Sinemanın en kötü anneleri
Abone olHer ne kadar "bütün anneler melektir" denilse de beyazperdedeki bazı anneler bu tanıma kesinlikle uymuyor. Özellikle de sinema tarihinde. İşte o anneler
Anneler Günü yaklaşırken internet sitesi "msn", sinema tarihinin
"en kötü" annelerini seçti. Gerçek hayatta örneği bulunmayan
annelerin başında "Sapık-Psycho" filmindeki Norman Bates’in annesi
geliyor. Hayattayken aşırı korumacı tavırlarıyla oğlunu deli eden
ve öldükten sonra da Norman’ın hayalinde yaşayarak karşılıklı
konuştuğu annesi, 1960 yapımı filmin hiç şüphesiz en korkutucu
öğesi oldu. "Bir erkeğin en iyi arkadaşı annesidir" sözleriyle
tarihe geçen Norman’ın annesi, sallanan iskemlesindeki korkunç
görüntüsüyle korku sineması tarihine geçen annelerden oldu. "HERKES
SANA GÜLECEK CARRIE" Türkiye’de "Günah Tohumu" adıyla gösterilen
"Carrie" de gerilim türünün klasikleşmiş yapımları arasında yer
alıyor. 1976 yapımı "Carrie"nin de en vurucu öğesi hiç şüphesiz
"annesi". Piper Laurie tarafından canlandırılan Margaret White,
kızını acımasızca cezalandıran, döven ve alay eden bir anneydi.
Mezuniyet balosuna hazırlanan kızına moral vermek yerine "Herkes
sana gülecek Carrie" diyen annesi, filmin sonunda da mezarından
çıkan eliyle rolünün hakkını vermişti. MRS. ROBINSON Ünlü aktör
Dustin Hoffman’ı beyazperde dünyasına kazandırmasının yanında "Mrs.
Robinson" adlı parçasıyla da hatırlanan 1967 yapımı "The Graduate"
de anne figürüyle hafızalara kazınan filmlerden. Anne Bancroft’un
canlandırdığı Mrs. Robinson, aile dostları, genç Benjamin
Braddock’ı baştan çıkarması ve kızı Elaine ile aralarına girmesiyle
kötü kalpli anneler arasına "bileğinin hakkıyla" girdi. Anjelica
Huston’ın başarılı bir oyunculuk sergilediği "The Grifters"
filminin Lilly Dillon karakteri ise oğlunu öldürmekten bile
çekinmeyen anne modeliyle listede yer aldı. 1962 yapımı "Mançuryalı
Aday-The Manchurian Candidate" adlı filmde Angela Lansbury’nin
canlandırdığı Mrs. Iselin de kötü annelerden. Lansbury, Oscar
adaylığı kazandıran rolde Beyaz Saray’ı ele geçirmek isteyen,
hırslı bir kadını canlandırdı ve sonunda kendi oğlu tarafından
öldürüldü. SEVGİLİ ANNE... "Sevgili Anne-Mommie Dearest" adlı 1981
yapımı filmde Faye Dunaway ünlü yıldız Joan Crawford’ı canlandırdı.
Sinemadaki başarısını kızı Christina’ya karşı davranışlarında
gösteremeyen Crawford, mirasından da kızına hiçbir şey bırakmadı.
1980 yapımı "Ordinary People" filminde Mary Tyler Moore’un
canlandırdığı Beth Jarrett, çok sevdiği oğlunun ölümünden sorumlu
tuttuğu diğer oğlu Conrad’ın (Timothy Hutton) ailesine dünyayı dar
eden bir karakterdi. "Spanking the Monkey" adlı 1994 yapımı filmde
Alberta Watson’ın hayat verdiği eşini sevmeyen, başka erkeklerle
flört eden ve sürekli içki içen Susan Aibelli de sinema tarihinin
kötü anneleri arasında yer aldı. Katharine Hepburne’un 1959 yılında
rol aldığı "Suddenly, Last Summer" adlı filmdeki Violet Venable da
(Katharine Hepburn), oğlunu kaybettikten sonra garip davranışlar
sergileyen bir anne olarak sinema tarihinin "kötüleri" arasına
girdi. "Wild at Heart" filminde Diane Ladd’in canlandırdığı
Marietta Fortune ise kızının sevgilisine göz diken, ancak bunu
belli etmemek için de onun iyiliğini istiyor numarasıyla genç adamı
öldürmeye çalışan bir anneydi.