Show TV'nin başrollerinde Nurgül Yeşilçay ile Timuçin Esen'in yer aldığı yeni dizisi Gülperi, ilk bölümüyle birlikte geçtiğimiz cuma akşamı sezona zirveden giriş yaptı. Gülperi sezon öncesinde yaptığı tanıtımlarla güçlü bir hikaye'ye sahip olduğunu göstermişti. Ancak ilk bölümle birlikte her şey öyle hızlı cereyan etti ki izleyicinin zihninde hikaye ve karakterleri adına bir takım boşluklar oluştu. Vatan Gazetesi yazarı Oya Doğan'da tam bu konuya parmak basmış. İşte Oya Doğan'ın o yazısı... "Başrollerini Nurgül Yeşilçay ve Timuçin Esen’in paylaştığı Gülperi geçen hafta cuma akşamı başladı. Tanıtımlarından zaten damarının çok sağlam olduğunu anlamıştık ama hikayede bu kadar boşluk olmasını beklemiyordum. Olaya hızlıca girilmiş girilmesine ama o sırada da etrafa her şey savrulmuş. Öncelikle Gülperi’nin kim olduğunu biz sahneye Kadir girene kadar anlamadık. İzmir’den gelmiş ve çok iyi Türkçe konuşuyor. Çocuklarının geleceği için de Gaziantep’ten kaçmayı planlıyor. Ama nasıl oluyorsa küçücük çocuğu Can Antep aksanında konuşuyor. Gülperi hapishaneden çıkıp Bebek’e nasıl geliyor? O Bebek kısmına ben çok takıldım. En azından bize nasıl oraya geldiğini izletselerdi. En önemli sorun ise o çocukların annelerine nasıl o kadar düşman olduğuydu. Annesine mektup yazan Can, seyirciye annesine olan hasretini anlatan Can nasıl oldu da mahkeme gününden itibaren izleyiciyle iletişimini kesti. Çocukların annelerine düşmanlığını gizlemenin bu hikayeyi daha gizemli kılmadığının altını çizerim. Rejiye gelirsek; Cem Karcı çok beğendiğim bir yönetmendir. Ama toprak işi çekmek başka bir şey! Hikayenin büyük bir kısmı Gaziantep’te çekilmiş ama biz o bölgenin atmosferini yaşayamadık. Orası bir konaktan ve yakın plan çekilmiş bir çarşıdan ibaret olmamalıydı. O bölgenin atmosferini hissetmeliydik. Bir eleştirim de mahkemede çocukların alındığı sahneye dair olacak. Bu kadar dramatik bir sahneyi detaylarla öyle sağılmış bir halde izlerdik ki, çocukların düşmanlığını bize anlatmasanız bile beden dilleriyle izlettirebilirdiniz. Tüm eleştirilerime rağmen Gülperi’nin sağlam bir damarı olduğunu düşünüyorum."