Kaplıca Kangal'a 13 kilometre uzaklıkta bulunuyor. 37 derece sıcaklıkta yaşayabilen genetiğe sahip dünyadaki tek tür balıkların olduğu suyuyla sedef hastalığının tedavisi için tercih edilen balıklı kaplıca, son 5 yılın en dolu sezonunu geçiriyor. Türkiye'nin birçok yerinden ve yurt dışından gelen sedef hastaları dünyadaki tek doğal tedavi merkezinde şifa arıyor. En az 21 gün konaklayarak, selenyumlu sudaki 'doktor balıklar' sayesinde şifa bulan hastalar, kaplıcayı herkese tavsiye ediyor. Kaplıcaya tatilini geçirmek ve günübirlik ziyaret etmek için de binlerce kişi geliyor. Hastalar burada 21 günde iyileşme şansı yakalıyor. Devlet sağlığı sağlık desteği kapsamında değil ama yetkililerden tedavi yönteminin devlet sağlık kapsama alanına alınması bekleniyor. İki farklı su bulunuyor. Zemzem suyu Kangal Balıklı Kaplıca'nın suyu. Buranın özelliği kortizonsuz tedavi. Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinden insanların kaplıcaya geldiğini ifade eden işletmeci Ünsal, "Özellikle yabancı hastalarımız çok fazla geliyor. İlkbahar ve sonbaharda çok fazla geliyorlar. Rusya, Almanya, Türk cumhuriyetlerinden insanlar daha fazla geliyor. Azerbaycan başta olmak üzere birçok ülkeden insanlar gelip burada tedavi oluyorlar. Bunlar aramakla bulunacak şeyler değil. Biz turisti getirmişiz, tesislerimizi yapmışız, imkanlarımızı kullanmışız. Bundan sonrasını devletimizin yapması gerekiyor. Devlet kaplıcaların önünü açmalı ve tesisleştirmelidir. İmkanlar verilmelidir." dedi.Ünsal, "Özellikle bizim gibi Anadolu'nun göbeğindeki kaplıcalara imkan sağlanmalı ki istihdam yaratılsın. İnsanları hiç ilaç kullanmadan burada tedavi edip göndersek, yılda 2 defa sevk yapılsa, insanlarda rahat rahat tedavilerini olsalar, hiçbir sıkıntı olmaz. Sedef hastalığı sıkıntı yaratan bir hastalık, insanlarımız bu konuda da muzdariptir. Biz de bunların içerisinde yaşıyoruz. Biz sedef hastalarımız için de üzülüyoruz. Ama bizim üzülmemiz hiçbir şey ifade etmiyor. Devlet desteği yüzde yüz şarttır. Devletin hastalara en az yüzde 80 destek sağlaması lazım. Buralar çok önemli yerlerdir. Sağlık Bakanlığı'ndan, Turizm Bakanlığı'ndan, siyasilerden çok beklentimiz var" diye konuştu. İnsanların bilinen aksine hastalanmadan önce kaplıcalara gitmesi gerektiğini ifade eden Ünsal, "Sedef hastalığı bu kapsama girmiyor. Suyumuzun bir özelliği de 35-37 derecede ve fizik tedavisinin en ideal derecesidir. İnsanlar burada havuzlarında tedavi oluyor. Ayrıca dinlenme havuzlarımız da var. Oralarda da balıklanıyorlar. İlla hastalanıp geleceksin diye bir şey yoktur. Burası herkese hitap eden bir yerdir. Biz insanlara, 'Sivas'a gelmeden, Kangal Balıklı Kaplıca'ya girmeden, Divriği Ulu Cami'yi görmeden ölmeyin' diyoruz" dedi.Aslen Romanyalı olan ancak İtalya'da yaşayan sedef hastası Elena Monica Cociorva, kaplıcaya ilk kez 17 yıl önce geldiğini belirterek, "Çok ilaç kullandım bir faydasını görmedim. Sonra buraya geldim. Bütün vücudum sedef olmuştu. Bana burası çok iyi geliyor. Buraya geldikten sonra 17 senede hiç ilaç kullanmadım. Benim için çok iyi bir yer. Balıklar beni seviyorlar. Çokça geliyorlar. Su çok güzel, burası çok güzel. Burada arkadaşlarım sayesinde Türkçe de öğrendim. İnsanları çok sıcak. Burası benim için ikinci evim oldu" dedi.İstanbul'da yaşayan ve yaklaşık 25 yıldır kaplıcanın müdavimi olan Bedia Rona, "Sedef, çocukluğumdan beri var. Değişik tedaviler gördüm. Kortizon kullandım. Ama daha da ilerlemişti. Araştırarak burayı gelip buldum. O zamandan bu zamana kadar herhangi bir şey kullanmıyorum. Burada tedavi oluyorum. İşletmeden memnunum. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadım" dedi.İstanbul'dan gelen Satı Sevinç ise 4 yıldır kaplıcaya geldiğini belirterek, "Bundan önce ilaçla tedavi vardı ama hiçbir faydasını görmedim. Onlar daha çok tetiklemeye başladı. Psikolojimiz de bozuluyor. Baktım olmadı. Televizyonlarda gördüm. Buraya geldikten sonra bir daha kortizon kullanmadım. Ben buradan çok memnunum. Burada 21 gün kaldıktan sonra vücudumda hiçbir şey kalmıyor. Suyu, balıkları, güneşi ve personeliyle çok memnunuz. Burada stresimizi de atıyoruz, moralimiz de yerinde oluyor" diye konuştu. Kaplıcada bulunmaktan keyif aldığını anlatan Cengiz Yılmaz da, "Kafkasya'ya seyahat yaptım. Gürcistan üzerinden Ermenistan, İran, Van derken buraya yolum düştü. Burayı daha önce görmüştüm. bir merak için geldim ama faydasını görüyorum. Ayaklarımda mantar vardı. İlk defa geldim ama bundan devamlı gelmeyi düşünüyorum. Balıklar fazla acıtmıyor. Hafiften böyle elektrik çarpmış gibi oluyor. Zaten insan 1 saat falan durunca alışıyor. Herkese tavsiye ederim" dedi.