Siperin ardındaki hayatlar

Bağdat'ta Amerikan askerleri için sıradan bir gün. Çatışmasız günleri yok gibi. İntihar saldırıları, suikastler ve operasyonlar onlar için bir film sahnesi gibi.

Kanunun kuralın olmadığı şehirde bildikleri gibi takılıyorlar. Bağdat'ın vahşi ortamı onlarnı her geçen gün daha da vahşileştiriyor. Canları istediklerini vuruyor, gözüne kestirdiklerine tecavüz ediyorlar.

Yine öyle bir gün. Dicle nehrinin kıyısına konuşlanmışlar. Taciz ateşi iddiasıyla karşı yakaya ateş açıyorlar. Makineli tüfek yağmuru direnişi kesmiyor. Havan topu ile siper temizlenir. Zafer kazanan general edasıyla sipere koşanlar gördüklerine inanamazlar. Siperde 10 yaşlarında üç Iraklı çocuğu kanlar içinde yerde yatarken bulurlar.

Birisi ölmüş diğeri son nefesini vermek üzere. Hastaneye kaldırılır ama nafile. O da hayatını kaybetti. Siper onlar için mezar yeri olmuştur. Hayatlarının son oyununu ABD askerleri ile oynadılar. Onları şakası yoktu. Kurşun yağdırarak ile bu oyuna son verdiler. İki çocuk trajik bir şekilde öldü. Bu kayıplar askerlerin gözünde bir yanlışlık sadece. Bunun gibi her gün onlarca vaka meydana geliyor.

İşte bir hafta sonu daha geçti Bağdat'ta. Ordu soruşturma açtığını duyurdu. Açılan soruşturma ne ilk ne de son olacak. Daha çok insanın canı bu ülkede yanacak gibi gözüküyor.