Sisi’den darbeci Sisi’ye mektup
Abone ol’Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu, Mısır’da darbe yaparak Cumhurbaşkanı Mursi’yi indiren General El Sisi’ye mektup yazdı. Soylu, mektubunda Mursi’...
’Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu, Mısır’da darbe yaparak
Cumhurbaşkanı Mursi’yi indiren General El Sisi’ye mektup yazdı.
Soylu, mektubunda Mursi’nin serbest bırakılması ve seçimi halkın
yapması konusunda çağrıda bulundu.
Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkan Danışmanlığı görevine
getirilen ’Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu, Mısır’da darbe yaparak
Cumhurbaşkanı Mursi’yi indiren Abdül Fettah Said Hüseyin Halil El
Sisi’ye mektup yazdı. El Sisi’ye yazdığı mektubunda, demokrasiden,
özgürlükten bahsettiğini, Ra’nın gözünden değil Mevlana’nın
sevgisiyle, Peygamberimizin yüreğiyle bakmasını anlattığını ifade
eden Soylu, "Salt mühür onda diye insanları ezmeye hakkı yok. Ben
sırf mühür onda diye değil, yüreğinde adaleti temsil ederek hareket
edip Mursi’nin bir an önce bırakılmasını ve bu seçim sürecinde de
bir hükümetin kurulmasını isterim" dedi. Soylu, şunları
söyledi:
"Aslında mektupta demokrasiyi, özgürlüğü, bir kuşu, bir güvercini,
Mısır’ı, medeniyeti, Ra’nın gözünden değil Mevlana’nın sevgisiyle,
Peygamberimizin yüreğiyle bakmasını anlattım ve o adaleti
dengelemesini istedim. Mübarek Ramazan Ayı’nda sevginin, barışırın
olacağı yerde dökülen kanların yanlış olduğunu belirttim. Şunu da
belirttim; ’Demokrasi demek, azınlıkların salt çoğunluğa karşı
haklarının korunma mekanizmasıdır, İktidar olmak demek devletin
kolluk kuvvetlerini kendi amaçları, koltuk sevdaları için
kullanamazsın’ dedim. Salt mühür onda diye insanları ezmeye hakkı
yok. O zaman insanlar toplumsal hareketlere geçerler ve insanı
alaşağı ederler. Ben sırf mühür onda diye değil, yüreğinde adaleti
temsil ederek hareket edip Mursi’nin bir an önce bırakılmasını ve
bu seçim sürecinde de bir hükümetin kurulmasını isterim. Halk
sandığa, seçimlere davet edilir, eğer ki Mursi’yi istemiyorsa halk
istemez. Yani omzundaki apoletlerle bu kararı vermesi ne Allah’ın
katında, ne de uluslararası platformda, ne de ülkesi adına dengeli
bir karar olduğu düşüncesinde değilim."
“İSMİMİZİN BENZERLİĞİNDEN DOLAYI RAHATSIZIM”
Darbeci General El Sisi ile olan isim benzerliklerinden rahatsız
olduğunu söyleyen Soylu, önümüzdeki hafta Müslüman Kardeşlerle
görüşmek üzere Msır’a gideceğini söyledi. Soylu, Mısır’a gitmeden
önce ferman olarak hazırladığı mektubu Mısır Büyükelçiliği’ne
vereceğini ve El Sisi’den görüşmek için randevu istediğini ifade
ederek, “General El Sisi ile ismimizin benzerliğinden dolayı
rahatsız oldum ve bunu tepki olsun diye bir mektupla dile getirdim.
Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin bu şekilde iktidardan indirilmesine
de tepkiliyim. Eğer ki bir mevcut iktidarı istemiyorsanız bu en
doğal hakkınız. Sandığa gidersiniz, demokratik haklarınızı
kullanırsınız, istemiyorsanız o kişiyi iktidardan alırsınız. Bu çok
olağan bir şey. Buna o zaman kimse tepki koyamaz. Ama askeri ve
apoletli, paletli düşüncelerin içerisinde asfaltlar, ne umutlar
ezilmeli diye, böyle bir tepki koymak için El Sisi’ye mektup yazdım
ve kendi malini bularak mailine attım. Mısır’daki özel kalemini
arattırdım, görüştük, Müslüman Kardeşler’le de görüştüm, önümüzdeki
hafta da Mısır’a gidiyorum. Yapılanlara bütün İslam camiası
tepkiliyken, dünya tepkiliyken yapılanlara, zulme, dökülen kardeş
kanına söylediklerimi ne kadar dikkate alır bilmiyorum. Sırf isim
benzerliğinden dolayı beni dinleyecek hali de yok bir diktatör
zihniyetinin. Ama ben yine de Mısır’a gitmeden önce büyükelçiliğe
bir ferman hazırladım, bu fermanı teslim edeceğiz. Kendisinden de
randevu istiyorum, görüşmek istiyorum."
