Siyaset kızıştı, MGKyı suçladı
Abone olRamazan'ın ilk gününde siyaset kızıştı. Erdoğan'dan sonra Bahçeli'den de çok sert sözler geldi... Bahçeli, bildiri gibi açıklamasında MGK'yı 'ayrıştırma'yla suçladı
İNTERNETHABER
Ramazan'ın ilk gününde siyaset fena kızıştı... Önce Erdoğan 'kardeşlik projesi'ni konuşulurken çok sert çıktı. Ardından Bahçeli...
Erdoğan'ın '"İspatlamazlarsa alçaktırlar, namussuzdurlar" sözlerine Bahçeli'den cevap gecikmedi. Bahçeli'nin hedefinde yalnızca Erdoğan yoktu. MHP lideri sırayla herkesi ateşledi; hükümeti, Cumhurbaşkanını ve Genelkurmay'ı...
MGK'YA 'AYRIŞTIRMA' SUÇLAMASI
MHP Lideri Devlet Bahçeli, MGK bildirisinin ardından yaptığı 'bildiri' gibi yazılı açıklamada MGK'yı da çok ağır bir dille suçladı. Bahçeli, MGK için "Bildiride ayrıştırma projesinin devamı tavsiye edilmiştir" dedi.
"Yıkım arayışları devam ediyor. Buna onay verenler vebal altında kalır. Bekaa ile ilgili karar alamaz. Devlet politikası olarak kabul edilemez. Gidilen süreç Anayasa suçudur" dedi.
MGK'DAN SONRA KAYGILAR DERİNLEŞTİ
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra yapılan basın bildirisinin milletin kaygılarını daha da derinleştirdiğini" savundu. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
"Hükümet eliyle başlatılan ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yalnız
olmadıklarını açıklama kaygısı ile devlette görülmemiş uyum olduğu yönünde izaha çalışılan vahim süreç içinde Türk milli kimliğine yönelik yıkım arayışları hızla devam etmektedir.
Türkiye'nin ve Türk milletinin bekasına ağır darbe vuracak bu gelişmeler
sürerken, 20 Ağustos 2009 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısından sonra yapılan basın bildirisi milletimizin kaygılarını daha da derinleştirmiştir. Söz konusu açıklamada, hükümetin başlatmış olduğu milletimizi ayrıştırma projesinde çalışmalara devamın tavsiye edilmiş olduğu ifade edilmiştir.
Bu durumun, Milliyetçi Hareket Partisi tarafından benimsenmesi, kabulü ve
devlet görüşü olarak yorumlanması asla mümkün değildir."
ERDOĞAN "İSPATLAYAMAZLARSA ALÇAKTIRLAR" DEMİŞTİ
Erdoğan, cuma namazı çıkışı yaptığı konuşmada MHP'nin randevu taleplerini reddettiğini, CHP'den henüz yanıt almadığını söylemişti.
Açılımın bir ABD projesi olduğunu ileri sürerek eleştirenlere ise "İspatlamayazlarsa namussuzdurlar, alçaktırlar. Öcalan'ın idam cezasını sümenaltı edenler bunlar değil mi?" sözleriyle sert çıkmıştı.
BAHÇELİ'NİN MGK'YI AĞIR SUÇLAMALARLA HEDEF ALAN 'BİLDİRİSİNİN' DEVAMI DİĞER SAYFADA...
[PAGE]MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin yazılı açıklamasından MGK ile ilgili bölüm şöyle:
- MGK kendisine görev, yetki ve sorumluluk veren bir kanunla kurulmuş anayasal bir kuruluştur. Ancak, bu kuruluşun, devletin ve milletin bekasına halel getirecek köklü ve kalıcı tavsiye kararlarını alması ve buna da devlet politikası denilmesi kabul edilemez bir yaklaşımdır.
- Bir konunun Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından savunuluyor ve bunun da bir yüksek kurulda konuşuluyor olması da o konuyu milli ve meşru hale getirmeyecektir.
- Nitekim, milletimize esaret dayatan Mondros Mütarekesi'nin de devlet yönetiminin rızası ile hayat bulduğu bilinen en acı gerçeklerden birisidir.
