Şimdi büyük hedefler koyma zamanı
Abone olTÜSİAD'ın iki ayda bir yayınlanan Görüş Dergisi'nin 60. sayısı, Yeni Türk Lirası'nı ele alan ''Sıfırlara Veda'' başlığıyla yayınlandı. Başkan Sabancı büyük hedefler çi
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Sabancı, hızlı, istikrarlı, sürdürülebilir bir büyüme
mücadelesinde artık kısa dönemli önlemlerle ilerlemenin sınırına
gelindiğini belirterek, ''Bundan sonra ilerleyebilmemiz, ancak bazı
köhnemiş yapıları kökünden değiştirmekle mümkün olabilecektir.
Şimdi büyük hedefler koyma ve bu hedeflere doğru cesaret ve
kararlılıkla yürümenin tam zamanıdır'' dedi. TÜSİAD'ın iki ayda bir
yayınlanan Görüş Dergisi'nin 60. sayısı, Yeni Türk Lirası'nı ele
alan ''Sıfırlara Veda'' başlığıyla yayınlandı. Ömer Sabancı, 2005
yılında yeni formatıyla yayınlanacak Dergi'de yer alan yazısında,
yurtiçi talepteki hızlı canlanma ve dış açığın hızla genişlemesi
konularında duyulan endişelere rağmen Türkiye ekonomisindeki olumlu
gidişatın, ''düşük enflasyon-yüksek büyüme'' şeklinde kendini
göstererek devam etmekte olduğunun altını çizdi. İlk çeyrekteki
yüzde 12.4'lük büyümenin ardından, ikinci çeyrekte de yüzde
14.4'lük rekor bir büyüme rakamına ulaşıldığına işaret eden
Sabancı, üretimdeki bu hızlı artış sonucunda ithalat yükselirken,
artan cari açığın finanse edilebildiğini, diğer yandan dış açık ve
yüksek petrol fiyatlarına rağmen, dalgalı kur rejimiyle birlikte
enflasyon hedefini tutturma yolunda kararlılıkla ilerlendiğini
vurguladı. Enflasyondaki düşüş ve sıkı maliye politikalarının faiz
oranlarını aşağı çektiğini belirten Sabancı, ''kuşkusuz bu olumlu
tablo, risklerden arınmış bir yapı arzetmiyor'' dedi. CANLI İÇ
TALEP 2004 İÇİN RİSK OLUŞTURMUYOR TÜSİAD Başkanı Sabancı, petrol
fiyatlarındaki her 10 dolarlık artışın Türkiye'ye aylık 150 milyon
dolarlık ek maliyet getirdiğine dikkati çekerek, şu görüşleri dile
getirdi: ''2004 yılı için enflasyon hedeflerinin tutturulmasında
bir risk görmüyoruz ama ekonominin gitgide hassaslaşan dış dengesi
ile birlikte maliyetlerdeki dalgalanmaların oluşturduğu riskler,
uzun dönemde makroekonomik istikrarın güçlendirilme sürecini zora
sokabilir. Canlı iç talebin de, yüksek dış açığın da 2004 için risk
oluşturmadığını düşünüyoruz. Ancak bu tespit, 2005 için bu
gelişmelerin bugünden çok dikkatle izlenmesi gereğini
değiştirmiyor.'' Yılın 7 ayında 10 milyar doları aşmış olan cari
işlemler açığının, 2004 sonu itibariyle 12-13 milyar dolara kadar
yükselebileceğinin öngörüldüğünü kaydeden Ömer Sabancı, mevcut cari
açığın verimlilik artışlarından beslenen düşük enflasyon-yüksek
büyüme sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını ve 2004 yılında
finanse edilmesinde bir sorun gözükmediğini bildirdi. 2005 yılında
da bu eğilimin sürmesi durumunda, büyümekte olan cari açığın
portföy yatırımları ve reel sektörün dışarıdan sağladığı uzun
vadeli kredilerle yeterli ölçüde finanse edilmesinin
zorlaşabileceğini belirten Ömer Sabancı, ancak bugünkü işsizlik
seviyesi ile Türkiye'nin büyümenin hız kazanmasını ve
sürdürülebilir bir seviyede istikrara kavuşmasını desteklemekten
başka çaresi bulunmadığını vurguladı. Sabancı, ''Türkiye ne zaman
