Siyasal İslam'ın adresi neresi?
Abone olAK Parti'nin muhafazakâr demokrat kimliğinin isim babası Akdoğan, SP ile aralarındaki farkı bu sözlerle ifade etti.
Akdoğan'ın AKP'ye ilişkin en önemli tanımlaması şöyle Bizim
muhafazakar demokratlığımızı, Müslüman demokrat olarak
tanımlayanlar oldu. Ama bu yanlış. Müslüman demokrat dendiği zaman;
'biz ve diğerleri' ayrımı yapan, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı
boyuta geliyor iş... Bu birtakım gerilimlere kapı açacak bir
tanımlama. AKP'nin laikliğe yaptığı vurgu, birçok gerilimin ortadan
kalkmasına yardımcı olacak bir açılım. Laik kurumların
sınırlandırılması söz konusu değil Yalçın Akdoğan adı; köşe
yazarlığından çok, AK Parti'nin siyasi yelpazedeki yerini ve
misyonunu anlattığı "Muhafazakar Demokrasi" isimli kitabı ile öne
çıktı. Erdoğan'ın danışmanlığını da yapan Akdoğan'ın, AK Parti'ye
ilişkin en önemli tanımlaması şu "Bizim muhafazakar
demokratlığımızı, Müslüman demokrat olarak tanımlayanlar da oldu.
Ama bu doğru değil. Müslüman demokrat dendiği zaman ayrıştırıcı,
kutuplaştırıcı, 'biz ve diğerleri' ayrımı yapan bir boyut çıkıyor
ortaya. Bu tanım birtakım gerilimlere kapı açar. Böyle bir
kutuplaşmaya da kapı açılırsa, sosyolojik problemler olur."
Akdoğan'a göre AK Parti, "Siyasal İslam'ın temsilcisi gibi görülen
ya da o şekilde adlandırılan partilerin güttükleri siyaset
tarzından farklı bir siyaset tarzı yapma iddiasıyla" ortaya çıktı
"Muhafaza-kar demokrasi kavramı da bunları aşmaya yönelik yeni bir
açılım..." Akdoğan, AK Parti'yi bu çerçevede şöyle tanımlıyor
"Türkiye'de belli bir etnik yapıyı, belli bir mezhebi ya da dini
anlayışı siyasetin merkezine koyan partileri kimlik partisi olarak
adlandırıyorum. AK Parti, kimlikli bir siyaset yapıyor ama kimlik
siyaseti yapmıyor. Toplumun belli kesiminin, belli sorunlarını
çözmeye yönelik bir siyasi parti değil. Toplumun geneli için bir
demokratik zemin üretmeye çalışıyor. Bu da siyaseten ciddi bir
farklılığa tekabül ediyor." DEĞİŞİM GEREKİYORDU * Bu kitap için,
'28 Şubat'tan sonra bir geri adım atış manifestosu' denebilir mi?
Hayır, doğru olmaz. Elbette 28 Şubat'ın çok kesin etkileri
olmuştur; olumlu ve olumsuz. Ancak AK Parti zaten kuruluş
itibariyle yeni bir parti. Bu partideki insanlar elbette 28
Şubat'tan ders çıkarmışlardır. Ama AK Parti'nin bu değişimini
sadece 28 Şubat'a bağlamak abartılı olur. 28 Şubat yaşanmamış
olsaydı da Türkiye'nin ihtiyacı olan siyaset tarzı buydu. 28 Şubat
bu süreci hızlandırmış olabilir. * Ne gibi dersler alındı sizce?
