Silvanlılar medyaya tepkili: Bizi görün, doğru anlatın
Abone olSon sokağa çıkma yasağının da dün akşam kaldırıldığı Silvan'a giden Hatice Kamer, sokak sokak dolaştı, halkla konuştu, kaymakamla görüştü. Kamer, halkın medyaya tepkisinin daha da büyüdüğünü anlatıyor.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde dört gün devam eden sokağa çıkma yasağı dün akşam saatlerinde kaldırıldı.
Operasyon ve çatışmalarda 4 kişinin hayatını kaybettiği, 20 kişinin yaralandığı, 21 kişinin de gözaltına alındığı ifade edildi.
17 Ağustos'ta iki gün süren ilk sokağa çıkma yasağının ardından gittiğimiz Silvan’da çok daha kötü bir manzara ile karşılaşmıştık.
O gün cadde ve sokaklarda yanmış araçlar vardı ancak bu sefer hendekler ve barikatlar kaldırılmış caddeler temizlenmişti.
Konuştuğumuz ilçe sakinleri, caddelerin güvenlik görevlileri tarafından kepçelerle temizlendikten sonra yasağın kaldırıldığını söylediler.
Çatışmalar yine Tekel, Mescit, Konak ve Selahattin mahallelerinde devam etmişti. İlk çatışmalarda olduğu gibi yine herkes evinde hapsolmuş ancak bu sefer süre daha uzun sürmüştü.
Daha önceki çatışmalarda tahrip olan evler artık neredeyse kullanılmayacak durumda.
Medyaya tepki: Bizi de görün
İnsanlar medyaya yine tepkili. Hatta tepkilerinin dozu çok daha yüksek.
Servet adında bir genç “ Çekin, ama doğru haber yapın. Siz de o ajans gibi gelip sadece polisi askeri vermeyin. Bizi de görün ve doğru anlatın ki İstanbul’da ve Ankara’da oturanlar burada bize nasıl zulmedildiğini görsün” diyor.
“Buraya festival yapılsa, düğün, halay kurulsa binlerce insan gelirdi ama kimse bulunduğu yerden bile yaşananlara tepki göstermedi” diyerek ülke genelinde bir duyarsızlıktan şikayet ediyor.
İlk yasak sırasında, gördükleri her kameraya öfkelerini ve yaşadıklarını hararetle anlatanların, bu sefer daha temkinli davrandıkları da dikkat çekiyor.
Kalabalıktan bir başka genç “Bizim konuşmamıza gerek var mı, zaten bu manzara ne başımıza gelenleri anlatmıyor mu?” diyerek demeç vermek istemiyor.
Cadde ve sokaklar tıklım tıklım. Dört gün boyunca evde hapsolan çoluk, çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek yüzlerce insan kendini sokakları atarak çatışma yaşanan mahallelere gidiyorlar.
"Bilmeyen turist yağdı sanır"
Yolun kenarında duran ve kalabalığı izleyen bir genç kalabalığa bakıp “ Olan biteni bilmeyen sanacak ki buraya turist yağmış.”
Azizoğlu Caddesi’nde tarihi bir evde yaşayan genç bir kadın bana seslenerek evinin halini göstermek istiyor.
Evde sağlam hiçbir şey kalmamış gibi. Camlar, pencereler kırılmış, her yerde kurşun delikleri. Televizyonu yere atılmış.
“İki astsubay öldürülünce olay çıkacağını anladım, beş çocuğumu alıp annemlere gittik. Evimiz yüksek ve mahalleye hakim bir noktada. Biz yokken özel timler evin kapısını kırıp içeri girmiş ve buradan ateş açmışlar. Yorgan ve yataklarımı bahçeye çıkarıp yakmışlar. Mutfaktaki bütün her şeyi birbirine karıştırıp dökmüşler. Derin dondurucudaki kışlık yiyeceklerimiz dökmüşler. Pirinci mercimeğe, şekeri una karıştırmışlar. Bu zulüm değil mi? diyerek sitem ediyor.
