Sırma saçlara stres şoku
Abone olSağlık uzmanları stresin kadın ve erkekte saç dökülmesine yolaçtını belirtti.
Yüzyıllardır kadın ve erkeklerde görülen saç dökülmesinin
altında pek çok etmen yatıyor. Uzmanlar, kadınlara oranla
erkeklerde daha sık görülen bu hastalığın pek çok nedeni olduğunu
belirtiyor.
Stres kaynaklı saç dökülmelerinin görülebileceğini kaydeden
uzmanlar, kişinin bu duruma verdiği psikolojik tepkilerin de saç
dökülmesini tetikleyeceği yönünde uyarıda bulunuyor. Örneğin,
sevilen birinin ölümü, sevgiliden ayrılık, iş kaybı gibi akut ve
ciddi stres halleri çarpıcı, hızlı, şiddetli saç dökülmelerine yol
açabiliyor.
Saç dökülmesinin hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebildiğini
belirten uzmanlar, bu sağlık sorununun altındaki temel nedenin
"stres" olabildiğine dikkat çekiyor. Erkeklerde saç dökülmesinin
kadınlara oranla daha sık görüldüğünü söyleyen uzmanlar, bu sağlık
sorununun 25 yaşına kadar erkeklerin yüzde 25'ini, 40 yaşına kadar
yüzde 40'ını, 50 yaşına kadar yüzde 50'sini etkilediğini
kaydediyor. "Deri hastalıklarıyla stres ve ruhsal olaylar
arasındaki ilişki öteden beri bilinir. Kişi psikolojik
sıkıntılarını, kişisel ya da ailesel sorunlarını bir dermatolojik
problem halinde yansıtabilmekte. Ayrıca kendiliğinden oluşmuş bir
deri problemi (saç dökülmesi) kişide vücut imajını zedeleyecek
bireysel, psikolojik bozukluklara; hatta psiko-sosyal
olumsuzluklara yol açabilmekte" diyen uzmanlar, saç dökülmesi ve
stres arasında iki çeşit ilişkinin söz konusu olabileceğini
vurguluyor. Uzmanlara göre bu ilişki ise şu şekilde
gerçekleşiyor:
"Birinci ilişki nörotik bir ruhsal yapının desteklediği görünürde
organik bir neden olmaksızın, stresin körüklediği saç dökülmeleri
oluşabilir. İkinci ilişki ise saç dökülmesi sonucu oluşan görünüme
karşı kişinin geliştirdiği psikolojik reaksiyonlardır."
Uzmanlar, saç dökülmesinin tedavisine geçmeden önce de "saç
dökülmesi tipinin" mutlaka bir hekim tarafından incelenmesi
gerektiğini dile getiriyor. Çünkü birçok hastalıklardan
kaynaklanabildiği gibi, hormonal, metobolik ve besinsel etkiler ile
de saçlar dökülebiliyor. Bunlar ortadan kaldırılmadan yüzde 100
tedavi ise hiçbir zaman mümkün olmuyor.
SIRMA SAÇLARA STRES ŞOKU
Stres zemininde gelişen saç dökülmelerine ilişkin çeşitli
önlemlerin çok eski tarihlere dayandığına işaret eden uzmanlar, tıp
literatürünün ani ve ciddi stres sonucu ortaya çıkan dramatik saç
kayıpları örnekleriyle dolu olduğunu kaydediyor. Sevilen birinin
ölümü, sevgiliden ayrılık, iş kaybı gibi akut ve ciddi stres
halleri çarpıcı, hızlı, şiddetli saç dökülmelerine yol açabiliyor.
Tıpta ise bu duruma stresle tetiklenen "telojen effluvium"
deniliyor. Kronik, sinsi, yavaş gidişli saç dökülmelerinde, dış
etkilerin yanında psikonevrozlar ve kronik anksiyete (kaygı) de
etkili oluyor. Burada saç köklerinin anajen evreden telojen evreye,
prematür presipitasyonu yoluyla strese yanıt oluştuğu
düşünülüyor.
Uzmanlar tıptaki adı "Alopesi areata" olan saç kıran için ise şu
bilgiyi veriyor:
"Madeni para büyüklüğünde yani 2-2.5 cm çapında dairesel saç
dökülmesidir. Her iki cinste oluşabilir. Çoğu vaka kendiliğinden
geçer. Bu hastalığın ortaya çıkışında psiko-sosyal streslerin
etkili olduğu belirtiliyor. Özellikle çocuk hastalarda yapılan
incelemelerde saç dökülmesi öncesi dönemde çocukların negatif yaşam
olaylarıyla karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiş."
Psikolojik stres sonrası olan saç dökülmelerinin altında yatan esas
olay psiko-nöroendokrin sistemle immun sistem arasındaki karmaşık
etkileşmedir. Yani immun sistem; psikolojik olayların etkisiyle
harekete geçer ve sonuçta saç dökülmesi meydana gelir.
Stres ile saç dökülmesi arasındaki ikinci ilişki saç dökülmesinin
neden olduğu psikolojik sorunlardır; diğer adıyla stres. Saçı
dökülen insanlarda yapılan çeşitli psikolojik ölçümler "benlik
duygusu, vücut imajı, öz saygı ve kendine güven" gibi duyguların bu
durumu etkilediğini ortaya çıkardı.
Uzmanlar saç dökülmesi yaşayan kadın ve erkeklerin bunu nasıl
karşıladıklarını ise şöyle dile getiriyor:
"Saç dökülmesi yaşayan kadın ve erkeklerde yapılan çalışmalarda
erkeklerde saç kaybının artmasıyla depresyon, içe dönüklük, aşırı
sinirlilik, öz benlik duygusunda azalma gibi olumsuz sonuçlar
ortaya çıkarken, kadınlarda ise günlük yaşamları negatif yönde
etkilediği ve sosyal problemler yaşattığı görülmüştür. Erkeklerin
aktif olarak bu durumla başa çıkabildikleri; ancak kadınlarda saça
cinsel kimlik, seksüalite, çekicilik gibi kültürel ve kişisel özel
anlamlar verildiğinden başa çıkmalarının daha zor olduğu tespit
edilmiştir. Bu tip kişiler toplum içersinde daha gergin ve utangaç
davranmakta, boyunlarını daha dik tutmakta (boyun ağrısına yol
açan), sık sık saçını yıkamak, kurutmak gibi yöntemlere
başvurmaktadır. Sonuç olarak stresli, gergin, psikolojik
problemleri olan bireyler olmaktadırlar. Tedavi konseptinde bu
durum dikkate alınmalıdır. Tedavide bilgilendirme, empatik dinleme
ve davranışları iyileştirme gibi psikosoyal destek gerekirse ilaç
tedavisi uygulanabilir.