Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Koçyiğit liderliğindeki 9 kişilik ekibin 1, 5 yılda tamamladığı araştırma, siyah balın kanserli hücreleri tedavi etme özelliği olduğunu ortaya koydu. Amerika'daki Integrative Cancer Therapies (ICT) adlı tıp dergisinde yayımlanan Koçyiğit’in yazdığı makalede, siyah balın kanseri tedavi etme potansiyeli olduğuna dikkat çekildi.Kanseri tedavi etme potansiyeli olduğunu tespit ettik: Türkiye'nin farklı bölgelerinden çam, kestane ve çiçek gibi 14 çeşit baldan numune alarak içerik analizi ve hücre kültür çalışması yaptıklarını belirten Koçyiğit, meşe palamudu balının kanseri tedavi etme potansiyeli olduğunu tespit ettiklerini söyledi. İçerik analizi ardından 14 baldan fenolik içeriği en yüksek ve en düşük 2 balı karşılaşırdıklarını anlatan Koçyiğit, "Farklı kanser hücrelerimiz var bizim. Bu kanser hücrelerine farklı konsantrasyanlarda verip, fenolik içeriği yüksek olan bal ile düşük olan balın nasıl hareket ettiklerine baktık. Hücreleri hangi yollarla, hangi mekanizmalarla öldürüyor bunları tespit ettik. Fenolik içeriği en düşük olan bal Kaz Dağları bölgesinde yetişen bir çiçek balıydı. En yüksek olan da Kaz Dağları bölgesinde yetişen meşe palamudu, yani pelit balıydı. Bitkilere şifa özelliğini veren fenolik içerik açasından en zengin ve kanser hücrelerini öldürme potansiyeli en yüksek olan bal, siyah bal çıktı. Kaz Dağları bölgesinde meşe palamudu ağacındaki sıvıdan arıların elde ettiği bu balda, kanseri tedavi etme potansiyeli olduğunu tespit etmiş olduk" dedi.Yüksek dozda yenirse tehlikeli olabilir: Prof. Dr. Abdurrahim Koçyiğit, siyah balın çok etkili olduğunu ve dikkatli kullanılması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: "Sağlam insan bu baldan yüksek dozda yerse tehlikeli olabilir. Kanser hastasıysa yüksek oranda yemesi gerekiyor ama kanserden korunmak istiyorsa oldukça düşük oranda yemesi gerekiyor. Şu anda hayvan ya da insan çalışması yapmadan doz belirleyemeyiz. En azından bir hayvan çalışması yapmak gerekiyor. Bu sene ben hayvan çalışmasını tamamlayacağım, ondan sonra belki dozunu söyleyebiliriz. Sonra etik onay alabilirsek insan üzerinde çalışacağız. Ardından belki Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat alma şansımız olacak."Meşe palamudu balının oluşumu ilginç: Çanakkale Arı Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Cahit İleri, Çanakkale’de Anadolu’nun birçok yerinde olmayan bitki türlerinin bulunduğunu, bu bitki türlerinden en önemlilerinin ise, davulga, kestane ve meşe palamudu olduğunu söyledi. Meşe palamudu ya da pelit balının nasıl oluştuğunu anlatan İleri, "Meşe ağacının sürgün ve yapraklarını emerek yaşamlarını sürdüren canlılar var. Bu canlılar, sürgünleri ve yaprakları emerek siyah renkli tatlı bir sıvı çıkarıyorlar. Arı da bunları topluyor, kovanına getiriyor. Meşe balının oluşumu bu şekilde oluyor. Yani arı meşe balını ağaçtan direkt almıyor. Bu bal Çanakkale'nin Çan, Yenice ve Bayramiç gibi ilçelerinde meşe ağaçlarının bulunduğu ormanlarda yetişiyor” dedi.Vatandaş renginden dolayı tercih etmiyor: Cahit İleri, polifenol, diastaz ve prolin yönüyle diğer ballardan çok daha farklı olan bu balı, vatandaşın renginden dolayı tercih etmediğini söyledi. Dünden bugüne siyah renkli balların polifenol, diastaz ve prolin yönüyle diğer ballardan çok daha farklı olduğunu ifade eden İleri, şöyle konuştu: “Prolin özellikle balın şifa değerini ölçen madde. Kestane, piren, davula ve meşe balları, açık renkli ballardan çok daha fazla şifa değeri yüksek. Biz bunların kaliteli ballar olduğunu biliyoruz. Meşe balının kanser gibi baş belası olan hastalığa iyi gelmesi bizim açımızdan son derece güzel bir olay. Eğer siyah bal kanseri iyi yapıyorsa meşe balını bir şifa kaynağı olarak üretmekten gurur duyacağız. Ancak vatandaş bu balı renginden dolayı tercih etmiyor. Rengi koyu olduğu için bala benzetemiyor. Pekmeze benzetiyor. Yani rengi itici geliyor. Bu balı tüketmiyorlar. Tadı benim açımdan son derece güzel. Acı ya da itici değil. Ama renginin siyah olması bala karşı bir antipati oluşturuyor. İnsanlar bunun ne işe yaradığını bilmiyorlardı. Eğer böyle bir şifa değeri varsa insanların bundan istifade etmesi lazım. Biz zaten üretiyoruz, elimizde var. Hastalara bunları bir şifa değeri olarak vermemiz arıcılar olarak bizim açımızdan ayrıca bir gurur olacak. Arıcılarımız da bu balın üretimine mümkün olduğu kadar bundan sonra katkı vereceklerdir. Sanıyorum siyah balın satışında ciddi bir artış olacak.”