Siyasete uzak aşka yakın durmaya karar verdim!

Bütün sorunlar lanet birer sayıya dönüşüyormuş meğer aşk yüreğe işlendiğinde…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Sahi siz bıkmadınız mı ulu orta bağırıp duran siyasetçilerden…

Ben sıkıldım, usandım…

İkinci bir emrine kadar kalbimin siyasete uzağım!

Aşkı dolayacağım kalemime bundan sonra, aşkı yamayacağım kelimelerime…

Büyük büyük adamların çocukça kavgalarından uzak olacağım bir müddet…

Biliyorum yine bazıları beğenmeyecek, zaten onlar ben ne yazsam bir şey söyleyecek.

Siyasetin kavgalı, küfürlü sahnesinde dolaşırken, unutulanları, unutturulanları yazacağım biraz…

Şiddetin, eğitimsizliğin, ahlak fakirliğinin, bazen gerçekten fakirliğin  cenaze törenleriyle ortaya çıkardığı acı gerçekleri…

Kadın cinayetlerini…

Namusu kadının bacak arasına yapıştıran kafanın acizliğini…

Ve şiddet görmesine karşın kırılan kolunu yen içinde saklamayı ödev bilen kadersiz kadınları…

Eğitimi önemsenmeyen, atasözlerine bile erkeğin egosunu tatmin için sokulan kadınları…

Erkeğin her türlüsünden, eğitimlisinden,eğitimsizinden, sağcısından, solcusundan, şiddet gören kadınları…

Çocukları…

Oyun çağında gerçek evciliğe zorlanan, yaşadığı evde“fazladan masraf” görülen kız çocuklarını…

Okuldan alınıp eline boya sandığı tutuşturulan, koca gözlerindeki endişeyi öne eğdiği kafasına, içindeki tarif edilemez boşluğu kalbiyle onuru arasına sıkıştıran, minicik yaşta geçim derdine düşen erkek çocuklarını…

Büyük büyük adamların çıkar kavgalarından fırsat bulamayıp bir türlü el uzatamadığı sorunlara değdireceğim kalemimin ucunu…

Her şey kötü gitmiyor ya, ara sıra yaşanan güzel şeyleri de yazar, ruhunuzun dudaklarına dokundururum cümlelerimi…

Belki gülümsersiniz...

Sevdaya dair çok kelimem de var, onun ayrılmaz parçası ayrılığa da…

Yaşanmışlar da olacak bu köşe de yaşanacaklar da…

Bazen gerçek bir aşk öyküsü okuyacaksınız burada bazen hicran kokan mektuplar…

Tanıdığım eşsiz aşklara da gidecek bazen cümleler  bazen hiç tanımadığım bir adama da…

Aşk edebiyattan daha yakınmış matematiğe mesela...

Bunu anladım son zamanlarda...

Anlatacağım size de…

Tam tersi sanırdım ben oysa,  konuya bu kadar yoğunlaşmadan önce…

Fark etmeden “kaç”, "ne kadar" kelimelerini o kadar çok kullanıyoruz ki aşkın içinde…

Bütün sorunlar lanet birer sayıya dönüşüyormuş meğer aşk yüreğe işlendiğinde…

Dedim ya...

Yüreklerinize daha fazla konacağim bundan böyle...