Sırrı Yüksel Cebeci Arman'ı eleştirdi
Abone olSırrı Yüksel Cebeci, dün şarkıcı iken bir sabah köşe yazarı olarak arz-ı endam eden yazarları değerlendirdi. Cebeci, isim vermeden Ayşe Arman'a da gönderme yaptı.
Sırrı Yüksel Cebeci, basında hasbelkader köşebaşlarını tutmuş
olan köşe yazarlarını değerlendirdi. Cebeci, Türk basınında yaşanan
'eksen kayması'nı çarpıcı örneklerle gözler önüne sererken isim
vermeden Ayşe Arman'a da dokundurdu: Nerede o eski köşe yazarları
BİR web sitesinin yaptığı, hangi yazar için gazete alırsınız
anketinde dereceye giremeyen, yüksek tirajlı gazetenin kadın köşe
yazarı, köşe yazarı olmanın yollarını kendince anlatırken, şöyle
bir öğütte bulunuyor: - Yapacağınız şu... Bir koşu gidip popüler
olup geleceksiniz ki, Türkiye'de yaşadığınız için şanslısınız. Hiç
de zor değil bildiğiniz gibi. Saha kısıtlaması yok. Popülariteniz
herhangi bir sahada olabilir. Mesela, kocasını uykusunda kaynar
suyla haşlayan kadın bile olabilirsiniz. Ertesi gün, kafadan
yazarsınız. Kendi de şarkıcı iken, bir sabah köşe yazarı olarak
arz-ı endam ettiği için, Türkiye'de köşe yazarlığının ne kadar ucuz
ve kolay olduğunu ondan daha iyi kim bilebilir ki... Üstelik
kocasını uykusunda kaynar suyla haşlamadan! Kemal Ilıcak'ın, Falih
Rıfkı Atay'ın, Nadir Nadi'nin, Ercüment Karacan'ın, Erol
Simavi'nin, Mithat Perin'in medya patronluğu dönemlerinde bu kadar
kolay ve ucuz yoldan köşe yazarı olabilir miydi bu şarkıcı eskisi?
Ya da, babasının çiftliği sandığı gazetenin o köşesinde, oha oldum
ve çüşünüz gibi sözcüklerle Türkçe'nin ırzına geçip hepimizin ve en
çok da, Türk Dil Kurumu Başkanı değerli hocamız Şükrü Haluk
Akalın'ın tepesinin tasını attırabilir miydi? Emanet köşe yazarı
GELELİM yüksek tirajlı aynı gazetenin diğer kadın köşe yazarına...
Ki o da, bir web sitesinin hangi yazar için gazete alırsınız
anketinde dereceye giremeyenlerden! 'Eskiden seksi, reçel kavanozu
gibi arka sıralara itmiştim' diyen, 'Nasıl da geçirdim yazıları'
diye yazan, Türkiye'de sanki erkek yokmuş gibi 'Türkiye'ye erkek
ithal etmek gerektiği'ni iddia eden bu kadın yazar, şu günlerde
hamileymiş! 'Ne var bunda... Kadındır, kariyer de yapar, çocuk da'
diyeceksiniz. Ama bu kadın yazarımızın hamileliği, bildiğiniz
hamileliklerden değil! Erkek çalışma arkadaşları ona, 'Sen bize
emanetsin' diyorlarmış! O da, 'Kim tarafından kime' emanet
edildiğini bilmiyormuş ama hoşuna gidiyormuş bu söz! Belden yukarı
çıkmamaya kararlı olan fantezi düşkünü kadın yazar, geçtiğimiz
günlerde tatile çıkarken, arkadaşlarına nasıl veda etti biliyor
musunuz: - Kusura bakmayın benim bir şeyi kestirmeden anlatabilme
yeteneğim yok. Aslında söyleceğim bir cümle, sevgilimle mavi
yolculuğa gidiyorum, bebeğimizi yüzdürmeye, birkaç gün yokum,
eyvallah! Kocasıyla değil, sevgilisiyle mavi yolculuğa giden bu
hamile kadın köşe yazarının kendisini çok okuyan genç kızlara nasıl
örnek olduğunu düşünün bir kez. Bebeği inşallah yüzmek biliyordur!
Kime acıyacaksınız? BİR başka fikir ağırlıklı gazetenin, web
sitesinin hangi yazar için gazete alırsınız anketinde mansiyon bile
alamayan kadın yazarı, Hıncal Uluç-Sezen Aksu arasındaki 24 yıllık
dostluğun bozulmasına takmış kafayı... Diyor ki: - Ama nasıl illa
da billa da her mevzuda anlamadığım hususlar olacaksa, 24 yıllık
dostluğun gümbür gümbür yıkılışı (ve bunun kamuya açık yapılışı
konusunda da) anlayamadığım yerler vardı. Hıncal Uluç ile Sezen
Aksu arasındaki 24 yıllık dostluğun gümbür gümbür yıkılışından kime
ne? Bu dostluğun yıkılışıyla, Türkiye'nin Avrupa Birliği rüyası
sona erdi sanki! Kimdi o 'Kadın köşe yazarları erkeklerden daha
başarılı' diyen erkek köşe yazarı? Gazete patronlarına mı
acıyacaksınız, köşe yazarlarına mı, yoksa okurlara mı? Yazı: Sırrı
Yüksel Cebeci Kaynak: Halka ve Olaylara Tercüman