Şimdi moda sanal günlükler
Abone olDeftere günlük tutma yerini sanal günlüklere (blog) bıraktı. Bu hizmeti ücretsiz veren siteler de var..
Süslü defterlere günlük tutma alışkanlığı, internet ile yerini
‘sanal günlüklere (blog)’ bıraktı.
Eline kalemi kağıdı alıp evin bir köşesinde gün içerisinde
yaşadıklarını yazan gençler, artık interneti kullanıyor. Blog
kullanıcıları yazı yazmakla kalmıyor, bilgi ve becerilerini,
başlarından geçen olayları web aleminin sakinleriyle de paylaşıyor.
Sanal günlükler, “Bugün onunla konuşmayı başardım’, ‘Ayça’yla bir
daha görüşmeyeceğim. Bunu bana nasıl yapar?’, ‘Dün dersanedeki
arkadaşlarla...” gibi uzayıp giden, kişinin kendine özel
yazılarının yer aldığı günlüklere benzemiyor. Çünkü buraya
yazılanlar, herkese açık. Yazılar okunmakla kalmıyor, aynı zamanda
web okurları tarafından yorumlanabiliyor da.
Blog sayfaları, günlükten öte bir çalışma olduğu için yazanların
paylaşmak istediği şeyler, yaşanan olaylarla sınırlı değil. Kişisel
günlüklerin yanı sıra bilgisayarla ilgili deneyimler, ünlüler
hakkında bilgiler, bir gezginin günlerce süren macerası, hatta bir
çekirgenin yaşamından kesitler sunan bloglar bile var.
Bizim için yeni gibi duran blog’u, dünya 5-6 senedir kullanıyor.
Özellikle İngilizce bilen kullanıcılar, bu sistemi eskitti bile.
Yaklaşık bir yıl kadar önce Google’ın, ana sayfasında blog’u Türkçe
olarak duyurması bizlerin de ilgisini çekti. Bir web sitesi
kurmaktan çok kolay olan blog, kullanıcısını teknik olarak da
yormuyor. Web sitesini hazırlar gibi kod veya bilgisayar dili
bilmeniz ve tasarım programı ile hazırlamanız gerekmiyor. Blog
sitesi oluştururken hizmet alacağınız sitenin İngilizce mi, Türkçe
mi olmasına karar vermeniz yeterli. Çünkü yabancı sitelerin yanı
sıra bu hizmeti ücretsiz olarak veren yerli siteler de var. Eğer
İngilizce bilmiyorsanız kendinizi yormadan Türkçe olan bir siteden
hizmet alabilirsiniz.
Yayımlanan yazıların veya fotoğrafların altına ziyaretçiler
tarafından yorum yazılmasına izin verilebiliyor. Blog sahibi,
yorumlar sayesinde ziyaretçilerin eleştirilerini öğrenmiş oluyor.
Yerli ve yabancı bloglar birbirine benziyor. Son eklenen yazı,
sayfanın en üstünde yer alıyor. Eğer yazıya yorum yapılmışsa hemen
altında görebiliyorsunuz. Yazıyı bir başka arkadaşınızla da
paylaşabiliyorsunuz. Her yeni yayımladığınız yazı, konu başlığı ile
sayfanın menü kısmında da yer alıyor. Yazıların birbirine
bağlantısı otomatik olarak yapıldığı için blog sahibinin tek
yapması gereken, yazı ve fotoğraf girmesi. Üstelik yazı ve fotoğraf
eklemede sınır yok.
Ayrıca blog sayfası açmak çok kolay. Üyelik için istenen bilgileri
girdikten sonra sunulan görünümlerden birisini tercih ediyorsunuz.
Bir-iki adımlık işlemden sonra blog’unuz hazır. Artık bol bol yazı
ve fotoğraf girebilirsiniz. Eğer daha çok kişi tarafından bilinmesi
ve ziyaret edilmesini istiyorsanız, yerli bloglardaki ‘blog
kardeşliği’ni de kullanabilirsiniz. Blog kardeşliği, iki blogun
birbirine link vermesi (bağlantı kurması) anlamına geliyor.
Blog modasına ayak uyduranlar arasında pek çok ünlü isim de var.
Pek çok konuda özel hayatını paparazzilerden sakınan sanatçılar,
sanal günlüklerinde yaşadıklarını anlatıyor.
Yeni moda video blog
Bloglardan söz etmişken son zamanlarda popüler olmaya başlayan
vlog’lardan (video blog) bahsetmemek olmaz. İnternet kültüründe
kişisel günlük blog’lar ve sesli podcast mesajlarından sonra,
görüntü ve sesi birleştiren vlog akımı gözde olmaya başladı. Günlük
ve bilgi paylaşımının sesli ve görüntülü, bir başka ifadesiyle
video blog’u olan vlog, yeni yeni gelişiyor. Vlog’lar sayesinde
Bombay kentinin sokaklarında bir çekçekle yapılan gezintiyi veya
Filipinli bir genç kızın yaşamından bir kesiti izlemek mümkün
olurken, video-blog’lar, daha çok güncel konu ve olayları
öznelerinin bakış açısından gözler önüne seriyor.
Vlog ve blog’ların ortak noktaları, ‘büyük medya kuruluşlarınca
yayınlanan haber zincirinden kurtulmak’ olarak açıklanıyor. Blogger
ve vlogger’lar kendilerini ‘vatandaş-gazeteci’ olarak tanımlıyor.
Özellikle felaket zamanlarında altın çağlarını yaşayan vlog’lar, 26
Aralık 2004’teki tsunami faciası ve ABD’yi vuran Katrina kasırgası
sırasındaki görüntüleriyle, BBC gibi büyük medya kuruluşlarının
kapılarını kendilerine açmalarını sağlamıştı.
Haber: Mehmet Sakin
Kaynak; www.zaman.com.tr