Sır dolu halk Dürziler! Sapkın denilen inanışları
Abone olSuriye'deki sır dolu dini grup Dürziler kimlerdir neye inanırlar nasıl ibadet ederler. Liderleri nasıl ortadan kayboldu. Dürziler Şii inancından sanılıyor ama aslında bakın ne?
Dürziler kimdir? Suriye'deki sır dolu
grup olan Dürziler neye inanırlar ve nasıl ibadet ederler? Şii
kökenli oldukları düşünülen Dürzilerin aslında inanış bakımından
Şiilikle yakından uzaktan ilgileri yoktur.
Dürziliği kuran ve esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan
'Hakim'in Allah'ın cisimleşmiş hali olduğuna inanırlar. Haçlı
seferlerinde hıristiyanların yanında yer alan Dürziler, Hakim'i
aynı zamanda 'Mehdi' olarak da görüyorlar ve geri döneceğine
inanıyorlar.
Dünya üzerinde 2.5 milyona yakın Dürzi olduğu tahmin ediliyor.
Suriye'de ise Dürziler en büyük üçüncü dini azınlık.
DÜRZİLİK NEDİR?
Dürzilik 11. Yüzyılda, Şii mezhebinin bir kolu olan İsmaililik içinden doğdu. Dürziliğin adı, Orta Asya kökenli din adamı Muhammed bin İsmail el-Derezi'den geliyor. Muhammed bin İsmail el-Derezi Mısır'daki Fatımi Halifelerinden El-Hakim'i Tanrı'nın cisimleşmiş hali olarak görüyordu. Dürziler baskı görmeyi engellemek için yüzyıllar boyunca dinlerini, sır tutarak yaşadılar.
SIR KAYBOLUŞ
Tanrı'nın cisimleşmiş hali olarak görülen El-Hakim, 1021'de gizemli
bir şekilde ortadan kayboldu. Dürziler, onun kıyamet günü, evrensel
adaleti sağlamak üzere yeniden ortaya çıkacağına inanıyor.
DÜRZİLERİN İNANIŞI
Dürzî inancının ana esaslarının çok az bir kısmı kamuya açıktır,
inanç esaslarının çoğu herkesten saklanır. Bu biraz da uzun süre
inançlarını saklamaları yüzünden gelişmiştir.
Dürzîler Tanrı'nın birliğine inanırlar, bu nedenle kendilerini
Ehl el Tevhid (Tevhid ehli - birleştiriciler) olarak anmışlardır.
Kimi araştırmacıların Dürzîliği İslam'ın bâtınî akımları arasında
saymalarına karşın, Dürzîliğin Sünni şeriatıyla olduğu kadar
Şii-Bâtınî anlayışla da çatışan tarafları vardır.
ALLAH'IN İNSAN KILIĞINDA GÖRÜNDÜĞÜNE
İNANIYORLAR
Dürzî inancına göre Allah, Yedi İmam'dan sonra Fatımî halifesi
Hâkim Biemrillah el-Mansur İbnil Aziz Billah'ta Hâkim Biemrihi
adıyla insan kılığında görünmüştür. Halife'nin veziri Hamza ibn Ali
de onun peygamberidir. Hâkim hem Allah hem de insandır. Ancak iki
türlü görünüşü vardır: Lâhûtî (Allah) ve Nâsûtî (insan). Bu iki
görünüş birbirine benzemez. Akılla anlaşılamayan Hâkim birçok defa
insan şeklinde görünmüş, insanlar fitne fesada başlayınca
gizlenmiştir. Yeniden ortaya çıktığında Dürzîleri
mükâfatlandıracak, kendine inanmayanları da cezalandıracaktır.
DÜRZİLİĞİN DÖRT ŞARTI NE?
-Hâkim'in Allah olduğuna
inanmak : Hâkim, hem Tanrı hem de insandır (Lâhut-Nâsut).
Bu iki nitelik birbirinden ayrılmayacak ölçüde iç içe geçmiştir.
Tanrı'nın tüm işleri anlamlı ve bilgecedir. İnsan aklı O’nu ve
işlerini kavrayıp tanımlayamaz. Allah, yeryüzünde birçok kez insan
biçiminde zuhur etmiştir; en son olarak ta kendisini Hâkim
biçiminde göstermiştir. Kötülükler ve bozukluklar ortadan
kalktığında gizlendiği yerden bir kez daha ortaya çıkacak,
Dürzîleri ödüllendirip inançsızları cezalandıracaktır.
-Emri tanımak : “Kaim al-Zaman” olarak da
adlandırılan emir, Hamza ibn Ali'nin kendisidir. Hamza, Allah’ın
ilk yarattığı, ilk cevheridir. Evren ve tüm diğer varlıklar ondan
yaratılmıştır; bu nedenle Hamza, yaratıkların en onurlusu ve
Allah'ın elçisidir. Dünya ve Ahiret işlerini yöneten, ceza ve ödül
veren odur. Allah'ın öz nurundan yaratıldığı için, imamların imamı
olup, kıyâmet gününde sevap ve ikab onun eli ile yapılacaktır. Yer,
içer, el ile tutulur. Babası ve anası vardır. Karısı ve çocukları
yoktur. O, nedenlerin nedeni ve tümel akıldır
-Hududu bilmek : Tanrısal emirleri öğreten ve
yayanlara “Hudud” denir. Hudud’un başı Hamza’dır ve onunla birlikte
sayıları beşe ulaşır. Bunlara “Vezir” de denilir. Hamza’dan sonra
gelen dört hudud yaratıkların en onurlularıdır, evlenmedikleri gibi
her türlü günahtan uzaktırlar. Bunlar dışında hudud sayılan üç grup
daha vardır: “Dâîler”, “Mezunlar” ve “Mukassirler”.
