Sigara en başta kalbi vuruyor
Abone olSağlık uzmanları sigaraya dikkat çekerek ''Günde 4 sigara içmenin, hatta pasif olarak içmenin bile kalp damar hastalığı riskini artırdığı kanıtlanmıştır'' dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Türk
Kardiyoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu,
kalp damar hastalıkları konusunda sigara içiminin Türkiye'deki en
yaygın risk faktörü olduğunu belirterek, ''Günde 4 sigara içmenin,
hatta pasif olarak içmenin bile kalp damar hastalığı riskini
artırdığı kanıtlanmıştır'' dedi. Sağlık Bakanlığı'nın yayın organı
Diyalog'un bu ayki sayısında, Prof. Dr. Tokgözoğlu'nun ''kalp damar
sağlığı''na ilişkin yazısına da yer verildi. Buna göre, Tokgözoğlu,
''çağın salgını'' olarak nitelendirilebilecek kalp ve damar
hastalıklarının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de önemli bir
sağlık sorunu ve erişkinlerde en sık görülen ölüm nedeni olduğunu
kaydetti. Türkiye'deki ölümlerin yaklaşık yarısının kalp ve damar
hastalıklarına bağlı olduğunu belirten Tokgözoğlu, ''Ülkemizde
kanserden ölen her 1 kişiye karşılık 4 kişi kalp damar
hastalıklarından yaşamını yitirmektedir. Trafik kazalarında ölen
her 1 kişiye karşılık ise 30 kişi kalp damar hastalıklarından vefat
etmektedir'' dedi. Tokgözoğlu, Türkiye'nin diğer Avrupa ülkeleri
ile kıyaslandığında koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerde
kadınlarda ilk sıralarda, erkeklerde ise ilk beşte yer aldığını,
bunun endişe verici olduğunu belirtti. RİSK FAKTÖRLERİ Kalp damar
hastalıklarının en sık görülen türünün aterosklerotik koroner kalp
hastalığı olduğunu ifade eden Tokgözoğlu, bunun ateroskleroza
(damar sertliği) bağlı olarak kalbi besleyen damarların daralması
sonucu oluştuğunu anlattı. Aterosklerotik kalp damar
hastalıklarının kesinlikle yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu olmadığını
vurgulayan Tokgözoğlu, şunları kaydetti: ''Risk faktörlerinin
birçoğu yaşam tarzıyla ilgilidir ve önlenebilir niteliktedir.
Genetik eğilim ise henüz değiştirilememektedir. Ailede birinci
derece erkek akrabalarda 55, kadın akrabalarda 65 yaşından önce
koroner kalp hastalığının bulunması kişide koroner kalp hastalığı
gelişmesi için önemli bir risk faktörüdür. Ancak, en az genetik
nedenler kadar önemli bir başka etmen çevresel risk faktörleridir.
En önemli çevresel risk faktörleri sigara, kan basıncı- yani
tansiyon- yüksekliği, şeker hastalığı ve kan yağlarının uygun
düzeyde olmaması (kolesterol düzeylerinin yüksek olması, iyi
kolesterol olarak adlandırılan HDL'nin düşük olması.) Özellikle bel
çevresinde yoğunlaşan şişmanlık, kalp damar hastalığı riskini
artırır. Son zamanlarda psikososyal stresin de kalp damar
hastalıkları için bir risk oluşturabileceği düşünülmeye ve yeni
çalışmalarda kanıtlanmaya başlanmıştır.'' Tokgözoğlu, bu risk
faktörlerinin birden fazlasının bulunmasının kişinin riskini
toplayarak değil, katlayarak artırdığına dikkate çekti. Çocuklarda
daha çok doğumsal kalp hastalığı ve romatizmal kalp hastalığı
görüldüğünü ifade eden Tokgözoğlu, ''Aterosklerotik kalp damar
hastalığının temelleri çocukluk yaşlarında atılır. Doğru ve dengeli
beslenme alışkanlıkları ilköğretim çağlarında aileleri,
öğretmenleri tarafından çocuklara verilmeli ve düzenli egzersiz
alışkanlıkları yerleştirilmelidir'' dedi. Sigara içiminin
Türkiye'deki en yaygın risk faktörü olduğunu vurgulayan Tokgözoğlu,
''günde 4 sigara içmenin, hatta pasif olarak, yani bulunulan
ortamda başkasının sigara içmesinin bile kalp damar hastalığı
riskini artırdığının kanıtlandığını'' bildirdi. KAN YAĞLARI, ŞEKER
HASTALIĞI, ŞİŞMANLIK Çevresel risk faktörlerinden kan yağları,
şeker hastalığı ve şişmanlık konularına değinen Tokgözoğlu, bu
konuda şunları ifade etti: ''Kişinin kandaki yağ değerlerini
kalıtsal özelliklerin yanı sıra beslenme ve egzersiz alışkanlıkları
belirler. Hayvansal yağlar kolesterol düzeylerini artırır.
