Sistemden nefret ettiren adaletsizlik var!
Abone olCHP Manisa milletvekili Özgür Özel meclisin en genç vekillerinden. Özel, cezaevi ziyaretlerini ve gündemi İnternethaber'e değerlendirdi.
NESRİN
YILMAZ/İNTERNETHABER-ANKARA- CHP'nin
Cezaevi İzleme Komisyonu'nda görevli olan Özgür Özel, neredeyse
80'den fazla cezaevinde binlerce tutukluyla bire bir görüşme
yapmış.
Gördüklerini ve izlenimlerini bizimle paylaşan Özel'le çok özel bir röportaj gerçekleştirdik. Hem gündemi konuştuk, hem cezaevinde yaşanan sıkıntıları... Ve röportajın en önemli konularından biri de tutuklu CHP milletvekili Mustafa Balbay'ın odasını ziyaretimizdi. Odaya girdiğimizde duygulanan Özgür Özel, "Bu odanın boş olması bir demokrasi ayıbıdır" dedi.
Röportaja,gündemin tepesindeki konuyla başladık.
Cilvegözü'ndeki patlamanın ardından görüntüleri
izleyemeyen CHP heyeti tepki vermişti. Daha sonra görüntüler basına
servis edildi ama CHP görüntülerde montaj olduğunu söylüyor. Sizce
ortada şüpheli bir durum mu var?
ŞÜPHELERİMİZ VAR, BU KONUYU MECLİS
GÜNDEMİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ
"CHP olarak parti grubumuzun takip ettiği önemli bir strateji ve
yöntem şudur, bir olay olduğunda biz kamu görevlilerinden bile önce
gideriz. Mesela Pozantı'ya müfettişlerden önce gitmiştik. Patlama
olduğu gün de hem Hatay milletvekilleri hem de görevlendirilen
vekiller hemen bölgeye giderek orada araştırma ve incelemeler
yaptılar. Biz tabi, öncelikle Türkiye'ye karşı yapılmış saldırıdan
dolayı büyük bir üzüntü duyuyoruz. Bu çağda devletlerin ve
hükumetlerin olabildiğince şeffaf olması lazım. Ama Uludere
olayında da, düşen F16 olayında da, bırakın şeffaflığı adeta bir
devlet sansürüyle karı karşıyayız, bu sansürü sadece basına ve
kamuoyuna karşı değil, parlamentoya karşı da uyguluyorlar. Konuşmak
için ve bu eleştiri için erken olabilir ama öyle şartlar oluştu ki,
Cilvegözü patlamasında da kamera kayıtları önce bizim
arkadaşlarımıza göstermediler. Oysa, bir milletvekilinin aksine
düzenlemeler olmadıkça, her kamu kurumuna girme, kamu kurumlarının
imkanlarından yararlanma ve her türlü bilgiyi edinme hakkı vardır.
Çünkü bu görevi Türk halkı adına yapıyor. AKP milletvekillerinin
izlediği bir görüntünün CHP milletvekillerine izletilmemesi
şüpheleri artırıyor. Daha sonra servis edilen görüntülerde ise
montaj olduğu ortada. Oysa ham görüntülerin tamamını izlememiz
gerekirdi. Bunu meclis gündemine getirmeye devam edeceğiz."
CHP olarak cezaevlerini sık sık
ziyaret ederek oradaki tutuklularla bire bir görüşmeler
yapıyorsunuz. Türkiye'de cezaevlerinin ve tutukluluların durumu
nedir?
OLAYA İNSAN HAKLARI TEMELİNDE
YAKLAŞIYORUZ
"Veli Ağbaba, Nurettin Demir ve benim içinde bulunduğum Cezaevi
İzleme Komisyonu olarak, ilk önce hasta tutuklu ve hükümlüler
üzerine yoğunlaştık. 80'den fazla cezaevinde 1000'den fazla hasta
tutuklu ve hükümlü ile görüşerek bir rapor hazırladık. Ama daha
sonra şöyle bir şey oldu. Türkiye'de cezaevi gerçeği insan
haklarından bağımsız ve cezaevindeki kişilerin sağlığı cezaevi
şartlarından bağımsız düşünülebilecek yerler değil. Hatta
cezaevleri hastalık üreten mekanlar haline gelmiş durumda. Biz
cezaevlerine gittikçe bir baktık ki CHP'nin bu ekibi, tüm tutuklu
ve hükümlüler için bir imdat butonu haline geldi. Cezaevlerinden
mektup yağıyor, nerede sıkıntı olsa bize bildiyorlar. Biz hemen bu
komisyon olarak oraya gidiyoruz. Şu anda 135 bin tutuklu ve hükümlü
var, ancak yüzde 1'in üzerinde ziyaret gerçekleştirdik ve buna
devam ediyoruz.
