Sıkıyorsa sorun bakalım!
Avcılar'daki vakayı biliyorsunuz. Hani şu
kendilerine polis süsü verip bir kadını yerlerde
sürükleyerek kaçıran şehir eşkilarını...
İstanbul'un pos bıyıklı emniyet müdürü açıklama
yapıyor;
"Her gördüğünüz yelekliyi polis sanmayın"
Eee! Peki nasıl ayırt edeceğiz?
Akıl veriyor pos bıyıklı müdürüm;
-"Kimliğini sorun" diye...
Düşündüm, ben bugüne kadar hiç bir polise kimliği
sorabilmiş miyim
diye... Hayır...
Neden peki?
"Sıkıyor" çünkü...
Eğri oturup doğru konuşalım...
Polise kimlik sormaktan çekinmeyen bir Allahın
kulu var mı bu ülkede? Sorup da başı ağrımayan kaç kişi çıkar
aramızdan...
Arkasında dayısı olmayan...
Milletvekili oğlu ya da kızı kimliği
bulunmayan...
Zengin bir aileden gelmeyen...
Var mı vatandaş cephesinden polisten
"tırsmayan"...
"Sıkıyorsa" sorun bakalım...
Hemen bir tutanak tutuverirler;
-"Polise mukavemet etti" diye..
Diğer polis memuru da şahidi olur...
Alın başınıza püsküllü bela...
Ha bu olmadı diyelim...
-"Hadi yürü karakola" dediler varsayalım...
Güven içinde o karakola giden kaç kişi çıkar
aramızdan...
Daha geçen gün zihinsel özürlü bir genci döverek
öldürdüler karakol kapısında... Dövende polislerdi,
öldüren de...
Sıkıyorsa bu vakaları duyduktan sonra güven içinde
gidin karakola...
Bütün polislerimiz aynı değil tabi ki...
Ama "iyisinin" hangisi olduğunu nereden
bileceğiz...
"Kötüye çattığımızı" nasıl anlayacağız...
Özünde "korku" değil polise karşı duyduğumuz
da...
"Bezginlik" tek kelime ile yaşadığımız...
O yüzden diyorum ki...
-"Sayın pos bıyıklı müdürüm..."
Biz sade vatandaşlar bir hayli "tırsmış ve
bezmişiz"...
Hani siz söyleseniz polislere...
-"Önce kimliğinizi gösterin, sonra işlem yapın"
diye...
Zahmet olacak gerçi ama...