Sivillere silah dağıtan İsrailli Bakan Ben-Gvir'in sicili bozuk çıktı! Öldürülen İzak Rabin detayı
Abone olHakkında 53 iddianame hazırlanan ve "ırkçılık ve terör örgütünü desteklemek" suçundan hüküm giyen aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, işgal altındaki Batı Şeria ve ülke genelinde sivillerin silahlandırılmasında öne çıkıyor.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları sürerken hükümet tarafından silahlandırılan Yahudi yerleşimcilerin, Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik saldırılarının iç savaşa dönüşme tehlikesi bulunuyor.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, geçmişinde "ırkçılığa tahrikten" hüküm giymesine rağmen İsrail'in kolluk kuvvetlerinden sorumlu Bakanı Itamar Ben-Gvir, göreve başladığından bu yana İsraillilere silah taşıma çağrısı yapıyor ve onlar için prosedürleri kolaylaştırıyor.
İsrailli kadınlara da silahlanma çağrısında bulunan Ben Gvir, 23 Ekim'de yaptığı sosyal medya paylaşımında, "Savaşın başından bu yana ülke genelinde 496 yedek birlik kurduk, vatandaşları silahlandırmaya, silahlı yedek birlikler kurmaya devam edeceğiz. Silah hayat kurtarır." ifadesini kullandı.
Ben-Gvir 10 Ekim'de X sosyal medya hesabından Gazze Şeridi'ne yakın yerleşim birimleri ve Arap-İsraillerin birlikte yaşadığı bölgelerde dağıtılmak üzere 10 binden fazla ateşli silah alınması talimatı verdiğini duyurdu.
"İsrailli sivilleri silahlandırma kampanyası" başlatan Ben Gvir'in 23 Ekim'de bakanlık tarafından satın alınan uzun namlulu silahları eşiyle sivillere dağıttığı görüntülerin ardından ülkede iç savaş tehdidin arttığına ilişkin değerlendirmeler yapıldı.
İsrail'in suikasta uğrayan Başbakanı'nın arabasına ulaştı
Gençlik yıllarından bu yana Arap karşıtlığıyla öne çıkan Ben-Gvir, Filistinlilerle çatışmayı sona erdirmek için 1995'te Oslo Anlaşmaları'nı imzalayan Başbakan İzak Rabin suikastı öncesinde şiddet eylemlerini teşvik etti.
Başbakan Rabin'in arabasının amblemini söktükten sonra verdiği röportajda "Arabasına ulaştık, Rabin'e de ulaşacağız." diyen Ben Gvir, 16 yaşındayken, İsrail'in yasakladığı ve ABD'nin terör örgütü olarak tanımladığı Haham Meir Kahane tarafından kurulan ırkçı "Kah" hareketine üye oldu.
El Halil kentindeki İbrahim Camisi'nde 1994'te ibadet eden Müslümanlara ateş açarak toplu katliam yapan Kah üyesi Baruch Goldstein'a destek veren Ben-Gvir, aynı yıl Kah örgütünün Gençlik Koordinatörü'yken katıldığı bir programda Kah terör örgütünün sloganı olan "Araplar Arap ülkelerine, Yahudiler Siyon'a." ifadesini kullandı.
Ben-Gvir, evinin salonuna Goldstein'nın fotoğrafını asarak ondan "kahraman" olarak söz etti.
Görüşlerinin radikalliği nedeniyle askerlikten muaf tutulan Ben-Gvir, 2007'de "ırkçılık ve terör örgütünü desteklemek" suçundan hüküm giydi.
Ben-Gvir, 14 Ekim 2022'de işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'ne bazı yerleşimcilerle yaptığı baskında, Filistinli mahalle sakinlerine silah çekerek tehditler savurdu.
"Irkçılığa tahrikten" hüküm giydi ama kolluk kuvvetlerden sorumlu bakan oldu
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağcı müttefiklerinden Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir, ırkçı eylemlerine ve radikal fikirlerine rağmen 2022 seçiminde büyük zafer kazandı ve güvenlik güçlerinden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanı oldu.
Eski hükümlü Ben-Gvir'in kolluk kuvvetlerinden sorumlu bakanlığa getirilmesi, İsrail içinde ve dışında tepkiyle karşılandı.