"Biz kişilerin hangi suçtan içeride olduğuna, hangi şehirde olduğuna, suçunun ne olduğuna bakmıyoruz, biz herkese birden ortak insan hakları temelinde yaklaşıyoruz. Çünkü cezaevi dediğiniz yer sadece seyahat özgürlüğünü kısıtlar, onun dışındaki özgürlüklerin kullanılmasının güvencesi devlettir. Oysa bizde sadece seyahat özgürlüğünü değil, insanların sağlık hakkına ulaşımı bile engelleniyor. Ağır bir tecrit var. Cezaevleri suç işlemiş kişileri topluma kazandırma yeri olmaktan çok ideolojik olarak suç işlemiş kişileri daha da bileyen, daha da hırslandıran ve dışarı çıktığında yeniden suç işleyecek birer düşman haline dönüştüren ve kader mahkumu olarak içeri girmiş olan kişileri de devletten ve adaletten nefret ettiren bir mekanizma var şu an Türkiye'de."
MEVZUATIN ACİL DEĞİŞMESİ GEREKİYOR
"Cezaevleri amacından uzaklaşmış durumda. Türkiye'de cezaevlerine baktığınızda, her türlü muhalif sesin kesildiği bir yer olmuş durumda. Tutukluluk süreleriyle ön infaza tabi tutulan ve bulundukları ortamda da bir devlet intikamının söz konusu olduğu ortamlar haline gelmiş durumda. Cezaevlerinde en önemli sorun, esnek ve yoruma açık mevzuattır. Örneğin cezaevi mevzuatında olağan dışı sakal bırakılamaz deniyor. Bu yoruma açık bir durum, Metris Cezaevinde Cüppeli Ahmet Hoca'nın sakalı olağanken, Osmaniye Cezaevinde iki günlük sakal olağan dışı kabul edilebiliyor. Bir başka cezaevinde kitap sınırlaması yok, bakıyorsunuz bir mahkumun yüzlerce kitabı var ama başka bir cezaevinde en fazla 10 kitaba müsaade ediliyor. Tüm bunlara baktığınızda cezaevlerindeki en büyük sorun standartsızlık ve esnek mevzuat. Aslında gerçek şu ki, güneş çarığı sıkarsa çarık da ayağı sıkıyor. Devletin başındaki adam nasılsa Adalet Bakanı öyle, Adalet Bakanı nasılsa, Cezaevi Müdürü öyle, Cezaevi Müdürü nasılsa gardiyan öyle. Böyle en tepeden en aşağı kadar o aşırı gergin aşırı buraların kralı benim anlayışı hakim. Şunu söyleyeyim, "Çanakkale'ye gittiğimde ayağa kalkmadı, işte görüyorsunuz başına ne geldi" deki mesaj, Pozantı cezaevindeki çocuğa yapılan işkence noktasına kadar gelebiliyor."
CHP artık halka daha dokunur bir parti olmaya mı başladı. Yeni CHP bu mu?
