Şişmanlık sendromundan kurtulun
Abone olŞişmanlık sadece bedensel değil ruhsal bozukluklara da neden olan bir hastalık. Sebep psikolojik olunca da zayıflamada başarıya ulaşılamıyor.
Ama şişman olanlarda mutlu olabiliyor. Ne kadar kilolu da olsak
sofraya oturduğumuzda o kilo yapıcı, tatlı, kızartmalı gıdaları
yerken doymak bilmeyiz. Peki, bu oburluğumuzun nedeni ne? İstanbul
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr.
Sedat Özkan’ a göre bunun altında psikolojik nedenler yatıyor.
Doyma hissinin beyinsel ve hormonal olduğu kadar psikolojik boyutu
da bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, şunları söylüyor: "
Şişmanlık, aşırı yemek gereksinimi sonucu ortaya çıkar. Bunun
nedeni bazı hastalıklar olabilir. Psikolojik nedenlerden de
kaynaklanabilir. Ağız yani oral bölgemiz sevme ve sevilme
organımızdır. Bazı kadınlar sıkıldıkça bir şeyler atıştırırlar
.Bunun nedeni bir tür sevilme gereksinimidir. Kişi, ağzına bir şey
alıp yediğinde hem gerginlik giderir hem de eksikliğini çektiği
sevilme gereksinimini doyurur. Böylece doyuma ulaşır." NEDEN
YİYORLAR? Herhangi bir rahatsızlığı bulunmayan aşırı şişman
kişilerin çok yemek yemelerinin nedeni psikolojik olabiliyor. Prof.
Dr. Özkan, bu konuda şu bilgileri veriyor: " Fiziksel ve hormonal
hastalığı olmadığı halde obur bir biçimde yiyenlerin sorunu
protesto davranışları olabilir. Özellikle genç kızlarda cinsel
kimliğini veya anneyi yada toplumu protesto etme düşüncesi aşırı
derecede yemeğe yöneltebilir. Kendisiyle veya sevdikleriyle
yaşadığı kişilik çatışması onu yemek düşkünü haline getirebilir.
İşte bu nedenle, nedeni öğrenilmeden kişiler zayıflatılmaya
çalışılmamalıdır diyorum. Şişmanlık şikayeti ile bize başvuranın
aşırı yeme isteğinin altında yatan biyolojik, hormonal, çevresel,
duygusal, ruhsal etkileşimleri anlamaya çalışırız. Zayıflamaya
karar veren kişinin kendisini sevmesini, özgüvenini kazanmanın,
kendisiyle barışık olmasının, sağlıklı diyalog kurmasının
sağlıyoruz. Bazı önerilerde bulunuyor, örneğin günlük karbonhidrat
alımını azalt, daha az kalori al, egzersiz yap diyoruz. Böylece
hayata bağlanıyor. Her gün tartılmasını yasaklıyoruz. Kaygıdan
kurtulduğunda en ufak sıkıntıda yemeğe yönelmiyor." KENDİSİYLE
BARIŞIK OLAN MUTLU OLUYOR Aslında kişinin kendisini zayıf- şişman,
çirkin- güzel gibi algılaması bedensel olmanın ötesinde ruhsal bir
olay. Kendisiyle barışık olan kişi şişman da olsa mutlu oluyor.
Beden algılamanın çocuklukta özdeşleşmeyle başladığını anımsatan
Prof. Dr. Sedat Özkan, şöyle devam ediyor. " Şişmanlığın nedeni,
yaşanan özdeşleşme bozukluğu olabilir. Erkek çocuk babaya, kız
çocuk ise anneye özdeşleşir. Burada sıkıntı varsa özdeşlediği
kişiyi beğenmiyorsa veya onunla çatışma ya da ikilem yaşıyorsa,
sevginin yanında duyduğu öfkeyi kendi bedenine yansıtır, yemek
yemeğe daha fazla yönelir. Aynı şekilde kişinin bedeninden
memnuniyeti veya memnuniyetsizliği çocukluk döneminde başlar.
Bedeninden memnun olmayanlar ya çocukluklarında veya günlük
yaşantıda yeterince sevilmediklerini düşünenlerdir. Bilinç
altındaki bu olay kişiye yemeğe yöneltir." RUHSAL DENGE BOZULUYOR
Yemeğe olan aşırı ilgi sonucu oluşan şişmanlık, kişinin ruhsal
dengesini bozuyor. Prof. Dr. Özkan, bu konuda şu bilgileri veriyor:
" Bu kişilerin özgüveni zedelenir, beğenilme ve takdir edilme
duyguları azalabilir. Aynalara dargın olur, güzel giyinmek istemez
ve içine kapanır. Toplumdan, çalışma ve aile ortamından cinsel
yaşantıdan uzaklaşabilir. Zaten şişmanlıktan yakalanarak bize
gelenler genelde reaktif depresyon yaşarlar. Ruhsal çöküntü,
depresyon,isteksizlik, durgunluk, işe yaramazlık duygusuna
kapılırlar. Zayıf vücutlu hemcinslerine karşı öfke duyarlar. Tüm
bunlar bilinç dışıdır. Zayıflamam gerekiyor, kaygısı artıkça daha
çok yemek yiyip daha çok şişmanlarlar, şişmanladıkça kaygıya
düşerler ve böylece kısır döngüye girerler." "YAŞ DÖNEMLERİNDE
GİRİYORLAR" Zayıflamayı başaran ise değişik duygular içinde oluyor.
Hedeflediği bir amacı gerçekleştirmenin kendi bedenini kendi
istediği doğrultuda yapılandırmanın verdiği bir mutluluk ve coşkuya
kapılıyor. Kendisini daha çok sevip her şeyleri ile yenileme çabası
içine giriyor. Prof. Dr. Sedat Özkan, kadınların zayıflama çabasına
daha çok belirli yaşam dönemlerine girdiklerini belirterek, "
Bunlar; ergenlikten yetişkinliğe doğru geçiş ve orta yaş dönemine
giriş, menopoz dönemleri oluyor. Genellikle yaşla olduğu kadar
içinde bulunduğu yaşam dönemi yaşam beklentileri ve amaçları
çerçevesinde veya doğrultusunda bu gerçekleşiyor" diyor.
sagliginsesi.com