Şiddet kadınların kaderi
Abone olTürkiye'de kadınların yüzde 45'inin fiziksel, yüzde 40'ının ise cinsel şiddete maruz kaldığı ortaya çıktı.
Araştırma sonuçlarına göre, kadınları istemediği cinsel ilişkiye
zorlamak, tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel
olarak kişiyi korkutan ve kıran davranışlarda bulunmak, sürekli
kadınlığını aşağılamak, telefonla, mektupla veya sözlü olarak
sürekli cinsel içerikli tacizlerde bulunmak, cinsel organlara zarar
vermek, namus ve töre nedeniyle baskı uygulamak gibi cinsel şiddet
içeren eylemlerde artış var.
Cinsel Tıp Derneği'nin (CTD) Ankara'da yaklaşık bin kadın üzerinde
yaptığı araştırma sonuçlarına göre, kadınların yüzde 45'i fiziksel
şiddete, yüzde 40'a yakını da cinsel şiddete maruz kalıyor, yani
kocaları tarafından istemediği biçimde ya da türde cinsel ilişkiye
zorlanıyor. Ayrıca fiziksel şiddete maruz kalan kadınların yüzde
40'a yakını ise fiziksel şiddetten sonra cinsel şiddete uğruyor.
Araştırmada, cinsel şiddete uğrayan kadınların yüzde 60'nın evli,
yüzde 20'sinin boşanmış, yüzde 10'nun nikahsız birliktelik yaşayan
ve yüzde 10'nun da bekarlar olduğu belirlendi.
Araştırmaya göre, cinsel şiddete maruz kalan kadınların yüzde 50'i
ara sıra, yüzde 35'i bazen ve yüzde 15'i de nadiren olarak cinsel
şiddete uğruyor.
Cinsel şiddete uğrayan kadınların yüzde 60'ı kocasından, yüzde
20'si boşandığı eşinden, yüzde 10'u birlikte yaşadığı erkekten, bir
kısmının da akraba ve tanıdıklarının şiddetine maruz kalıyor.
Cinsel şiddete uğrayan kadınların sadece yüzde 15'i yaşadıklarına
çare olarak mahkemeye, yüzde 12'si de karakola başvuruyor.
CTD Başkanı Dr. Cem Keçe, cinsel şiddet konusundaki gerçek
sonuçların araştırmadaki sonuçların üzerinde olduğunu belirterek,
bu duruma maruz kalan kadınların çoğunluğunun sessiz kalmayı tercih
ettiğini kaydetti.
Gazetelerin 3. sayfalarını dolduran kadınlara yönelik şiddet
olaylarını; ırza geçme, ensest ilişki, fahişelik, pornografi ve eş
dövme başlıkları altında toplanabileceğini ifade eden Keçe,
fiziksel şiddete uğrayan kadınların büyük bir bölümünün cinsel
şiddete de uğradığı savundu. Keçe, "İlişkilerde görülen acıların en
yaygın olanı cinsel şiddettir. Kadınların çoğu dayak, sövme, itip
kalkma gibi fiziksel şiddet uygulamalarından sonra cinsel ilişki
kurmaya zorlanma, ters ilişki, ensest ilişki, çocukların önünde
cinsel ilişkiye zorlanma, aşırı cinsel ilişki kurma baskısı, oral
ilişki ve çeşitli aletler kullanarak ilişkiye zorlama gibi cinsel
şiddete de maruz kalmaktadır. Direndiklerinde veya itiraz
ettiklerinde ise tecavüze uğramaktadırlar" dedi.
Keçe, cinsel şiddet uygulayan erkeklerin, "Kadınlar cinsel
şiddetten haz alır" şeklinde görüş taşıdığını anlatan Keçe, şunları
kaydetti:
"YENİ YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALIDIR"
"Cinsel şiddet olgularının kadınlar tarafından çok kere
bildirilmemesini, kadınların aslında olayları kışkırttığı ve cinsel
şiddetten zevk aldığı düşünceleriyle açıklayan cinsel mitlerin
maalesef halen sürdüğünü üzülerek görmekteyiz. Aksine kadınların
kuyruk salladığı, mini etek giyerek veya karanlıkta dolaşarak ya da
başka yollarla erkekleri kendilerine saldırmayı kışkırttığı
görüşüne sahip erkeklerin sayısında da artış vardır. Kadınların
cinsel şiddet olaylarını duyurmamasının çok nedenleri vardır.
Bedensel ve ruhsal bir travmaya maruz kalmış kadının, topluma
mağdur olduğunu ispat etmesi yükümlülüğü de bulunuyor.
Kadın masum olduğunu kanıtlayabilse bile, toplumun, hatta ailesinin
gözünde kötü şekilde algılanma korkusu yaşar. Bu durumdan
kurtulması için bekar olan bir kadına kendisine cinsel şiddet
uygulayan erkekle evlenmesi önerilir. Sadece mini etek giymek
kadınlara yönelik şiddet olaylarının belli başlı nedenlerinden
birisidir. Kadın ve erkek arasındaki güç ilişkisi kadınların
aleyhine işliyor. Çalışan ve eğitimli kadınlar bile işyerlerinde
cinsel tacize maruz kalıyorlar.