Tanrısal emirleri öğreten ve yayanlara “Hudud” denir. Hudud’un başı
Hamza’dır ve onunla birlikte sayıları beşe ulaşır. Bunlara “Vezir”
de denilir. Hamza’dan sonra gelen dört hudud yaratıkların en
onurlularıdır, evlenmedikleri gibi her türlü günahtan uzaktırlar.
Bunlar dışında hudud sayılan üç grup daha vardır: “Dâîler”,
“Mezunlar” ve “Mukassirler”.
-Nasihate uymak: Bazı ahlak kurallarından
oluşan ve “Hâsıl” da denilen vasiyetlere uyulması zorunludur. Bu
kurallar:
Doğru sözlü olmak (Sıdk al-Lisan).
Kardeşlik, mezhep üyelerini koruma (Hıfz al-İhvan).
Önceki tüm ibadetlerin ve dinsel inançların terk edilmesi.
İblis’ten ve tüm kötülerden uzak durmak.
Hâkim’in tek tanrı olduğuna inanmak (Tevhid al-Hâkim).
Hâkim’in buyruk ve eylemlerine boyun eğmek.
Hâkim’in iradesine teslim olmak.
KAİNAT ONDAN DOĞMUŞ
Hâkim imamlığı, veziri Hamza'ya bırakmıştır. Hamza, insana hûlul
eden bir cevher, yaratıkların en şereflisidir. Kâinat ondan
doğmuştur, ilk yaratılan odur. Ruhlara hükmeden, günah ve sevapları
hesaplayan, dünya ve âhiret işlerini elinden geçiren odur. Îlahi
emirleri öğreten hududların başı yine Hamza'dır.
DÜRZİLERİN TAPINAKLARI
Dürzîlerin tapınaklarına halâvat adı verilir. Şeriat yolunu da
Şiî-Bâtınî inanışını da reddederler. Kendi aralarında din işlerini
bilenler (ukkâl) ve bilmeyenler (cuhhâl) diye ikiye ayrılırlar.
Kendi inanışlarına gerçek tevhid inanışı, kendilerine de muvahhid
derler. Kurban ve Ramazan Bayramına benzeyen iki bayramları
vardır.
DÜRZİLERİN 5 KÖŞELİ KUTSAL SAYDIKLARI
YILDIZ
Dürzîler'in kutsal simgesi beş köşeli bir yıldızdır. Bu yıldızın
her bir köşesi ayrı renkte olup, beş hududu ve onların
niteliklerini temsil eder:
Yeşil: Gerçeğin anlaşılması ve kavranması için gerekli olan “Akıl” dır. Allah’ın iradesini temsil eder.
Kırmızı: “Nefs”dir ve varlığın sınırlarını belirler. Akla yardımcıdır.
Sarı: Gerçeğin en yalın ifadesi olan “Söz”dür. İlk ikisine yardımcı olmaktadır.
Mavi: “As-Sabik”tir. İradenin düşünsel gücünü temsil eder. Söz’e yardımcı olmak ve onu her türlü kötülükten koruyarak, evreni uyum ve düzen içinde tutmak üzere yaratılmıştır.
Beyaz: “Al-Tali”dir. Mavi’nin gerçekleşmesi ve
gücün maddeleşmesidir.
DÜRZİLER HAÇLI SEFERİNDE HIRİSTİYANLARIN YANINDA YER
ALDI
Dürzîler, Haçlı Seferleri sırasında Anti-Lübnan Dağları'ndaki
İsmailîler ile birleşerek İslam ordularına karşı Hıristiyanların
yanında yer aldılar. Haçlı Seferlerinden sonra da bölgede
varlıklarını sürdüren Dürzîler, Kaysîler ve Yemânîler diye iki kola
ayrıldılar.
Yemânîler, Mercidabık Savaşında (1516) Osmanlılar’ın, Kaysîler ise
Memlukluların safında yer aldı. Daha sonraki yıllarda sık sık
çıkardıkları ayaklanmalar ve kargaşalıklarla Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki sorunlu topluluklardan biri olma özelliklerini
sürdürdüler. Birinci Dünya Savaşı sırasında diğer Arap kabileleri
gibi Osmanlılar’a karşı harekete geçtiler ve Fransız işgali sonucu
(1918) Osmanlı yönetiminden ayrıldılar.
DÜRZİLERİN KÖKENİ, HANGİ MİLLETTENLER?
Dürzîlerin ırk olarak kökenleri konusu tartışmalıdır ve oldukça
farklı köken kuramları ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre
Dürzîlerin kökeni Hititler’e ya da Galatlar’a kadar geri götürülür.
Bazı araştırmacılar, eski İran kavimlerinden Persler’in ve
Medler’in inançları olan Mazdekizm (Mazdekçilik) ile Dürzîlik
arasındaki benzerlikleri kanıt sayarak, Dürzîlerin bu kavimlerin
soyundan geldiklerini ileri sürerler. Kimi etnograflar ise
Dürzîlerin Asurlular tarafından sürgün edilmiş barbar bir kavmin
devamı olduklarını savunurlar.
Dürzîler, kendilerini Arap ırkından sayarlar. Dürzîlerin kökeni
konusunda en çok yandaş toplamış olan görüş, Dürzîlerin Yemen’deki
Aramilerle karışmış olan Araplar oldukları biçimindedir. Bu görüşe
göre Dürzîler, büyük bir sel felaketinden sonra Yemen’den ayrılarak
kuzeye göç ettiler. İslâmiyet’in yayılması sırasında bu yeni dini
benimseyerek, Lübnan’ın dağlık yörelerini yurt edindiler.
DÜNYA'DA NE KADAR DÜRZİ VAR NERELERDE
YAŞIYORLAR
Dürzîlerin Dünya üzerindeki toplam sayılarının yaklaşık 1.000.000
ile 2.500.000 arasında olduğu sanılmaktadır. Dürzîler; bugün
Lübnan, Suriye, İsrail ve Ürdün'de dağınık
topluluklar biçiminde yaşamaktadırlar. En yoğun olarak yaşadıkları
bölge Lübnan’ın dağlık yöreleridir.
Dürziler 22.5 milyonluk Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 3'lük bir bölümünü oluşturuyor. Dürziler'in büyük çoğunluğu başkent Şam'ın güneyindeki Suveyde Eyaleti'ne bağlı sarp bir alan olan Cebel el-Dürzi'de yaşıyor.
Suriye'de başka bölgelerde de bazı Dürzi köyleri bulunuyor.
Geçen günlerdeki saldırıların gerçekleştiği, İdlib'in Cemal
el-Summak bölgesi de bunların arasında.
SURİYE DÜRZİLERİ VE ESAD YÖNETİMİ
Suriyeli Dürziler'in büyük çoğunluğu uzun bir süredir Esad
yönetimine sadık bir konumda.
Birçok Dürzi sadece Beşar Esad'ın Suriye'deki azınlıkları
koruyabileceğini düşünüyor.
Bazı Dürziler isyancı grupların saldırılarına karşı evlerini korumak için silaha sarılıp Halk Komiteleri'ni kurarken bazılarıysa Esad yanlısı bir milis grubu olan ve ordunun yanında savaşan Ulusal Savunma Güçleri'ne (NDF) katıldı. Ancak Dürziler arasındaki fikir ayrılığına dair işaretler, Aralık ayından bu yana hükümet güçlerinin yaşadığı bir dizi yenilgi nedeniyle daha görünür oldu.
DÜRZİLERİ ASKERE ALMAK İSTEYİNCE...
Hükümetin savaştaki kayıplarına set çekmek için, zorunlu askerlikten kaçınan genç erkekleri toplaması yönündeki çabalarına özellikle Güney'deki Dürziler tepki gösterdi.
Bazı Dürzi köylerde gençleri zorunlu askerlik görevine alan devriyeler saldırıya uğradı ve köylerden dışarı çıkartıldı. Geçen Aralık ayındaysa asker kaçağı olduğu gerekçesiyle tutuklanan bir kişiyi kurtarmak için bir istihbarat görevlisi rehin alındı.
Hükümet, askere alınan gençleri sadece kendi yaşadıkları
alanlarda görevlendirme yoluyla ortamı sakinleştirmeye çalıştı
ancak Dürzi liderler hükümeti sözlerini tutmamakla eleştirdi.
DÜRZİLER VE NUSRA CEPHESİ
Dürziler Güney'de daha fazla ilerleme kaydeden Nusra Cephesi
ve IŞİD mensubu cihatçıların yarattğı tehdit nedeniyle giderek daha
çok kaygı duyuyor. Suriye'de çatışmalar, Dürziler'in yoğun olarak
yaşadığı alanlara da yayıldı. Nusra Cephesi savaşçıları hali
hazırda Süveyde'den sadece birkaç kilometre ötede. Bu onların,
yerel halkın büyük bölümünün Dürziler'den oluştuğu Cebel
el-Dürzi'ye yürümeleri olasılığını doğurmuş durumda.
Nusra Cephesi lideri, kendilerine karşı savaşılmadığı ve 'dini yanlışlardan geri döndükleri' sürece Dürziler'e zarar vermeyeceklerini söyledi. Ancak yerel aktivistlere göre, Nusra Cephesi'nin de içinde yer aldığı isyancı ittifak grubu, Cebel el-Summak'ın kontrolünü ele geçirince birkaç yüz Dürzi Sünni İslam'a geçmeye zorlandı, türbelere zarar verildi, mezarlıklar kutsal sayılmadı.