ÇOK PARTİLİ REJİM CHP'NİN TÜRKİYE'YE
ARMAĞANIDIR
"Ben Yeni CHP meselesinden yeniden iktidar olmaya, yeniden ülkeyi
yönetmeye, ülkede yeni bir değişim yapmaya azmetmiş, yeniden motive
olmuş CHP'yi anlıyorum. Yoksa CHP'nin eskisi kötüdür, yenisi iyidir
gibi bir anlam çıkarmıyorum. Ben CHP'liyim. Ama şu gerçeği görmek
lazım, CHP, Cumhuriyeti kuran, kurucu iradeyi temsil eden, siyaset
üstü bir tarafı oaln bir partidir. CHP, Türkiye'yi padişahlık
sisteminden, bir monarşiden Cumhuriyete taşımıştır. İkincisi ise
tek partili rejimden çok partili rejime taşımıştır. 1970'lerde ise
Bülent Ecevit Türkiye'ye sosyal demokrasiyi getirmiştir. Evrensel
sol değerleri Türkiye'ye getirmiştir. CHP Türkiye'yi sosyal
demokrasi ile tanıştırmıştır. CHP bu kadar kritik işleri yapmışken,
bugün CHP'ye tekrar ihtiyaç var. Çünkü bugün çok patili rejimden
tek partili rejime doğru bir gidiş var. AKP ile birlikte bir parti
devlet anlayışı hayata geçmiş durumda. Tek partili rejimi
eleştirenlere anlam veremiyorum çünkü CHP bunu hiç sevmedi. AKP
hala bunu kullanıyor. Çok partili rejim CHP'nin Türkiye'ye
hediyesidir. Cumhuriyet kurulduğundan beri, darbe dönemleri ve o
dönemlerin yaptığı tahribatlar hariç, her gün Türkiye özgürlük
açısından biraz daha iyiye gitti. Zaman zaman dönemsel kırılmalar
yaşandı ama ilk kez bu kadar güçlü bir iktidarda özgürlükler
tartışılır oldu. Türkiye'de mizah özgürlüğü bile kalmadı,
karikatürünü çizeni mahkemeye veren bir Başbakan var."
CHP'nin tek derdi muhalefet deniyor, ne
diyorsunuz?
"CHP'nin sürekli muhalefete mahkum bir parti görüntüsü ve
eleştirisi var. Bunu kırmak için Yeni CHP, yeniden CHP diye ifade
ediliyor. bunu bir motivasyon kaynağı olarak almak ayrıştırıcı bir
durum olarak görmemek lazım. Eski CHP'den farklı düşünüyoruz, ondan
ayrışıyoruz anlamına gelmiyor bu. Yeni Yeniden güçlü CHP olarak
görüyoruz bunu. Onun dışında partide ulusalcılar, solcular,
gelenekçiler, yenilikçiler ayrımının doğru olmadığını
düşünüyorum."
"Yeni CHP'yi sadece şöyle söylemek lazım. Bir motivasyon kaynağı üreten, iktidar olmaya inanmış, daha halkın içinde, halkın sorunlarıyla ilgilenen, reel politikayla ilgilenen, köylünün sorununu köyde, çiftçinin sorununu tarlada konuşan, işçinin sorununu iş yerinde konuşan bir CHP. Grevde grev halayında, insan hakları ihlalinde haksızlığa uğrayanların yanında, kadına karşı şiddet kampanyasında kadınlarla dans eden bir CHP'den bahsediyoruz."
Kamuda türban neredeyse serbest. Artık sayılı günler
kaldı diyebiliriz. Ne düşünüyorsunuz?
TÜRBAN SORUNUNU KILIÇDAROĞLU
ÇÖZDÜ
"Biz kimsenin başının üstündeki örtüyle uğraşmıyoruz, başın içiyle
ilgileniyor olmak lazım. Aynı görüşteki bir erkeği kamudan nasıl
ayıracaksınız, kime neyi yasaklayacaksınız. CHP, her türlü
özgürlüğün yanında. Genel Başkanımız, "türban sorununu biz çözeriz"
demişti, bakarsanız da türban sorununu CHP Genel Başkanı çözdü.Biz
türban konusunu toplumsal bir gerilim olmaktan çıkarmayı
düşünüyoruz. Türkiye'de türban ne kadınların namusunu, ne
kadınların saçını örtüyor. türkiye'de türban bazen yoksulluğu,
bazen insan hakları ihlallerinin üzerini örttü hep. Türkiye'nin
gündemini türban tartışmasına taşıdığınızda başka bir tarafı
göremiyorsunuz. Biz özgürlükleri alabildiğine savunan bir partiyiz.
Bir çok sorunu hemen çözüme kavuşturmaya çalışan Başbakan türbanı
hep kenarda bir sorun olarak bıraktı ve oradan beslendi. Türban
sorunu ortadan kalktığı zaman Başbakanın siyasetteki
atardamarlarından bir tanesinin kurumuş olduğunu düşünüyoruz."