Çocukları da “Abla, eğer biz bu evde olsaydık buradan ancak cenazemiz çıkardı” diyerek kullanılmayacak hale gelen odalarını ve evin balkonundaki mermi kovanlarını gösteriyorlar.
"Tek istediğim uyku"
Azizoğlu Caddesi’nde kalabalığın arasında bir kadın Tekel Mahallesi’nde yaşadığını söylüyor. Feridon Mahallesindeki annesinin evine gidiyormuş.
“Beş gündür bomba ve silah seslerinden uyku girmedi gözüme. Ne su vardı ne elektrik. Ama tek istediğim sadece gidip deliksiz bir uyku çekmek” diyerek yoluna devam ediyor.
Yatılı Bölge İlköğretim Okulu sınırlarında Hasuni Anadolu Lisesi ve Pansiyonu kullanılmayacak derecede tahrip olmuş.
Temizlik görevlisi “Bir ay temizlesem bitmez buranın işi” diyerek elinde fırçayla temizlik yapıyor.
Pansiyonun çatısı tamamen yanmış. Orada bulunan bir adam “Burası yaklaşık bir aydır YDG-H’lilerin elindeydi. Şu karşı tepede tanklar vardı. Askerler oradan bu iki binaya atışlar yapıyordu.”
Çatışma sadece cadde ve sokaklarda değil, duvarlarda da sürdürülmüş görünüyor. YDHG’lilerin bu okul duvarına yazdığı “ Şehid Serhad ölümsüzdür” yazısının üzerine, daha sonra üç hilal ve kurt resmi eklenmiş.
'İneğimi vurdular'
Orada bulunan bir genç, bu şekillerin daha yeni yapıldığını, bayrağın da bu sabah okul binasına asıldığını söylüyor.
Bu okullarda tatil çok uzun sürecek görünüyor.
Yatılı Bölge Okulu civarında bir evin önünden geçiyoruz.
Bakkal, ahırdaki hayvanların tarandığını söylüyor.
Ahırın sahibi Fatma Ayaz iki gün önce kapının önüne bir panzerin geldiğini ve kapının üzerinden hayvanlarının tarandığını iddia ediyor.
Panzerin geldiğini görünce kapıyı kilitleyip arka kapıdan çıktım. Çocuklarım evdeydi. Ben eve gidince ahırımız tarandı. Hayvanların sesi hala kulağımda. Bugün daha yeni gelip görebildik. Üç bin liralık ineğimi kafasından vurmuşlar. İkisini de yaralamışlar. Ne insana acıyorlar ne de hayvanlara” diyerek sitem ediyor.
Birçok kişi evlerinde bahçelerinde biriken mühimmat parçaları ve boş kovanları toplayıp gelen gidenlere gösteriyor.
Yolda karşılaştığımız birçok çocuk, hurdacılara satmak üzere yerdeki kovan ve mühimmat parçalarını topluyorlar.
Çocuklardan biri topladığı bir kilo boş kovanı 8 liraya satacağını söylüyor.
50 kilo boş kovan
Biraz sonra Hurdacı da çıkıp geliyor. Bir önceki sokağa çıkma yasağından sonra 50 kilo boş kovan topladığını söylüyor.
“Bu sefer dört gün sürdü, daha fazla kovan ve parça toplayacağız galiba” diyor.
Tekel Mahallesinde bulunan Belediye Taziye Evi delik deşik.
Yan taraftaki cami de tahrip olmuş.
Camideki boş tabut da parçalanarak yere atılmış.
Yaşlı bir amca tabuta bakıp “Diriye de ölüye de tahammül yoktu, demek artık ölüleri taşıyan tabutları da cezalandırıyorlar” diyerek eskiden beri Saadet Partisine oy verdiğini söylüyor.