İslami hareketler birçok yerde başarısızlığa uğradı, yöntemleri
toplum tarafından genel kabul görmedi. Bu yöntemin çok tutarlı bir
yöntem olmadığı ortaya çıktı. Dünya gerçeğini, dünyanın ulaştığı
noktayı doğru anladılar. Bulundukları ülkelerdeki siyasal yapılar
içinde toplumsal gerçekleri algılamaya başladılar. Ama ciddi bir
değişim olduğu gerçek. Önceki değişim projesi, devleti merkeze
koyan, toplumu devlet eliyle dönüştürmeye yönelikti. Özellikle
radikal oluşumlar pek kabul görmedi. AK Parti bu değişimi görüyor
ve bunun siyasete nasıl yansıması gerektiğini de görüyor. AK Parti
çizgisi, gerilimleri aşmaya ve normalleşmeye dönük bir çizgidir. *
Değişik gruplardan ve görüşlerden insanlar toplandı. Tam uyum
sağlanıyor mu? AK Parti'nin tabanı, teşkilatları; hatta
milletvekillerinin uyumunun tam oturmadığı, birbiriyle örtüşmediği
yönünde düşünenler çıkabiliyor. Değişim bir süreçtir. Bu süreç hala
yaşanıyor. Yoksa herkes bir anda değişti; 'MHP'den, ANAP'tan, Refah
Partisi'nden gelenler tüm geçmişten getirdiklerini sıfırlayarak
geldiler' demek yanlış olur. Zaten muhafazakar partiler değerlerini
kolay terk etmezler. Onlar da çeşitlilik getirir. Buluştukları
nokta yeni bir siyaset tarzıdır. Kan uyuşmazlığı olduğu söylenemez.
* Milli Görüş'ten uzaklaşma, reddediş ama DP'ye yakınlaşma eğilimi
var mı? Milli Görüş'le ilişkiyi kesmek ya da devam ettirmek gibi
bir şey söz konusu değil. Türkiye'de Demokrat Parti, Adalet
Partisi, Özallı ANAP bir çizgidir. Bugün AK Parti de bu çizgiyle
benzer özellikler taşıyor. Yani milletin genel bir teveccühü,
muhafazakar değerlerin korunması söz konusu. Dünyaya ciddi bir
katılım ve entegrasyon amacı var. DP ve ANAP gibi AK Parti de bugün
yeni bir sıçrama yapıyor. Bu özellikler ve toplumsal taban
itibariyle ciddi bir benzeşme var. * Necmettin Erbakan'ın, isminin
verildiği kişinin düğününe davet edilmemesi Milli Görüş'ü ve
geçmişi reddetme olarak algılanamaz mı? Bu kişisel bir şeydir. Bunu
Tayyip Bey'e sormak lazım. Niye davet etmedi bilemiyorum. Ama AK
Parti bugün birilerini reddetme derdinde değildir. Bu öyle
yorumlanıyorsa, bu yoruma da saygı duyarım. AKP'DE HER KESİM VAR *
Meşruiyet kavramını neden hep halk iradesine dayandırıyorsunuz?
Partiler genel kabul meşruiyetlerini öncelikle halkın iradesinden
alırlar. Ama hukuki bir meşruiyet de vardır. Halkın desteğini alan
partilerin hukuki olarak meşru olmaması diye bir şey mümkün
olmamalıdır. Siyaset yapan bir partinin zaten öncelikle hukuka
uygun olması gerekir. Zaman zaman bir takım ülkelerde böyle
problemler yaşanabilir. Bu ülkede, geçmişte yaşansa da bugün için
böyle bir problem yok. * Kitle partisi olan ANAP ve DYP'nin sizin
gibi bir ideolojik temel bulma derdi olmadı... Evet olmadı. O
yüzden pratikleri ve söylemleri arasında ciddi bir paradoks ortaya
çıktı. Siyaset ederken ortaya koydukları söylem ile iktidara
geldiklerindeki icraatları çoğu zaman örtüşmedi. O yüzden bu
partiler ciddi bir erimeye uğradılar ve küçülmeye başladılar. O
yüzden AKP, ortaya koyduğu söylem ve uygulamaların ciddi bir
şekilde paralel gitmesine çalışıyor. Yoksa o partilerin akıbetine
uğramak kaçınılmaz. AK Parti çok geniş bir sosyolojik tabana
oturuyor. Hem zenginler var, hem fakirler var; hem Türkler var, hem
Kürtler var. Toplumsal tüm kesimler, farklılıklar AK Parti'de yer
bulabiliyorlar. SİYASAL İSLAM BİTMEZ * Siyasal İslam bitti mi?