"Biz CHP olarak, kendi kararını kendisi verebilecek yaşta olan bir kişinin giyimine kuşamına karışmayı doğru bulmuyoruz. İnsanların türban takma gibi türban takmama özgürlüğü de vardır. Bu konuda iktidar partisinin umarsız ve biraz haddini aşan yaklaşımları ve ondan cesaret alan bazı kamu görevlilerinin tutumunu da dikkatle izliyoruz. Laiklik, inanma özgürlüğü kadar inanmama özgürlüğünü de, ya da inancını kendi inandığı gibi savunma özgürlüğünü ifade eder. Biz meseleye bu açıdan bakıyoruz, Tayyip Erdoğan'ın türbanla yolsuzluğun ve insan hakları ihlallerinin üzerini örtmesine izin vermeyeceğiz."
Geçtiğimiz günlerde Süheyl Batum, "kızım türban takarsa üzülürüm" demişti. Siz de bir kız babasısınız, kızınız türban takarsa üzülür müsünüz?
KIZIM TÜRBAN TAKSA KARŞI
ÇIKMAM
"Ben kızımı yetiştirirken mümkün mertebe kendi kararlarını
verebieln, çağdaş, Atatürk'ün çizdiği yolda ve Türkiye'nin yönünün
batı olduğunu gören, hep ileriye doğru düşünen, kendi okuyan, kendi
araştıran, özgüveni yüksek bir çocuk olarak yetiştirmeye
çalışıyorum. Sürekli tartışan, sorgulayan bir yapıya sahip, bunun
böyle devam edeceğini ümit ediyorum. Bütün bunların sonunda, bir
başörtülü kişi noktasına geleceği gibi bir izlenimim yok. Ama bu
kişisel gelişiminin sonunda ucunu açık bıraktığım ve en iyi şekilde
yetişmesini umut ettiğim çocuğum kendi giyim kuşamıyla ilgili böyle
bir karar almak zorunda kalırsa ve ben buna karşı çıkar ve
üzülürsem kendi kendimle ve hayatın kendisiyle çelişmiş olurum,
baskı yapmam söz konusu olmaz. Ama sorarsanız, "kızınız türban
takar mı" diye, sanki takmaz gibi geliyor bana."
THY'da iç ve dış hatlarda bazı uçuşlarda alkollü içki servisi yasaklandı. sizce sebep gerçekten talep azlığımı yoksa bir anlayışın yansıması mı?
THY İKTİDARIN
DÜDÜĞÜDÜR
"THY Türkiye'nin yüz akı olmuş,
göğsümüzü kabartan bir kurumken, bir A.Ş. olmasına rağmen,
inanılmaz derecede politize olmuş, iktidar partisinin kontrolünde
olan ve bizi utandıran bir noktaya geldi. Bunun ilki THY'de yapılan
grev. Bir gece Ulaştırma Bakanı başta olmak üzere herkesin gözünün
içine baka baka hava yollarında grevi kaldıran kanunu geçirdiler.
Grev hakkı elinden alınan işçinin yapacağı tek şey vardır fiili
grev hakkı. İşçiler hemen aynı gün grev yapmak zorundaydı. Bu fiili
grev hakkını kullanan 305 işçiyi işten çıkardı. Sonra da öğrenildi
ki iktidar partisi daha önceden oraya yerleştirilecek personeli
ayarlamış bile. THY, bu kadar politize bir kurum. "İşten çıkarılan
işçileri işe geri alın" dediğimizde "THY A.Ş'dir biz karışamayız"
dediler. Ama THY istediğinde kanun değiştiriyorlar, THY de bir
Bakanın istediği yere uçuş koyuyor. İşçilerin grev haklarını
ellerinden aldılar, işten çıkardılar, yerlerine başkalarını aldılar
ve sonra grev haklarını geri verdiler. Bu yapı gerçekten çok
tehlikeli."
HAMDİ TOPÇU SURİYE TOPÇUSUNDAN DAHA
TEHLİKELİ
"Bu yapının içinde Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Suriye topçusundan daha tehlikeli ve daha vicdansız bir adam. İçki meselesine gelince, iktidar partisinin toplumun tüm alanlarında kendine benzer nesiller yetiştirmeyle ilgili hevesinin ve telaşının bir yansımasıdır. Özgürlük mücadelesi diyerek yola çıkmış bir partinin Türkiye'yi nasıl adım adım geriye götürdüğünün göstergesidir. Talep azlığını bir bahane olarak kabul etmiyoruz. İkram zaten isteyene yapılır, istemeyen içmez. Bu durum gerçekten son derece manidar. Bundan sonra iç hatların tamamında kaldıracaklar sonra belki sadece yabancılara ikramda bulunacaklar. Sinsice bir hazırlık. THY, iktidaraın payangası, Başbakanın düdüğü noktasına gelmiş olan bir yapıya dönüşmüştür, bundan son derece rahatsısız."