"Erdoğan da güya Erbakan Hoca’nın öğrencisi, milli görüşün temsilcisiydi. Ama görünen o ki milli görüşün gömleğini sırtından atmış. Kürdüz bize bu zulmü yapıyorlar. Artık tabutlarımıza da tahammül etmiyorlar, Allah hakkımızı koymasın” diyerek uzaklaşıyor.
Bu sefer de Silvan sokaklarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük tepki vardı.
Görüştüğümüz birçok kişi yaşanan her şeyi seçim sonuçlarına bağlıyor. Yatılı bölgede bir grup kadın “Biz gördük gavur görmesin” diyerek yaşadıklarını sözle izah edemeyeceklerini söylüyorlar.
"Bizi ekmekten, sudan mahrum ettiler"
Mehmet adındaki genç 90’larda büyüdüğünü ama böyle bir şiddet yaşamadığını ifade ediyor:
“Şimdi çocuklar sadece silah sesiyle yatıyor, bomba sesiyle kalkıyor. Biz başımızın çaresine bakarız ama çocuklar çaresiz. İnsan ekmek ve su ile hayatta kalır ama bu dört gün boyunca bizi bunlardan da mahrum ettiler. Eğer duyuru yapsalardı hazırlık yapardık. Ama hiçbir şey söylemeden aç sussuz eve hapsetmek ‘ sen öl ‘ demektir. Ondan sonra da neden dağa çıkıyorlar, neden başkaldırıyorlar diye şaşırıyorlar. Söyler misiniz silahla şiddetle büyüyen bu çocuk büyüdüğünde dağa gitmesin de ne yapsın?” diyor
Kaymakam: Zarar karşılanacak
BBC Türkçe'ye konuşan Silvan Kaymakamı Murat Kütük, ilçede kamu güvenliğinin sağlandığını söyleyerek şöyle konuştu.
“İlçemizde kamu güvenliğini sağladık. Teröristleri bertaraf ettik. Barikatları kaldırıldı, kamu hizmeti vermeye başladık” dedi.
Terörle Mücadelede Doğan Zararların Giderilmesi Komisyonları'nın sayısını ikiye çıkardıklarını ve ilçede hasar tespiti yaptıklarını söyleyen Silvan Kaymakamı “ Meydana gelen zarar ve hasar giderilecek. Vatandaşlarımızın zararı tazmin edilecek. Komisyon kısa zaman içinde çalışmasını tamamlayacak, valilikte rayiçler belirlendikten sonra İçişleri Bakanlığı üzerinden vatandaşlarımızın zararı karşılanacak” dedi.
Silvan’da konuştuğumuz birçok vatandaşın güvenlik güçlerinin orantısız güç kullandığını ifade ettiklerini aktarınca ilçe kaymakamı “Vatandaşa karşı bir şiddet, darp olayı varsa onu onu raporla tespit edip bize bildirebilirler” dedi.
Bir eylemcinin ölü geçirildiğini, 14 kişinin gözaltına alındığını belirten kaymakam hastanede tedavi edilen herhangi bir sivil yaralının olmadığını söyledi.
Gazetecinin başına silah dayanması
Özgür Gün Tv muhabirin kafasına silah dayayarak tehdit etmesi konusunda ise söz konusu görevliler için herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığını sorunca “ Sokağa çıkma yasağı herkes için geçerli. Ama o konu hakkında gereği neyse yapılır” diyerek başka da açıklama yapmayacağını söyledi.
Bir gün önce bir basın kuruluşuna verdiği demecin çarpıtıldığını savunan Silvan Kaymakamı “O gün konuştuklarım çarpıtıldı. Metnin tamamında öyle bir ifade yok ama gazeteci sözlerimi çarpıttı” diyerek bundan sonra sözünü çarpıtan gazetelere demeç vermeme kararı aldığını belirtti.
İki aydır hayatın olağanüstü koşullarda devam ettiği Silvan’da insanlar yavaş yavaş günlük yaşamlarına dönmeye başlıyor. Ancak yaşanan olayların hem maddi hem manevi etkisi çok uzun süre devam edecek gibi görünüyor.