki evlat verdi ki bize, hayallerimin çok ötesindeler. Allah nazarlardan saklasın.Aşk yok mu şu an?Yok. Belki zamanı değil, belki denk gelmiyor ne bileyim. Rahmetli annem bana demişti ki “Senden torun göremeyecek miyiz?” Benim de o zaman dalmaçyalı köpeğim vardı, o da doğurmuştu, “İşte bunlar” dedim. Aklımda ne evlilik ne çocuk vardı, hesaplayarak olmuyor bu işler. Hadi birini bulayım, aşık olayım diye bir anlayış saçma. O seni gelir bulur varsa kısmette. Aşkın da zamanı var sanki.Evlenir misiniz bir kez daha?50 yıllık ömrüm bana “Asla” dememeyi öğretti. Neye “Hayır” ya da “Asla” dediysem başıma geldi. Hayatı karşınıza almayacak, akışına göre yaşayacaksınız.