Şii liderden Kürtlere bağımsız devlet mesajı!
Abone olŞiilerin taklit merciinin önemli isimlerinden Iraklı Seyyid Salih el Hekim Şii Sünni çatışması, Irak Kürtleri ve IŞİD ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı...
Şiilerin taklit mercii Ayetullah’il
Uzma Seyyid Said el Hekim’in oğlu olan Iraklı Seyyid Salih el
Hekim, ortadoğu’daki mezhep çatışmalarını ve ülkelerde savaş
durumlarını değerlendirdi.
Cumhuriyet gazetesinden Ceyda Karan’a konuşann Hekim, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler ile yakınlığı hakkında, “Müslüman Kardeşler’den çokça etkilendikleri görülüyor. Biz onları en yeni modeli olarak görüyoruz. İslam ile demokrasiyi birleştirme çabası var. Ama Suriye olaylarına girdikten sonra iyice değiştiler. Dinden istifade ettiler. Ortadoğu’da yaşananlar da mezhep çatışması değil, dinden istifade etmek meselesidir. Oysa din siyasete girmemelidir” ifadelerini kullandı.
KÜRTLERLE SAVAŞMAK
HARAMDIR
Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasını değerlendiren Salih el
Hekim, “Vatanımızdaki ortaklarımızla mazlumlukta da
ortağız. Irak ilk kurulduğundan beri Kürtler mazlumdur. Şii taklit
merciileri olarak onları hep savunduk. Seyyid Muhsin el Hekim,
‘Kürtlere karşı savaşmak haramdır’ diye fetva vermişti. Ama Irak
hükümeti Kürtlere iyi davranmadı. Kürtlerin güvenini kazanmaları
lazımdır. Kürtlerde de devlet olma arzusu var ama bölgenin şartları
buna izin vermez. Bunu onlar da biliyorlar” dedi.
İşte Cumhuriyet'te yayınlanan röportajdaki çarpıcı
bölümler:
ORTADOĞU'YU DİN
KARIŞTIRDI
Dünya çapında din âlimlerinin IŞİD terörünü ve barışı ele
aldığı toplantı için İstanbul’a gelen Iraklı Seyyid Salih el Hekim
ile konuştuk. El Hekim, siyasal İslamda Müslüman Kardeşler’in
olumsuz rolünü anlattı, “Dinin siyasete girmemeli”
dedi.
Ortadoğu’da Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) terör eylemleriyle
yarattığı iklim, dünyada radikal İslamcı hareketlerin
sorgulanmasına yol açıyor. Askeri ve siyasi cephenin dışında din
âlimleri de hareketlilik içinde. Bunun son tezahürlerinden birisi
İstanbul’da düzenlenen bir toplantı oldu. Norveç Barış
Enstitüsü’nün öncülük ettiği toplantıya, Sünni ve Şii dünyanın yanı
sıra Amerika’dan Katolik din adamları katıldı. Katılımcılar
arasında Irak’ta yaşananları iyi bilen bir isimle konuştuk: Seyyid
Salih el Hekim. Şiilerin taklit mercii Ayetullah’il Uzma Seyyid
Said el Hekim’in oğlu olan Salih el Hekim, Necef’teki Diyalog
Merkezi’nin başında. Irak’ın Necef havza-i ilmiyesi Şiiler için
önemli bir merkez. Havza, Şiilikte din âlimi yetiştirilen öğrenim
kurumu. Necef havzası ise dinin siyasetten uzak tutulması tavrıyla
öne çıkıyor. Seyyid Said el Hekim de bölgenin önemli sorunlarından
birisi olarak “siyasal İslam”ı görüyor, dinin siyaset tarafından
istifade edilen bir alan olmaktan çıkarılması gerektiğini söylüyor.
Sünni dünyaya ise siyasal İslam anlayışından ötürü önemli
eleştirileri var. En başta da iktidarla ilişkiler bakımından...
IŞİD olgusu nasıl ortaya çıktı, kim yarattı?