hızlı büyüme sürecine girse, cari açık da büyür ve bu açıkların
finansmanı sorun yaratır. Bu eğilim, sorunun yapısal olduğunu bize
göstermektedir. Kısa dönemde dalgalı kur politikası bir fren etkisi
yapabilir ama asıl olarak, büyümeye iradi bir fren koymak yerine,
orta vadede açığı sağlıklı biçimde finanse etmenin yollarını aramak
gerekmektedir'' dedi. KALIN ÇİZGİLERİYLE UYGULANMASI GEREKEN
POLİTİKALAR Son altı ayda cari açığı artıran faktörlerin yatırım ve
ara malı ithalatı olduğu dikkate alınırsa, tüketimi kısmaya yönelik
zorlayıcı önlemlerin bir yarar getirmeyeceğinin görüleceğini
kaydeden Ömer Sabancı, şu görüşleri dile getirdi: ''Bu boyutta cari
açıklar, ancak doğrudan yabancı sermaye girişi ile finanse
edilebilir. Bunu sağlamak için de yatırım ortamının iyileştirilmesi
birinci öncelik haline getirilmelidir. Uygulanacak politikalar,
ekonominin direncini artırmaya ve mevcut kazanımları korumaya
yönelik olmalıdır. Bu çerçevede, 2005 yılı için kontrol altına
alınması gereken risk faktörlerine baktığımızda, piyasa
mekanizmasının işleyişine suni müdahaleler yapılmaması, güven
ortamının ve mali disiplinin korunması, bu çerçevede IMF ile
imzalanacak anlaşmanın bir an önce tamamlanması, yapısal reformlara
devam edilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilerek arz cephesine
güçlü bir destek verilmesi, kalın çizgileriyle uygulanması gereken
politikalar olarak tanımlanabilir. Kuşkusuz bütün bunların siyasi
istikrar ile desteklenmesi ve temel hedeflerimizi belirleyen bir
zemin olarak AB ile müzakerelerin başlaması, ülkemiz açısından çok
önemli konular olarak önümüzde duruyor.'' Ekonomi politikalarını,
ekonominin yapısal bozukluklarının ürettiği sorunlara çare
yetiştirmekten, riskleri kontrol altına almaya çalışmaktan daha
öteye taşınmak zorunda olunduğunu belirten Sabancı, ''Türkiye
öncelikle AB'nin kapısından içeri girmeye hazırlanırken, ekonomik
gelişmesini dikkatli hazırlanmış bir stratejiye oturtmak
zorundadır. Sadece bugüne ve Türkiye'ye bakarak değil, dünyadaki
mevcut ve muhtemel gelişmeleri, bilim ve teknolojideki eğilimleri,
diğer sektörlerle etkileşimi, sosyal yapıdaki değişim ve
ihtiyaçları dikkate alarak bir sanayi stratejisi geliştirmek
zorundadır'' dedi. RADİKAL, CESUR ADIMLAR ATILMALI Türkiye'nin bu
sosyal yapısıyla 2005-2010 döneminde asgari ortalama yüzde 5 büyüme
hızı gerçekleştirmesi vurgulayan TÜSİAD Başkanı Sabancı, şunları
kaydetti: ''70 milyonu aşkın nüfusu, gelişmiş ülkeler arasında yer
alma idealleri ile Türkiye, hızlı, istikrarlı, sürdürülebilir bir
büyüme çizgisini yakalamak zorundadır. Uzun yıllardır sürdürdüğümüz
bu mücadelede, artık kısa dönemli önlemlerle ilerlemenin sınırına
geldik dayandık. Bundan sonra ilerleyebilmemiz, ancak bazı köhnemiş
yapıları kökünden değiştirmekle mümkün olabilecektir. Bu değişimi
cesaretle gerçekleştirmek zorundayız. İhtiyaç duyduğumuz değişimin
ekonomik, sosyal, idari ve siyasal tüm boyutlarını bir bütünlük
içinde kavrayan, radikal, cesur adımların atılması gerekiyor. Şimdi
büyük hedefler koymanın ve bu hedeflere doğru cesaret ve
kararlılıkla yürümenin tam zamanıdır.''