'Sıradan bir Türk tarihi değiştirebilir'
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Guardian'daki makalesinde Arap ayaklanmalarını yorumladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Guardian'daki yazısında Arap
dünyasındaki halk hareketlerini yorumladı ve "Hakarete maruz kaldık
ve aşağılandık. Ama sonunda tarih bize itibarımızı iade ediyor"
dedi:
"Şimdi artık tarihi doğal akışına bırakmanın zamanı. Arap dünyasındaki devrimleri Doğu Avrupa'da olduğu gibi 1980'lerde doksanlarda yaşanması gereken gecikmiş süreçler olarak görüyorum. Gecikti çünkü, bazıları Arap toplumlarının demokrasiye layık olmadıklarını, statükoyu korumak ve radikal İslamcılığı önlemek için onların otoriter rejimlere ihtiyacı olduğunu söyledi. Kendi demokrasileriyle gurur duyan bazı ülkeler ve liderler, Orta Doğu'da demokrasinin bölgede güvenliğe tehdit oluşturacağında ısrar ettiler.
'Şimdi hayır diyoruz'
"Ama şimdi hep birlikte hayır diyoruz. Sıradan bir Türk, sıradan
bir Arap ve sıradan bir Tunuslu tarihi değiştirebilir. Demokrasinin
iyi birşey olduğuna ve halkın bunu hakettiğine inanıyoruz. Tarihin
doğal akışı budur. Herkes halkın bu iradesine saygılı olmalı."
"Toplumların, aşiretlerin, farklı etkin grupların yeniden
birbirleriyle bağ kurması gerektiğini anlayamazsak, tarihsel ivmeyi
kaçıracağız. Bölgenin kaderi ortaktır. "
Davutoğlu yazısında bundan sonraki aşamada yapılması gerekenler
konusunda ise şunları söylüyor:
"Öncelikle insanların hayatlarını kurtaracak, felaketi önleyecek
acil durum planlarımız olmalı. İkincisi hayatı normale
döndürmeliyiz. Üçüncüsü de tsunamiden sonra evlerimizi yeniden
yaptığımız gibi siyasi sistemleri yeniden yapılandırmalı ve tesis
etmeliyiz. Ama bunun için bir vizyona ve özgüvene ihtiyacımız var.
Bu özgüven de şu demek: Bu bölge bizim ve yeniden inşa edecek olan
bizleriz. Bunun için de izlenecek temel ilkelere açıklık
getirmeliyiz. Bölgemizde saygı ve itibar isteyen kitlelere
güvenmeliyiz. Onlarca yıl boyunca hakarete uğradık. Onlarca yıl
aşağılandık. Tahrir meydanındaki gençlerin dile getrirdiği gibi
itibarımızı istiyoruz.
'Değişim tercih değil zorunluluk'
"İkinci ilke, değişim ve dönüşümün bir tercih değil bir
zorunluluk olduğunu kabul etmektir. Üçüncüsü bu değişim barışçıl
yollarla gerçekleşmeli. Güvenlik ve özgürlük birbirlerinin
alternatifi değildir. İkisine birden ihtiyacımız var. Dördüncü
ilke, şefffalık, hesap verebilirlik, insan hakları, hukukun
üstünlüğü son olarak da bölgemizde ülkelerimizin toprak
bütünlüğünün güvence altına alınmasıdır."
"Oryantalist bir kavram olan Orta Doğu'nun adı şimdiye kadar hep
gerilim, çatışma ve az gelişmişlikle özdeşleşti. Ama bizim bölgemiz
binlerce yıl boyunca, medeniyetin merkezi oldu. Bu medeniyet ve
siyasi kültür mirasımıza ek olarak, bölgemizi küresel çekim
merkezine dönüştürecek ekonomik kaynaklarımız da var. "