Şiddeti medya mı körüklüyor?
Abone olTBMM Şike Komisyonu'nun raporunda, sporda şiddetin adresi olarak spor basını ve kulüpler gösterildi. İşte TBMM Şike Komisyonu Raporu'ndan ana başlıklar:
Türk sporunda şike, şiddet, haksız rekabet ve teşvik primi
iddialarını araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu'nun
raporunda, Türk futbolunda yaşanan şiddet ve saldırganlık
olaylarından dolayı spor medyası ve kulüp yöneticileri suçlandı.
Spor medyasının maçlardan önce 'savaşmak', 'zafer kazanmak',
'parçalamak' gibi ilgi çekecek başlıklar kullandığı, bunun da
taraftarlar üzerinde etki ettiği vurgulanarak, "Spor gazeteciliği
mesleğine ciddiyet, sorumluluk, sahiplenme duygusu kazandırılması
için spor gazetecisi olabilme kriterleri getirilmelidir" ifadesi
kullanıldı.
Yeni Şafak'ın ele geçirdiği Şike Komisyonu raporu, ekleriyle
birlikte 200 sayfayı buluyor. 4 ana bölümden oluşan raporda, Türk
sporu, Türk sporunun yozlaşmasına etki eden problemler, genel
problemleri ve yeniden yapılandırılmasına yönelik komisyonun
önerileri yer aldı. Sporda yaşanan yozlaşmanın incelendiği bölümde,
'şike', 'şiddet', 'teşvik primi' ve 'haksız rekabet' konuları
mercek altına alındı. Şiddet ve saldırganlığın ortaya çıkmasında
kulüp yöneticilerinin yanısıra spor gazeteciliğinin etkili olduğu
kaydedilen raporda, kulüp yöneticileri ve medyanın futbol
takımlarını 'başarıya şartlandırdığı' belirtilerek, "Futboldaki
şiddetin en önemli kaynağı; 'iyi takım-kötü sonuç' çelişkisidir.
Kazanma anlayışı, şiddet ve fair-playin anlam ve önemi konusundaki
eğitim eksikliği ve yeterli sağduyunun sağlanamayışı, başarıya
giden yolda her türlü girişimi ne yazık ki (şike-doping-şiddet vb)
doğal saymaktadır. Örneğin yönetim ve medya tarafından mutlaka
başarılı olunacağı şeklinde koşullandırılan ancak başarısız olan
takım taraftarları için; her başarısız sonuç inanç kaybı ve düş
kırıklığına neden olmakta, bu durum taraftarların takımına
tepkisini kaçınılmaz kılmaktadır" denildi.
'İşsizler' dernek yöneticisi
Raporda, 'yönetici-şiddet' ilişkisi konusunda ilginç bilgiler yer
aldı. 2002 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Fenerbahçe,
Galatasaray ve Beşiktaş taraftar dernekleri yöneticilerini sorguya
aldığına atıfta bulunarak şöyle denildi; "Kulüp yöneticileri
verdikleri demeçlerle olayları körüklemekte ve yeni bir taraftar
profili oluşturmaktadır. Bu oluşun gelişmesinde kulüplerin hiç de
azımsanmayacak rolleri var. Taraftar dernekleri ziyaret edilerek
bedava bilet verilmekte. Deplasman maçlarına gitmeleri için otobüs
tutulmakta, grup liderleri bedava bilet ve paralarla belli
bölgelerde dükkan ve işyeri var. Sorguya alınan 36 kişiden 24
tanesinin işsiz oldukları, kulüp yöneticilerinden destek
gördükleri, futbolcu ve taraftarlara baskı kurarak rant elde
ettiklerini itiraf etmeleri bu görüşü desteklemektedir." Raporda,
"Araştırmaya katılan seyircilerden yüzde 51,7'si maçtan önce
medyada çıkan haberin kendisini etkilediğini, yüzde 33,3'ü ise bu
haberlerden kısmen etkilendiğini belirtmiştir.
Şiddet için ne dediler?
Yılmaz Vural (Teknik Direktör): "Basın ve yayın
kuruluşlarında çalışıp kulübün temsilcisi gibi davranan kişilerin,
verilen kararların adaletsiz olmasının büyük etkisi var."
Bülent Yavuz (MHK Eski Başkanı): "Müsabakanın
oynandığı şehrin valisi ve güvenlik güçleri , taraftar gibi
davranıyor. TV spor programları şiddeti körüklüyor."
Haluk Ulusoy (TFF Eski Başkanı): "Şiddetin ana
kaynağı kültürel yapı. Yönetici, antrönör, futbolcu ve yorumcu
şiddeti körüklüyor."
Ali Şen (FB Eski Başkanı): "Kavgaya hazır olan insanlar ekonomik
gücü ve geliri az olan insanlar."
Ersun Yanal (Milli Takım T. Direktörü): "Spor
karşılaşmalarını keyifle, zevkle izleyecek ortam yok. Spor
programları ve gazetelerde yapılan hunharca eleşiriler taraftarları
olumsuz etkiliyor."
Erman Toroğlu (Gazeteci): "Stada gelen seyircinin
kesinlikle oturması lâzım. Oturmayan seyirci agresif oluyor."
Haber: Veli Toprak
Kaynak: