Şimdi de Tüzmen gündemde!
Abone olBBDK'nın Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen hakkında hazırladığı usulsüzlük raporu Meclis gündemine taşındı.
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu'nun (BDDK), Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmen'in Hazine'yi 64 trilyon lira zarara uğrattığı
yönünde hazırladığı raporun zaman aşımına bırakılması, Meclis
gündemine taşındı.
Anavatan Partisi Konya Milletvekili Atilla Kart, söz konusu rapor
hakkında yasal sürecin başlatılmamasının AK Parti iktidarının
yolsuzlukla mücadele vaadiyle çeliştiğini söyledi. CHP Konya
Milletvekili Atilla Kart, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Dış
Ticaret Müsteşarlığı döneminde Hazine'yi 64 trilyon lira zarara
uğrattığına ilişkin BDDK uzmanları tarafından hazırlanan raporu
hakkında, Başbakan Erdoğan'ın cevaplaması istemiyle TBMM
Başkanlığı'na yazılı soru önergesi verdi.
Kart, söz konusu incelemenin Başbakanlık Teftik Kurulu'nun talebi
üzerine yapıldığını hatırlatarak, 14 aylık inceleme sonucunda
hazırlanan bu raporun hazırlanmasından sonra 1 yıl geçmesine rağmen
gereğinin yapılmadığını belirterek, dosyanın ilgili Cumhuriyet
Savcılığı'na intikal etmemesinden dolayı yasal sürecin bilinçli
olarak engellendiğini ve suçun zaman aşımına bırakıldığını ifade
etti.
Karat, BDDK'nın oyalı duyuran gazeteci hakkında suç duyurusu
yaptığını hatırlatarak, "Böyle bir süreci ve gelişmeyi izah etmek
mümkün olamaz. Gazeteci görevini yapmış ve kamuoyunu doğru
bilgilendirmiştir.
Yolsuzluklarla mücadele sloganıyla ve vaadiyle ortaya çıkanların,
yolsuzlukların üstüne şal örtmesi, denetimin yapılmasını
engellemesi ve bu durumu kamuoyunun gözünden kaçırmak istemesi
dramatik ve düşündürücü bir süreçtir. Gelinen bu süreç, AK Parti
iktidarının yolsuzluklarla mücadeledeki tutarsızlığını bütün
çıplaklığıyla bir kez daha ortaya koymuştur" dedi.
Kart, Başbakan Erdoğan'ın cevaplaması istemiyle şu soruları
yöneltti:
"Başbakanlık Teftiş Kurulu kayıtları ve BDDK raporlarına rağmen,
aralarında Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in de bulunduğu Eximbank
yöneticileri hakkında adli sürecin başlatılması neden
engellenmektedir? Bu süreç neden başlatılmamaktadır? Suçlamanın
zamanaşımına uğraması söz konusu olduğu ve bu konu açıklık
kazandığı halde, adli süreç neden başlatılmamaktadır? Bu uyarılara
rağmen yasal gereğin yapılmaması, bu suçlamadaki yolsuzluklara
iştirak anlamına gelmez mi?
Bu süreç aynı zamanda, kamu görevinin hem siyaseten ve hem de yasal
olarak kötüye kullanılması anlamına gelmez mi? Bir taraftan
yolsuzlukla mücadele söyleminde bulunup, diğer taraftan ise yapılan
duyurulara rağmen adli sürecin engellenmesi; kamu yönetimi
ciddiyeti ve tutarlılığıyla ne ölçüde bağdaşır? Böyle bir davranış
nasıl açıklanabilir?"