Önce İnegöl, sonra Dörtyol ve en
sonuncusu Erzurum..
Neler oluyor burada diye
baktığınızda, işlerin çok tehlikeli bir boyuta doğru sürüklendiğini
görmek mümkün.
Ahmet Türk, geçtiğimiz hafta bir
gazeteye verdiği demeçte, Kürtlerin artık kendi davalarına
sahip çıktıklarını, meseleyi sadece PKK’ya bağlamanın yanlış
olduğunu söylemiş.
Ve devam etmiş; “Bu bir
terör eylemi değil, Halk Hareketidir.”
Neler oluyormuş buralarda demek
ki?
Kürtlerin Halk
Hareketi.
Bursa Valisi’ne göre de, iki tane
sarhoşun işi.
Bir demeci daha var
Vali’nin.
Diyor ki; “Üstelik bu
eylemlere karışanlar vatan millet diyen
kişiler.”
Yazıklar olsun böyle
Valiye.
İnsanlar artık
dükkânlarında çalışamaz, evlerinde oturamaz hale gelmişler
aldıkları tehditler yüzünden.
Başbakan’ın ta başından beri gere
gere bu noktaya getirdiği, ülke insanını her konuda kutuplaştırmak
için elinden geleni esirgemediği tavrı, bu olayların bu
noktaya gelmesine sebep olmuştur.
Ülkede hem karışıklığa
sebep olmuş, hem de Hatay Valisi’nin örtülü Sıkıyönetim ilan
ederek, vatandaşı dokağa çıkmaması konusunda uyarmasına kadar
gelmiştir maalesef.
Ülkenin bir çok yerinde benzer
hadiselerin yaşanması an meselesi.
Bakın Fethiye Ölüdeniz’den yazan
bir okurum neler anlatıyor.
"Sayın Lütfü Bey, yaşadığımız beldemizde
Belediye seçimlerinde taşınan oylar maalesef buranın dengelerini
bozmuş ve bu taşıma oylar TAŞIMA MİLİTANA
dönüşmüştür.
Beldemizde işyerleri birkaç yıldır buraya
yerleşen bazı Doğu kökenli insanlar tarafından saldırılara
uğramıştır.
Halkımızın sağduyusu efendiliği ile bu
olaylar büyütülmemiştir.
Fakat yine bazı Doğu kökenli çalışanlar,
Hisarönü Mahallesi çınar altında her gece guruplar halinde
toplanmaya devam etmiştir.
Cumartesi gecesi Mardinli bir gurup 15
kişi civarında bıçak, tabanca ve sopalarla beldemizin en sakin
inanı yatırımcı Ramazan Kaya’nın işyerine saldırarak, işletme
sahibini, yakınlarını ve çalışanlarını hastanelik etmişlerdir. Bu
olayla ilgili üç kişi tutuklanmış, bir tanesi aranmakta,
diğerleri de serbest kalmışlardır.
Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin bu ilk
olayı değildir.
Bu saldıranlar Belediye'nin suyunu kaçak
kullanmışlar ve karşı çıkan Belediye Meclis Üyesi Sadi Kısa’nın
işyerine giderek işyerinde ayağına basıp yüzüne tükürmüşlerdir.
Vatandaşların tepkisi ile oradan
uzaklaşmışlardır.
Yine bir başka işletmeye tehdit
savurmuşlardır.
Bu sezon bu saldırılar
artmıştır.
Açılım denildikçe, bizim burada
huzurumuz kaçmaktadır.
Dağdakiler askerlerimizi ve polislerimizi
öldürüyor, sahildekiler ise işyerlerimize
saldırıyor.
Ölüdeniz Beldesinde bir yönetim zafiyeti
vardır ve mağdur olan bu bölgede yaşayanlardır.
Ben yıllarca öğretmenlik yapmış devlet
terbiyesini ve vatan sevgisini bilen
insanım.
Yaşadığım yer olan Ölüdeniz’de, halkımız
tedirgin bir bekleyiş içindedir.
Yurdun diğer yerlerinde cereyan eden
olayların burada da çıkması an meselesidir. Zira halkımızda bıçak
kemiğe dayanmış bir haldedir. Bu durumun öfkeye dönüşmesi ve halkın
sokağa dökülmesi sürpriz olmayacaktır.
Sesimi sizlere duyurmak için
yazdım.
İlgilenen arkadaşlara daha geniş bilgi
verebilirim."
Yukarıda mektubunu yayınladığım vatandaşın
adını güvenliği nedeniyle yazmadım. Hiç umut etmemekle birlikte,
konuyla ilgilenen ciddi(!) ve sorumlu bir kamu görevlisi olursa,
kendisinin iletişim bilgilerini ve ismini
vereceğim.