Cinsel taciz de iş verimini düşürüyor. Cinsel tacize uğrayanlar,
dışlanma, işten atılma ve mimlenme endişesiyle bu durumu saklamayı
uygun buluyor. Cinsel tacizi önlemeye yönelik yeni yasal
düzenlemeler yapılmalı ve toplumda bu konuya ilişkin bir duyarlılık
oluşturulmalıdır. Ekonomik nedenler ve geçim sıkıntısı nedeniyle
kocaların kendi seçtikleri başka erkeklerle karılarının cinsel
ilişkiye girme talepleri sanıldığı kadar nadir rastlanan durum
değildir. Kaçırılarak tecavüze uğrayan ve ailesinin zoruyla
evlendirilen kadınların sayısında da artış var. Bu durum ise kadın
açısından ömür boyu cinsel taciz anlamına geliyor. Aileler,
bekareti bozulan, başkasıyla evlendiremeyeceklerini düşündükleri
kızlarını zorla, hatta döverek tecavüzcü ile evlenmeye zorluyorlar.
Tecavüzün travmasıyla kadınlar cinsel isteksizlik ve cinsel
soğukluk duyarlar. Eşler ise bu nedenle fiziksel şiddet uygulayarak
tecavüzü sürdürürler. Tecavüzcü erkek cezalandırılmak yerine
ailenin zoruyla mağdur durumdaki kızla evlendirilerek
ödüllendiriliyor. Bu eğitimsizlik ve cahillikten kaynaklanıyor.
Cinsel şiddete uğrayan kadınlarda cinsel isteksizlik, orgazm
olamama, ağrılı cinsel ilişki, korku, ürkeklik, içine kapanma,
konuşurken gözle iletişim kuramama, çekingenlik, titreme krizleri,
uykusuzluk, halsizlik, aşırı yorgunluk, kendini suçlama, sesli
uyaranlara karşı aşırı tepki, bulantı, baş dönmesi, unutkanlık,
çarpıntı, öfke patlamaları, umutsuzluk, çarpıntı, yalnız sokağa
çıkamama, güvensizlik, yalnızlık, ağlama krizleri ve hayata karşı
ümitsizlik sık görülmektedir. Şiddet uygulayan erkekleri yalnızca,
'hasta ruhlu' ve 'alkolik' olarak düşünmemek lazım. Aralarında
normal ve sorunsuz davranan erkeklerde çoğunlukta. Alkollü
olduklarında erkekler, daha rahat cinsel şiddet uygulayabiliyorlar
ve şiddeti alkolün arkasına sığınarak açıklayabiliyorlar. Ancak,
alkol şiddetin kaynağı değil erkeklerin kullandığı kötü bir
araçtır."
CİNSEL ŞİDDET UYGULAYAN ERKEKLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Cinsel şiddet uygulamaya meyilli erkeklerin ikili ilişkilerde
genellikle önceden sinyaller verdiğini belirten CTD Başkanı Dr.
Keçe, "Sinyalleri anlamak ve karşınızdaki kişiyi tanımak
kadınlarımızı sorunlu bir ilişkiye derinlemesine dalmaktan
koruyabilir" dedi.
Keçe, cinsel şiddet gösterebilecek erkeklerin özelliklerini şöyle
sıralayarak, kadınlara şu uyarılarda bulundu:
"Cinsel şiddet uygulama potansiyeline sahip erkeklerden kaçınmak
için aşağıdaki sinyallere dikkat edin. Bunlar; ilişkiniz olan erkek
kırıcı olursa, aşırı ve nedensiz yere kıskançlık gösterirse,
aşağılayıcı yorumlar yaparsa, sizi görmezlikten gelirse, nasıl
giyineceğinize karışır ve baskı yaparsa, sizi kendisiyle eşit
konumda görmez ve kendini üstün görürse, çok fazla içki içer,
uyuşturucu kullanırsa, sizi sarhoş olmaya, uyuşturucu kullanmaya
veya cinsel ilişkiye girmeye zorlarsa, sert, sinirli ve tehdit
edici biçimde davranırsa, ani çıkış ve inişleri varsa, genelde
karşı cins hakkında olumsuz konuşursa, şiddet kullanma konusunda
tehditkar olursa dikkatli olunmasını ve ilişkinin yeniden gözden
geçirilmesini tavsiye ediyoruz."
Dr. Keçe, cinsel şiddetin önlenebilmesinde eğitimin önemine dikkat
çekerek, eğitimin sadece okullarda verilen derslerden ibaret
olmadığının da altını çizdi. Hiç kimsenin cinsel şiddete maruz
kalmak istemeyeceğini, hiç kimsenin cinsel şiddeti hak etmediğini,
hiçbir davranışın cinsel şiddet için neden olarak
gösterilemeyeceğini belirten Keçe, "Cinsel şiddeti cinsel mitler,
yanlış kültürel değerler ve eğitimsiz toplumlar yaratır. Okullarda
çocukların terbiye edilmesi için şiddet uygulanması hoş
karşılanıyor, sayıları artık azalsa da erkeklere askerde şiddet ve
şiddetin erkeklik için ne kadar gerekli olduğu öğretilebiliyor"
açıklamasında bulundu.
Cinsel şiddete maruz kalanlara, var olan durumu, kendilerini
anlayacak ve destek verecek ve yardımcı olabilecek bir yakınına
anlatmasını öneren Keçe, "Polise başvurun, tıbbi ve psikolojik
yardım alın ve durumunuzu tercihen bu konuda çalışan bir hukukçuya
danışın" diye konuştu.
Keçe, bir yakını cinsel şiddete maruz kalanlara ise, "Ona destek
olun, dinlemeye hazır olduğunuzu gösterin. Onu dinleyerek
inandığınızı, bunun onun suçu olmadığını, olanlardan dolayı üzgün
olduğunuzu ve yardıma hazır olduğunuzu belirtin. Onunla vakit
geçirin, hukuki danışmanlık ve tıbbi açıdan yardım almasını ve
güvenlikli bir yerde kalmasını sağlayın, gündelik hayatında destek
olun" önerisinde bulundu.