Ortadoğu’daki aşırı görüşler, mesela El Kaide, hepsinin kaynağı
birdir. Bu, teröristlerden medet uman devletlerin icat ettiği bir
durumdur. Devletlerini diktatörlükle yöneten, demokrasiye
gidilmesinden korkanlardır. En başta Vahhabilik. “Sadece biz
hakkız, gerçek mezhep biziz, öbürleri geçersizdir” der. Vahhabilik
dini inanç değildir, İngilizlerin yapımıdır. IŞİD, aslında iki
şahsiyetin yarattığı ekolün ürünüdür: İbn Teymiyye ve Müslüman
Kardeşler’in ideoloğu Seyyid Kutb. Siyasal İslam, Osmanlı’dan sonra
başladı. İslam devletine, yeniden geriye dönüşe davet ettiler.
Atatürk’ün de aleyhinde konuştular. Pakistan’da Mevdudi gibi
kişilikler, Hasan el Benna, Seyyid Kutb. Ve hareketleri terör
hareketlerine dönüştü. Müslüman Kardeşler siyasal İslamın
teşkilatlanmasında ana merkezdir.
ŞİİLERDE SİYASİ İSLAM YOK
MU?
Peki, ya Şiilerde siyasal İslam yok mu? Ya İran İslam
Devrimi?
Şiiler İran İslam Devrimi dolayısıyla siyasallaştı. Ama hepsi
değil. Necef havzası siyasal İslam’a en başından muhalif oldu.
Necef’teki din adamları der ki, “Dini devlet istemiyoruz, dine
saygılı devlet istiyoruz.”
Türkiye’de de AKP iktidarı “siyasal İslam” temelinde
değerlendiriliyor. Müslüman Kardeşler’le bağları
var...
Müslüman Kardeşler’den çokça etkilendikleri görülüyor. Biz onları
en yeni modeli olarak görüyoruz. İslam ile demokrasiyi birleştirme
çabası var. Ama Suriye olaylarına girdikten sonra iyice değiştiler.
Dinden istifade ettiler. Ortadoğu’da yaşananlar da mezhep çatışması
değil, dinden istifade etmek meselesidir. Oysa din siyasete
girmemelidir.
MALİKİ'NİN SORUNU MEZHEPÇİLİK DEĞİL
DİKTATÖR OLMASIDIR
Ama Irak’ta da Maliki Şiicilik yapmakla itham
ediliyordu...
Sünniler Sünniliği ön plana çıkarınca o da mezhebini çıkarmak
istedi. Ama Şii grupları bile vuruyordu. Maliki’nin sorunu mezhepçi
olması değildir, diktatör olmasıdır. En büyük hatası yeni bir
devlet inşa etmek istememesi, eskiden taşınanı devam
ettirmesiydi.
Irak’ta gevşek federasyonla parçalanma önlenebilir
mi?
Irak’ta iç içe geçmiş aileler, aşiretler vardır. Irak aşiretler
ülkesidir. Biz hemen her bölgede karışık yaşarız. Her bölgede
halkın kendini yönetmesi iyi bir şey ama üç bölgeye ayrılırsak
mezhepçilik keskinleşir. Mezhep kişiye özel olmalıdır. Vatan,
vatandaşlık üzerinden tanımlanmalıdır. İsterseniz dinsiz de
olursunuz ateist de ama vatandaşlık hakkı herkesin eşit
olmalıdır.
TÜRKİYE SİYASETİNE KARIŞMA HAKKIMIZ
YOK
IŞİD’e destek veren ülkeler dünyada çok konuşuluyor. Siz
Türkiye’nin tutumunu nasıl buluyorsunuz?
Herkes kendi pozisyonunu belirlemekte özgürdür. Ama görüşler
gerçeği değiştirmez, gerçek birdir. Burada teröristler var ve
insanlığa karşı savaşıyorlar.
Türkiye kendisini bölgenin “düzenleyici ülkesi” görüyor.
Öyle mi?