- Ne var ki, son bildirideki şekliyle, İçişleri Bakanı marifetiyle yürütülen çalışmaların devamının tavsiye edildiği sürecin, kurula görev ve yetki veren 'milli varlığın, bütünlüğün korunması ve kollanmasına' açık aykırılık teşkil ettiği ortadadır.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'A SORULAR DİĞER SAYFADA...
[PAGE]- Başbakan Erdoğan'ın tanımıyla Türk milletini 36'ya bölerek beraberlik nasıl sağlanacaktır? Türkçe dışındaki anadillere resmiyet kazandırarak millet birliğinin devamı nasıl mümkün olacaktır?
- Alt kültürlerin milli kimlikten ve kültürden dönüş göstererek alt kimlikler haline ayrışması, öbeklenmesi ve etnik şuurun uyanması Türk devletinin ve milletinin devamını nasıl sağlayacaktır? Bu gidişatın sonunda, vatanımıza Türkiye, al bayrağımıza Türk bayrağı, milletimize Türk milleti, dilimize Türkçe denilebilecek midir?
- Bu tarihi sapmaya onay verenler ve taşıyanlar kadar sessiz duranlar veya ses çıkmayanlar da ağır ve tarihi vebal altından asla kurtulamayacaklardır.
- Geçmiş dönemlerde MGK çatısı altında bulanarak devletin ve hükümetin önemli kararlarına yön vermiş, tavsiye etmiş ve şekillendirmiş zevatın emekli olduktan sonra verdikleri mülakatlarda görevde iken yaptıkları hataları ve pişmanlıkları yayınladıkları bilinmektedir.
- Bugün çeşitli saiklerin etkisi, ideolojik körlüklerin katkısı, hükümete ve zihniyetine sızmış etnikçilerin, aşiretçilerin yönlendirmesi ile oluşan yıkım sürecine ilişkin şimdi alınan kararların doğru, yerinde, ciddi ve köklü olduğunun güvencesi var mıdır?
- Türk devleti, 'affedersiniz, yanlış yaptık', 'özür dileriz hatalıyız' denilerek sonradan pişmanlık duyulacak kısır ve sığ zihniyetlerin deneme yanılma tahtası; tarihe, millete ve devlete karşı sorumluluklarının farkında olmayanların sığınma zemini değildir.
- Her yanlış karar milletimizde büyük acılara ve kayıplara, kamu vicdanında telafisi mümkün olmayacak yaralara, devlete ve onların nezdinde devlet adamı zannettiklerine olan güvenin kaybına yol açmaktadır. Unutulmamalıdır ki, Osmanlı devletinin yıkılışında rol alanlar da devlet başkanı, devlet ve hükümet adamı sıfatı taşıyorlardı.
TAVSİYE EDİCİLER ŞUURUNDA MI?
- Kurulun alacağı bütün kararların devletin ve milletin varlığını devam ettirmek üzerine inşa edilmiş olması vazgeçilemez ve tartışılamaz görev ve sorumluluğudur. Hal böyle iken, bu sürecin stratejik analizini kimler yapmıştır? Hangi fikrin, siyasi, sosyolojik, ideolojik, askeri ve ekonomik başlangıç noktası kullanılmış, hangi zeminler üzerinde ve değişkenler hesap edilerek ve parametreler öngörülerek milli kimliğin tahribatına izin verilmiştir?
- Sözde karar vericiler hangi tesirlerin altında, hangi yorum ve telkinlerin rüzgarındadır? Tavsiye ediciler, bin yılda oluşmuş varlığımızı, devamlılığımızı, kardeşliğimizi ve kimliğimizi oluşturan temel dinamiklerin ne kadar şuurundadırlar?
ANAYASAL SUÇ İŞLİYORLAR
- MGK, devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili konularda ''tavsiye kararları'' alıyor. Kurulun başkanı olan Cumhurbaşkanlığı makamının ve üyesi sıfatı taşıyan Hükümet mensuplarının kendi görüş ve önerilerini; millete biçtikleri rolleri ve geleceği, kısır dünyalarındaki tasavvurları meşrulaştırmak için MGK zemini ve oy çokluğu kılıfını kullanmaları mümkün değildir.
- Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağı açık ve nettir.