Zeytinyağının ise HDL (iyi kolesterol) düzeyini artırıcı özelliği
vardır. Sigara HDL düzeylerini düşürür. Düzenli egzersiz LDL'yi
(kötü kolesterol) düşürürken HDL'yi artırır. Şeker hastalığı damar
sertliğine bağlı kalp hastalığı riskini 1.6 kat artırmaktadır.
Şeker hastalığı olan kişilerin kalp damar hastalığından korunmak
için hekim kontrolünde şeker kontrolü, kan basıncı ve diğer risk
faktörlerinin modifikasyonunu agresif olarak yaptırmaları gerekir.
Şişmanlık özellikle karın bölgesinde yoğunlaşırsa kalp hastalığı
riskini daha fazla artırmaktadır. Karın çevresinin erkeklerde 102
cm, kadınlarda 88 cm üzerinde olması halinde kalp damar hastalığı
riski artmaktadır.'' KALP DAMAR SAĞLIĞI NASIL KORUNMALIDIR? Kalp
damar sağlığının korunması için yapılması gerekenleri de anlatan
Tokgözoğlu, bunları şöyle özetledi: ''Sigara kullanımı yoğun halk
eğitimi ve caydırıcı politikalarla azaltılmalıdır. Çocukluk
yaşlarından itibaren sağlıklı bir diyetin uygulanması, daha az
hayvansal yağ, et ve tuz; daha fazla sebze meyve içeren bir
beslenme alışkanlığının kazanılması gerekmektedir. Batı tipi diyet,
'fast food' ve işlenmiş gıdalar mümkün olduğu kadar az
tüketilmelidir. Her yaşta fizik aktivitenin artırılması
desteklenmelidir. Halkın eğitimi ile kişilerin kendi kan yağları ve
kan basıncı (tansiyon) değerlerini bilmeleri ve belirli aralıklarla
kontrol ettirmeleri sağlanmalıdır.'' SAĞLIKLI BESLENME Kalp damar
sağlığının korunmasında sağlıklı beslenmenin önemini vurgulayan
Tokgözoğlu, ''Kalp damar hastalığından korunmak için sağlıklı
beslenme çocukluk yaşlarından itibaren uygulanmaya başlamalıdır.
Bunun nedeni hem hastalığın erken yaşlarda başlaması hem de diyet
alışkanlıklarının erken yaşlarda edinilmesidir'' dedi. Şişmanlığı
önleyen ve vücudun gereksinimi kadar kalori içeren bir diyet
uygulanması gerektiğini de kaydeden Tokgözoğlu, şunları kaydetti:
''Yaşlanmayla vücudun metabolizma hızı düşeceğinden daha az
kaloriye gereksinim duyulur. Diyet, doymuş yani hayvansal yağlardan
fakir olmalı, meyve ve lifli gıdalardan zengin olmalıdır.
Margarinlerde bulunan transçoklu doymamış yağ asitleri de
zararlıdır. Mümkün olduğu kadar sıvı yağ ve özellikle zeytinyağı
tüketilmelidir. Haftada iki kez balık yemenin kalp damar sağlığını
koruduğu gösterilmiştir. Aşırı tuz tüketimi sağlıklı kişilerde bile
sınırlanmalıdır. Şekerden kaçınarak daha kompleks karbonhidratlar
tüketilmelidir. Trigliserid düzeyleri yüksek kişilerin hiç alkol
kullanmaması gerekir. Yüksek olmayanların da alkol tüketimi
kısıtlanmalı, alkolün bir kalori kaynağı ve kan basıncını
yükseltici etken olduğu göz ardı edilmemelidir.'' Fiziksel olarak
aktif kişilerde kalp hastalığı riskinin yüzde 50, inme riskinin
yüzde 25 azaldığını belirten Tokgözoğlu, sağlıklı kişilerin
haftanın en az 3-4 günü tempolu egzersiz yapmalarının önerildiğini
ifade etti. Tokgözoğlu, bu konuda şu tavsiyelerde bulundu:
''Yürüyüş, koşma, bisiklet, yüzme, dans etme gibi tempolu
hareketler ara vermeden yapılmalıdır. Egzersiz açken veya yemekten
iki saat sonra, yavaş başlayıp yavaş sonlandırılarak yapılmalı,
aşırı sıcak ve nemli havalarla aşırı soğukta yapılmamalıdır. Orta
yaş üzerinde tempolu egzersiz programına başlamadan hekim
kontrolünden geçilmelidir. Kalp damar hastalığı olan kişilerde
genelde hareket yararlı olmakla birlikte riskli ve sakıncalı da
olabileceğinden hekim önerisi olmadan egzersiz başlanmamalı ve
temposu belirlenmemelidir.''