Türkiye siyasetine karışma hakkı görmem kendimde. Ama İran ile
Türkiye bölgede iki önemli ülkedir. Irak’taki halk Türkiye’ye de
İran’a da yakındır. Biz liderlik Türkiye’nin hakkıdır desek bu Irak
halkının zihninde kötü intiba bırakır. İran ve Türkiye’nin akıllı
siyasetçileri Irak halkının kalbini kazanmalı, diyalog
geliştirmeli. Başarı zor kullanarak olmuyor. Yoksa Türkiye’nin
rolünü büyük olmasını görmekten seviniriz.
Davutoğlu başbakan danışmanıydı, bize Avrupalı politikacılarla
temaslarını anlatmıştı. Avrupa’nın “tek çeşit” olduğunu oysa
Ortadoğu’da kilisenin, caminin, sinagogun yan yana olduğunu... Ama
bizim din âlimleri olarak sorunları itiraf etmemiz gerekir. Bugün
Avrupa’da “Ben Müslümanım” dediğinde bizden korkuyorlar. Geçenlerde
Stockholm’de sakallı, sarıklı görünümlü bir Müslümanın evi, şikâyet
üzerine basılmış. Aramışlar, bir de bakmışlar Kerbela toprağı
çıkmış. Özür dileyip gitmişler.
SÜNNİ MOLLALAR HEP HÜKÜMETLERLE
YAKIN
Sünni İslam’ın daha sorunlu bir görünümü mü
var?
İslam öyle göründüğü gibi bir şey değil. Bunun anlatılması lazım.
Diyalog, tanıtma, işbirliğine önem vermemiz lazım. Sünni din
adamlarının sorumlulukları var, Sünniliği bu aşırılıktan bir an
önce çıkarmaları lazım. El Ezher’de güzel adımlar atılıyor. Ama
Sünni mollaların en büyük sıkıntısı hep hükümetlere yakın olmaları.
Mesela Karadavi Katar hükümetine bakıyor, ne diyorsa ona göre
söylüyor. Bizler Şiilikte devletten para almayız, o zaman eleştiri
özgürlüğünüz de oluyor. Şiilikte devlete bağlı din adamları
“düşkün” görülür. İran’da Kum’da da bu böyledir, sesleri zayıf
çıksa da vardırlar. Misal biz açıkça dini devlet istemiyoruz
diyoruz.
SURİYE BİR Şİİ DEVLETİ DEĞİLDİR SÜNNİ
DEVLETİDİR!
Esad yönetimine nasıl bakıyorsunuz?
Suriye Şii devleti değildir, Sünni devletidir. Baas partisine
dayanır; bu parti diktatör bir partidir. Suriye halkı değişim
istemekte haklıdır. Ama başkalarının müdahale etme hakkı yoktur.
Demokrasi zorla gelmez.
Amerika’nın bölgedeki rolünü nasıl
değerlendirirsiniz?
Amerika kendi içi siyasetinde büyük ölçüde adaleti sağlasa da dış
siyasetinde bunu yapmıyor. Bush zamanında biz Cumhuriyetçilere
dedik ki, “Sizin bu bölgede emperyal tarihiniz yok. Ülkeyi
darmadağan ettiniz. Yeniden inşa etmezseniz İngilizlerden beter
olursunuz”. Ama sadece vaatler dinledik. Teröre karşı yeterli
işbirliği yapmadılar. Telafer’de soykırıma girişildi, müdahale
etmediler. Erbil olunca hemen ettiler.
KÜRTLER MAZLUMDUR AMA DEVLET KURMALARI
İÇİN ŞARTLAR YOK
Peki Kürtler?
Vatanımızdaki ortaklarımızla mazlumlukta da ortağız. Irak ilk
kurulduğundan beri Kürtler mazlumdur. Şii taklit merciileri olarak
onları hep savunduk. Seyyid Muhsin el Hekim, “Kürtlere karşı
savaşmak haramdır” diye fetva vermişti. Ama Irak hükümeti Kürtlere
iyi davranmadı. Kürtlerin güvenini kazanmaları lazımdır. Kürtlerde
de devlet olma arzusu var ama bölgenin şartları buna izin vermez.
Bunu onlar da biliyorlar.