Ayrıca, 28 Şubat sürecinde muhtıralarla anıldığını, kendisinin 28
Şubat’ın sembolü haline getirildiğini, hiçbirine dava açmadığı için
kendisinin 28 Şubatçı zannedildiğini dile getiren Soylu, "28 Şubat
sürecinde ben de muhtıralarla anıldım. Hiçbirine dava açmadığım
için insanlar beni 28 Şubatçı falan zannettiler. Halbuki ben orada
ince nüanslar vermek istedim, gizli kahramanım diye. Oradaki
keşmekeşin aydınlanması için, dikkati çekmek amaçlı birçok mesaj
verdim. Ben yalnızca Ergenekon’dan değil birçok davadan yargılandım
ve bana hiçbirinden beraat verilmedi, takipsizlik verildi. Yani
olayla ilişkilendirilmem bile söz konusu değildi. Fakat insanların
saçma sapan yönlendirme sorularına dalga geçercesine tepkilerimi
koymak adına farklı söylemler yaptım. İnsanları beni hep karşıtmış
gibi algıladılar, 28 Şubat’ın sembolü haline getirdiler. Halbuki
bende Şubat her zaman Sezar’ın olduğu gibi başka şeyler çekiyor.
Yani cüce değil benim Şubat’ım. Aslında toplumsal bir tepkiydi.
Yani marjinal gibi gösterilen ama içine sindirememiş olan,
darbelerden rahatsızlık duyan bir birçok insan gibi ben de tepkimi
koydum" dedi.
İŞTE SİSİ’NİN DARBECİ SİSİ’YA YAZDIĞI O MEKTUP
Sisi’nin darbeci El Sisi’ye yazdığı mektup şöyle:
"Güzel ülkem askeri darbelerden çok çekti. Genç nesiller kayboldu.
Hala darbe yasalarının sorunlarını yaşıyoruz. Tank palet sesleri
Ankara caddelerinde hoş bir melodi ritmi çalmadı. Asfalt ile
arasına geleceğimizi aldı ve ezdi. Benliğine, yaratıcı tarafından
kurgulanmış, özgürlük ve demokrasi Türk ulusunu adeta Zümrüt-ü Anka
yaptı. Gezilmeyen Gezi haykırışları bu nedenledir. Müslüman
Kardeşler veya diğer adı ile İhvan hareketi hoşunuza gitmiyor
olabilir. Arap coğrafyasındaki bazı diktaların da hoşuna gitmiyor
olabilir. Önemli olan kişiler değil halktır. Mursi döneminde bir
galon petrol vermeyen Arap sultanlar neden şimdi size yardım
yarışında bulunuyorlar? Mısır, ne Türkiye ne de dünya için ihmal
edilecek sıradan bir ülke değildir. Osmanlı sultanlarının
taçlarının kırmızı yakutudur. Bizler Mısır’ı Kavalalı Mehmet Paşa
veya Osmanlı sarayına gönderilen hadım ağlardan değil, daha çok
Osmanlı, yani ecdadımı dünya var oldukça şerefi ile baki kılacak
kutsal emanetlerin ve Hilafetin cömert bağışçısı olarak biliriz.
Mısır, Musa’nın topraklarıdır. Tüm mazeretlerinizi geçersiz kılan
gerçek, Mursi bir seçilmiştir. Seçilmiş biri olan Mursi’ye, onuruna
yakışan bir şekilde davranmanızı ve biran önce serbest bırakıp
halka gidilmesini, kardeş bir ulusun politikacısı olarak istiyorum.
Olaylara Mısır güneş tanrısı Ra gözü ile değil, inancımızın emri
olan adalet gözü ile bakmanızı naçizane tavsiye diyorum. Size
düşen, Adeviye ile Tahrir meydanlarındaki halkı el ele tutuşturup,
modern, demokrasiyi içselleştirmiş Mısır’a tarihteki muhteşem
medeniyetini geri vermektir. Mevcut durum, Arap coğrafyasındaki
dikta, tiranlaşmış sultanların eğreti yönetimlerine koltuk değneği
olmaktan başka bir şey değildir. Demokrasilerin; azınlıkları,
çoğunlukların tahakkümünden koruma rejimi olduğu evrensel ilkesi
gereği, ülkenizde siz dâhil her kesimle görüşmek istiyorum. Arzum,
talimatınızla medeniyetlerin ve evrensel birliğin odak noktası
Mısır’da en yakın zamanda Mursi ve arkadaşlarının serbest
kalmasını, seçim tarihinin belli olduğu, her kesimin seçim
propagandalarını özgürce yaptığı bir Mısır görmek istiyorum. Bu bir
rüya değil. Ülkeniz, farklılıkların kırıntılarından vücut bulmuş
istisnai topraklardır. Müslüman kardeşler görüşme talebimizi olumlu
karşıladı. Ülkenizdeki Kıpti ve diğer azınlıklar ile görüşme
programlarımız devam ediyor. Bu vesile ile zat-i âlinizden görüşme
talep ediyorum. Olurunuzu bekliyor, Musa’nın topraklarına kutsal
Ramazan ayında barışın hâkim olmasını yüce güç Allah’tan niyaz
ediyorum."
(İHA)