Siyasal İslam'ın temsilcisi görünen parti var ortada; Milli
Görüş'ün temsilcisi olduğunu iddia eden bir parti... Kendisini
böyle tanımlamayabilir ama genel çizgi, bu partinin siyasal İslam'ı
temsil ettiği şeklindedir. Bu tür partilerin tamamen ortadan
kalkması söz konusu olmaz. Bunlar marjinal partiler olarak
kalırlar. Bu söylemlerini yumuşatıp tüm kitlelere hitap etmeye
başladıklarında oylarını artırırlar. 'Siyasal İslam bitmiştir'
demek yanlıştır. Ama AK Parti bu çizgiyi temsil etmemektedir.
Onların daha cemaatimsi bir yapısı vardır. Erbakan Hoca zamanında,
onların üyeleri var, bizim inananlarımız var demişti. Parti o
üyelerin yaşamlarına daha fazla müdahildir. * Cemaatlerin AK Parti
ideolojisinde yeri nedir? AK Parti cemaatlerden çok sivil toplum
kuruluşlarıyla ilgilidir. Türkiye'de cemaatler vardır. Ama bu
cemaat yapıları sivil topluma yaklaştıkları oranda, sivil toplum
örgütü pozisyonuna girdikleri oranda, verili hukuki yapı içinde
kendilerini tanımladıkları oranda AK Parti tarafından da sivil
toplumun parçası olarak görülürler. Devletin bünyesindeki Diyanet
İşleri tartışmalı... * Muhafazakarlığınız milliyetçiliğe ne kadar
yansıyor? AKP'de yerli değerlere önem atfetme noktasında bir
milliyetçilik vardır. * Laikliğin ideolojik yaklaşıma dönüşmediği
sürece amacına uygun olduğunu yazmışsınız. Ne demek bu? Laikliğin
dünyada farklı farklı uygulamaları var. İsviçre'de resmi tanınan
mezhepler var, ABD de devlet bunlarla hiç ilgilenmiyor... Bizde
Diyanet İşleri Başkanlığı'nı devletin kendi bünyesinde tutuyor
olması tartışmalı bir durum. Türkiye'de laikliğin ideolojik bir
yaklaşıma dönüştürülmek istendiğini düşünmüyorum. Ama kendilerini
ideolojik olarak laik şekilde tanımlayan kesimlerin ortaya farklı
yaklaşımlar koyduğu da olmuştur. Seçmenin tek ölçüsü AB politikası
Türk-İslam sentezi 1980 sonrasında çok fonksiyonel görülen bir
çabaydı. Faydaları da olmuştur. Ama AK Parti'yi o klasik
yaklaşımlarla değerlendirmemek lazım. AK Parti'nin ortaya koyduğu
açılım onları da kapsayacak, geniş bir yelpazedir. Türk-İslam
sentezini ortaya atan insanlar AK Parti'de kendilerine yer
bulabilir. Ama AK Parti, Türk-İslam sentezine indirgenemez.
Irkçılık, dincilik, bölgecilik dışında AK Parti tüm toplumsal
kesimleri kucaklıyor. Önceden sağ-sol diye kutuplaşmalar vardı. Ama
siyasi partilerin ayrışmasında ölçüt artık AB'yi istemek. YARIN *
İslam ve demokrasi arasında kan uyuşmazlığı var mı? * Muhafazakar
demokrat AKP; din, değişim ve siyasete nasıl bakıyor? Kaynak: Sabah
Gazetesi