Sinsi şeker ölümcül olabilir"
Abone olHasta tarafından fark edilmeyen ''sinsi şeker hastalığı'', damarlarda oluşturduğu kireçlenme nedeniyle ölüme neden olabilir.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yeniterzi, şeker
hastalarında kalp ve damar hastalıklarına çok sık rastlandığını
belirtti. Bu nedenle, çok sayıda hastalıklara yol açan şekerin
günümüzün en tehlikeli hastalıkları arasında yer aldığını ifade
eden Prof. Dr. Yeniterzi, bundan daha tehlikeli olan ''sinsi şeker
hastalığı''nın en önemli özelliğinin de hasta tarafından fark
edilememesi olduğunu anlattı. Prof. Dr. Yeniterzi, genç yaşlarda
başlayan ve oldukça yaygın olarak görülen bu hastalığın büyük ve
küçük atardamarlarda tıkanıklıklara yol açtığını belirterek,
şunları söyledi: ''Hastalık, yıllarca fark edilmeden vücutta
ilerler. Hasta, rahatsızlık duymadığı için herhangi bir önlem
almadan yaşamını sürdürür ve hastalık bilinmediğinden tedavi yoluna
gidilmez. Bu süre içinde, sinsi şeker hastalığı, damarlarda
kireçlenme ve pıhtılaşmaya neden olur. Bu durum da, gözde,
böbrekte, kol ve bacaklarda, kısacası tüm damarlarda ciddi hasarlar
meydana getirir.'' ''TOKLUK KAN ŞEKERİ DE ÖLÇÜLMELİ Hastalarda
belirtisi olmadığı için sinsice ilerleyen bu hastalığın ortaya
çıkardığı hasarlar nedeniyle, yeterli kan taşımamaya bağlı
yetmezliklerin görüldüğünü vurgulayan Yeniterzi, sinsi şeker
hastalığının kalp krizi, beyin felci, körlük, yürüme zorluğu gibi
ciddi ve tedavisi güç hastalıklara yol açtığını bildirdi. Prof. Dr.
Yeniterzi, atar damarın iç katmanında fonksiyon kaybına ve
pıhtılaşmaya da neden olan sinsi şeker hastalığının, kolesterolü de
artırdığını vurgulayarak, bu hastalıktan korunmak için sürekli
olarak açlık kan şekerinin yanında tokluk kan şekerinin de
ölçülmesi gerektiğini vurguladı. Ölçümlerde, uzun yıllar açlık kan
şekerinin normal çıkmasına karşın, tokluk kan şekerinin yüksek
bulunabileceğini, bunun da ''sinsi şeker hastalığı''nın
belirleyicisi olduğunu ifade eden Yeniterzi, ''Özellikle erken
yaşta başlaması nedeniyle gençler tedavide geç kalmamalıdır.
Tehlikesiz gibi görünen bu hastalık 15 yıl sonra bile birden ortaya
çıkarak, kötü sonuçlar doğurabilir'' diye konuştu.