Başbakanın Ergin Saygun ziyaretini en çok eleştirenlerden biri de sizsiniz. Başbakanı samimi bulmadınız, neden?
"Başbakan samimi değil, kamu vicdanı diye bir şey var ama Başbakanda vicdan yok. Bugüne kadar biz hiç görmedik. Başbakanın tek kutsal değer kamuoyu araştırmaları. Hedefi, seçim kazanmak Başbakan olmak, Başkan olmak. Kamuoyu araştırmalarında son zamanlardaki düşüşün farkında. Analiz sonucunda ona verilen bilgide, "askerlere karşı düşmanca tutum sizden biliniyor, vatandaş bu durumdan sizi sorumlu tutuyor, bazı bakanların tavırları hoş karşılanmıyor ve uzun tutukluluk süreli kamuoyu vicdanını son derece rahatsız ediyor" deniyor. "Ben bu davanın savcısıyım diyen Başbakan, savcılara saldırmaya başladı bir anda vicdana gelsin, komaya girene kadar umurunda olmayan adamın elini yoğun bakımda tuttu. Acele etmesin, Fatih Hilmioğlu da ölüm döşeğindeyken gider elini tutar."
Meral Akşener'le, söz alma konusunda bir tartışma yaşamıştınız. Meral Hanım, size şaka yollu "Haşarı çocuk" demişti ve siz de bu söze tepki göstermiştiniz. Meral Hanım meclis kürsüsünden sizden özür diledi. Sonrasında kendisiyle bir konuşmanız oldu mu?
"Meral Akşener'i çok sever ve sayarım. Mecliste tansiyonu
düşüren ve doğru yöneten bir anlayışı var. O tartışmanın sonrasında
MHP Kocaeli milletvekili Lütfü Türkkan ve CHP Kocaeli milletvekili
Haydar Akar'la birlikte başkanlık odasına gittik. Kendisine, bir
özür beklemediğimi ve özürden dolayı bir eksiklik hissettiğimi
kendisine ifade ettim. Son derece olgun ve siyasi tecrübesine
yaraşır bir şekilde karşıladı. Benim bir kusurum varsa ben de özür
dilerim dedim. Bunu ilk kez size söylüyorum, basın olayın sonucunu
hiç merak etmedi. Biz o olaydan 10 dakika sonra olayı tatlıya
bağlamıştık. Bu benim siyasi hayatımda çok ilginç bir tecrübe
oldu.
Ve röportajın sonunda Özgür Özel'le birlikte CHP İzmir
milletvekili, Ergenekon Davasından tutuklu bulunan Mustafa Balbayın
boş makam odasına gidiyoruz. Boş sandalyeye ve masaya bakan Özgür
Özel, "bu bir demokrasi ayıbıdır." diyerek tepkisini dile
getiriyor.
Mustafa Balbay'ın boş odasındayız. Ne düşünüyorsunuz?
"Türkiye demokrasisi açısından çok önemli ayıplardan bir tanesi. Toplumun her kesiminden inanılmaz derecede tepki alan vicdanları rahatsız eden tutukluluklar var. Parlamentoda İktidar partisi dışındaki diğer 3 partiden en az 1 milletvekili tutuklu. Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısında Çin'le yarışıyoruz. Tutuklu öğrenci sayısı en iyimser rakamla 2364. Ve tutuklu milletvekili ayıbında bizim iki vekilimiz tutuklu, Haberal ve Balbay. Benim Balbay'la siyaset öncesinde tanışıklığım vardı ama özellikle dostluğumuzu ve yakınlığımızı Silivri zulümhanesinde tekrar keşfettik. Komisyon olarak defalarca kendisini ziyaret ettik. Bütün duruşmalarını takip ediyoruz, müthiş bir direnç sergiliyor ama orada büyük bir enerji hapsedilmiş durumda. Çocukları neredeyse babalarını görmeden büyüdüler. Şimdi birlikte boş odasını da gördük. Bu manzara bir demokrasi ayıbıdır. Bir an önce bu demokrasi ayıbının ortadan kalkması lazım ve bu insanların ait oldukları yere gelmeleri lazım."