Sıra Karamehmet'e mi geldi?
Abone olAhmet Hakan bugünkü yazısında hem gazetecilik etiğinin kırmızı çizgilerini çiziyor hem de olası bir gelişmeye dikkat çekiyor..
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında isim vermeden hem
bir meslektaşına yanıt veriyor, hem de gazetecilik etiği konusunda
norm koyuyor:
Yazarların giriştiği polemiklerde medya patronuna bel altı vurmanın
Ahmet Hakan'ın çok sevdiği deyişle söylersek 'racona ters' olduğunu
söyleyen Hürriyet yazarı şöyle başlıyor:
BEN öyle steril, “Aman bıktık şu polemiklerden...”
falan diyenlerden değilim.
Yazar, yazarla kalem kavgası yapar arkadaş.
Bazısı alçakça yapar, bazısı centilmence... Bazısı belden aşağı
vurur, bazısı belden aşağı hiç inmez... Bazısı zekice yapar, bazısı
bodoslama girer... Bazısı faullü girişir, bazısı kurallı çakar.
Bir yazarın kalitesi ya da seviyesi mutlu, sakin, dingin günlerde
değil, kalem kavgası yaptığı günlerde ortaya çıkar.
Ama “kalite”si ve “seviye”si ne olursa olsun...
Her kalem erbabının giriştiği kavgada uyması gereken asgari ilkeler
vardır.
Bu ilkelerin en başında da “Eli kalem tutanların kendi aralarında
yaptıkları kavgaya eli kalem tutmayanları karıştırmamak” ilkesi
gelir.
Hele işin içine “patron”u karıştırmak fena halde ayıptır.
MUHATABIN KİMSE ONA VURACAKSIN!
Ahmet Hakan'ın kriterleri devam ediyor.
Hakan, polemikte aslolanın muhatap olduğunun altını çizerek,
muhatabın üzerinden patrona vurmanın, bir şeyler ima etmenin, not
düşmenin ucuzluk olduğunu ifade ederek sözü Mehmet Emin Karamehmet
üzerinden dönen polemiklere getiriyor:
- Aydın Doğan’ın gazetelerinde yazıp çizenlerle derdin mi var? O
zaman Aydın Doğan’la değil, Aydın Doğan’ın gazetelerinde yazıp
çizenlerle uğraşacaksın. “Aydın Doğan iyi / Çevresi
kötü” türünden ayıplı imalarda bulunmayacaksın. Maksadın
ortaya konduğu zaman da “Ben öyle demedim / Böyle
dedim” türünden bin türlü tevile başvurmayacaksın.
Mehmet Emin Karamehmet’in gazetelerinde yazıp çizenlerle derdin mi
var? Hemen kalemi eline alıp “Karamehmet’in işleri kötüye
gidiyor... Daha da kötüye gidebilir...” türünde yazı
yazıp, yazının sonuna da “Karamehmet’in yazarları da iyice
çığırından çıktı yahu...” diye notlar koymayacaksın.
KARANLIKTA GÖZ KIRPIYOR
Yazısının sonunda 'ne de olsa abimizsin' diyerek
muhatabın ismini vermemeye özen gösteren Ahmet Hakan, önemli
bir kural hatasıyla noktalıyor:
Mücadele et... Cevap ver... Sıkıştır... Giriş... Kendini savun...
Adını ver... Adını verme... Karşı saldırıya geç... Müdafaa et...
Görmezden gel... Gönderme yap... Satır arasından vur... Açıkça
yaz...
Ne yaparsan yap, ananın ak sütü gibi helaldir.
Ama “patron üzerinden parsa toplamaya” kalkarsan en hafifinden
“kural dışı” davranmış olursun.
Eğer “Peki ayıp bunun neresinde” diye sorarsan...
Onu da bir gün anlatırım... Ne de olsa abimizsin...