Sigara böbrek kanseri riskini artırıyor
Abone olBirçok hastalığın nedeni olarak gösterilen sigara kullanımının, böbrek kanseri riskini yüzde 40 oranında artırdığı bildirildi
Tütün ürünlerinin dışında çalıştıkları ortamda asbestoz,
kadmiyum, benzen, kurşun ve trikloroetilen gibi çözücülere maruz
kalan kişilerde de böbrek kanseri gelişimi riski
yükseliyor.
Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Türkeri, 12-16 Eylül
''Üroloji Haftası'' dolayısıyla her yıl yaklaşık
10 bin kişiden birinin böbrek kanserine yakalandığını ve 30 bin
kişiden birinin de bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirdiğini
söyledi.
Böbrek kanserlerinin erken tanı konulmadığı ve etkin bir şekilde
tedavi edilmediği takdirde ölüme yol açtığını belirten Türkeri,
güncel üroloji uygulamalarında gelişmiş tanı ve tedavi yöntemleri
sayesinde erken tanı ve etkin tedavi seçeneklerinin bulunduğunu
ifade etti.
Türkeri, böbrek kanserinin henüz çevresine ve başka organlara
yayılım yapmadığı erken evrede saptandığında, hastaların yüzde
90'ından fazlasında 10 yıla varan hastalıksız sağ kalım elde
edilebildiğini vurguladı.
Böbrek kanserlerinin genellikle kalıtsal nedenlerden değil, kansere
neden olan kimyasalların ya da dış etkenlerin etkisi ile meydana
geldiğini dile getiren Türkeri, bu etkenler arasında ilk sırada
tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı bulunduğuna dikkati çekti.
Türkeri, ''sigara kullanımının böbrek kanseri riskini yüzde
40 oranında arttırdığını'' ifade ederek, ''Tütün
ürünlerinin dışında çalıştıkları ortamda asbestoz, kadmiyum,
benzen, kurşun ve trikloroetilen gibi çözücülere maruz kalan
kişilerde de böbrek kanseri gelişimi riski
yükselmektedir'' diye konuştu.
TEK TARAFLI YAN AĞRISINA DİKKAT
Böbrek kanserinin, idrarda kan görülmesi, tek taraflı yan ağrısı,
karın bölgesinde hissedilen kitle, yorgunluk, açıklanamayan kilo
kaybı ya da ateş, bacaklarda ve ayak bileklerinde şişme gibi
belirtilerle kendini gösterdiğini anlatan Türkeri, böbrek
kanserinin tedavisinin, tümörün böbreğe sınırlı olması ya da
çevreye yayılımının olmasına göre değiştiğini söyledi. Türkeri,
hastanın genel sağlık durumunun da tedavi seçiminde önemli rol
oynadığını dile getirdi.
Böbrek kanserinde cerrahi uygulama, radyoterapi, kemoterapi gibi
yöntemlerin kullanıldığını belirten Türkeri'nin verdiği bilgiye
göre, tümörün böbreğe sınırlı olduğu hastalarda, ameliyat ile
böbrek ve ilgili lenf düğümleri çıkartılıyor. Tümörün boyutuna
göre, böbreğin bir kısmının çıkartılması da bir seçenek olarak
gösteriliyor.
Böbrek kanseri tedavisinde radyoterapi sınırlı olarak uygulanıyor
ve genellikle böbrek kanserinin metastazlarının tedavisinde
kullanılıyor. Yine benzer bir şekilde böbrek kanserleri, geleneksel
kemoterapi ilaçlarına genellikle dirençli tümörleri
oluşturuyor.
İlerlemiş dönemde tanı konulan tümörlerin tedavisinde de son
zamanlarda önemli aşamalar kaydediliyor. Bunda tümörün genetik
yapısının daha iyi anlaşılmasının büyük katkısı oluyor. Uygun
tedavi için çok sayıda çalışma yürütülüyor.
Son yıllarda hedefe yönelik tedaviler olarak adlandırılan ve kanser
hücrelerinin büyümesini moleküler düzeyde etkilemeyi amaçlayan
tedaviler heyecan uyandırıyor. Bu tedaviler ile tümör hücrelerinin
büyümesi ve çoğalması engelleniyor ya da tümör içindeki yeni kan
damarlarının gelişimi engellenerek beslenmesi bozuluyor. Bu ilaçlar
sayesinde metastatik hastalık varlığında bile hastaların hayatta
kalma süreleri anlamlı derecede uzuyor.