Ülkenin en köklü yayın kuruluşlarından Haaretz gazetesi, Netanyahu kabinesinin açıklanmasının ardından, "Kahanizm kazandı. İsrail şimdi sağcı, dini, otoriter bir devrime doğru ilerliyor" şeklinde başlık attı.
İşgal altındaki Kudüs'te Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle bilinen Ben-Gvir, siyasi kariyerini inşa ettiği avukatlık mesleğinde Yahudi yerleşimcileri ve terör zanlılarını savunmasıyla tanındığı için "katillerin avukatı", "şeytanın avukatı", "sabıkalı" şeklinde anılıyor.
Araplara karşı mutlak düşmanlığı ve İsrail'in sadece Yahudilerin yaşadığı bir devlet olması için Filistinlilerin Arap ülkelerine sürgün edilmesi çağrılarıyla bilinen Ben-Gvir, 2 Aralık 2022'de bir İsrail askerinin silahsız Filistinli gence yakın mesafeden ateş açarak öldürmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Aferin, titiz çalışma, ben mutluyum. Hepimizi onurlandırdın ve sana verilen görevi yaptın." dedi.
"Yaşamlarımız, Filistinlilerin hareket ve ticaret özgürlüğünden önce geliyor"
Filistinlilere karşı ırkçı söylemleri ve kışkırtıcı eylemleriyle tanınan Ben-Gvir, ağustosta İsrail'in Kanal 12 televizyonundaki bir programda, Batı Şeria bölümlerinin isimlerini İbranice kullanarak, "Benim, eşimin ve çocuklarımın 'Yahuda ve Samiriye'de' seyahat etme hakkı Arapların seyahat etme hakkından daha önemli. Üzgünüm Muhammed, ama gerçek bu." diye konuştu.
Ben-Gvir, aynı zamanda provokatif Mescid-i Aksa baskınlarıyla tepki çekti. Bakan, 3 Ekim'de Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya 24 saat aralıksız girebilmeleri ve burada ibadet etmeleri için karar alınmasını talep etti.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın güneyinde yer alan ve uluslararası hak örgütlerinin "apartheid" uygulamasına örnek gösterdiği El Halil kentindeki yerleşimcilerden biri olan Ben-Gvir, 6 Ekim'de, X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, "Yaşamlarımız, Filistinlilerin hareket ve ticaret özgürlüğünden önce geliyor." ifadesini kullandı.
İsrail, aşırı sağcılar tarafından bilinçli şekilde tehlikeye sürüklendi
Hamas'ın silahlı kanadının, 7 Ekim sabahı "Aksa Tufanı" adıyla İsrail'e karşı başlattığı kapsamlı saldırı sonrası Bakan Ben-Gvir de kolluk kuvvetlerine ek yetkiler tanıyan "sivil olağanüstü hal" ilan edildiğini duyurdu.
İsrail Kamu Yayın Kuruluşunun haberine göre Ben-Gvir, sivil olağanüstü halin yanı sıra gönüllü polis sayısının artırılması talimatını verdi.
Başbakan Netanyahu ve Ben-Gvir gibi aşırı sağcıların öne çıktığı hükümet, 7 Ekim'de abluka altındaki Gazze'den yapılan saldırılarda büyük güvenlik zafiyeti ve durumun kontrole alınmasındaki gecikme nedeniyle eleştirildi.
Hamas'ın saldırıları sonrası İsrail basını, ülkenin aşırı sağcılar tarafından bilinçli şekilde tehlikeye sürüklendiği yorumlarını yaptı.
Batı Şeria'da 18 yılın "en kanlı" dönemi yaşanıyor
Birleşmiş Milletlere (BM) göre Batı Şeria'da ordunun orantısız güç kullanması ve silahlı yerleşimcilerin artan saldırılarıyla 18 yılın en kanlı dönemi yaşanıyor.
BM'nin 2005'te bölgedeki can kayıplarını kayıt tutmaya başlamasından sonra Batı Şeria'da 170 Filistinlinin İsrail askerleri ya da silahlı yerleşimcilerin saldırılarıyla öldürülmesiyle 2022 "en kanlı yıl" olarak kayıtlara geçmişti.
Bu yıl 7 Ekim'e kadarki dönemde ise aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu yaklaşık 200 kişi, İsrail şiddeti sonucu yaşamını yitirmişti.
Batı Şeria'da 7 Ekim'den bu yana ise 106 Filistinlinin öldüğü bildirildi.