Yeni sezon birbirinden farklı ve değişik konuların işlendiği yeni dizilerle hızlı başladı. Her gün ekranlarda reyting savaşı veren diziler arasında Show TV'nin büyük iddialarla yayına soktuğu Keşke Hiç Büyümeseydik dizisi de giderek kan kaybeden diziler arasında. 80'li ve 90'lı yıllarda kalma dekorların ve o döneme ait kıyafetlerin sık sık k ullandığı dizi Mint Yapım tarafından çok iddialı başladı. Pazar akşamları yayınlanan dizi daha 4. bölümden reyting listelerinin çok alt sıralarında yer aldı. Başrollerinde Ege Aydan, Burcu Kara ve Deniz Celiloğlu gibi başarılı isimleri bir araya getiren dizi için beklentiler çok yüksekti. Keşke Hiç Büyümeseydik dizisinin ilk 3 bölümü Pazar akşamları Show TV ekranlarında saat 20.00’de yayınlandı. Dizini her hafta reytingleri giderek düşüşe geçti. EKRAN ÖMRÜ BİTTİ: Dizinin 4. bölümünün ise yayın akışında saat 20.00'de yayınlanması gerekirken saat 23.00'te yayınlanması kanalın diziyi gözden çıkardığı şeklinde yorumlandı. Yani sadece 4 bölüm yayınlanan dizi ekran ömrünü tamamladı. PEKİ EKRAN HAYATI KISA SÜREN DİZİNİN KONUSU NEYDİ: İnsan sevdiklerini kaybedince ertelediği zamanlar değerli olur. Ama şimdi çok geçtir. Küçükken birbirlerini nedensiz seven kardeşler, büyüdükçe küçük nedenlerle birbirlerine nasıl düşerler? Hulusi (Ege Aydan) hayatının son günlerini kendi evinde yalnız ve tek başına geçirmiştir. Hulusi yaşarken yapamadığını öldükten sonra başarabilecek midir? Miras olarak bıraktığı bu eski ev bir mülk gibi paylaşılacak mı yoksa bu aileyi tekrar bir arada mı tutacaktır? Yapımını MinT Prodüksiyon’un gerçekleştirdiği, yapımcılığını Birol Güven’in üstlendiği, senaryosunu Birol Güven - Murat Aras - Eray Yasin Işık’ın yazdığı dizinin yönetmen koltuğunda Mustafa Uğur Yağcıoğlu otururken; oyuncu kadrosunda Ege Aydan, Burcu Kara, Açelya Akkoyun, Murat Kılıç, Deniz Celiloğlu, İrfan Kangı, Yeliz Kuvancı, Demet Gül, Arda Esen, Melisa Doğu, Gülin İyigün, Sadri Alışık, Özge Akdeniz, Erkan Baylav, Rabia Toprak, Caner Nalbantoğlu, Yılmaz Gökgöz, Eda Akalın, Eray Yasin Işık, Ersin Arıcı, Seymen Aydın, Zeynep Anacan, Sebahat Adalar ve Kevork Türker gibi güçlü isimler yer alıyor. DİZİNİN OYUNCULAR KİM: HULUSİ HANDIRI (EGE AYDAN) Evin babasıdır. Yetmişli yaşlarındayken vefat etmiş ölümü ile birlikte çocuklarını bir araya toplayabilmiştir. Hayatını çocuklarına adayan Hulusi, devlet demir yollarında işçi olarak çalışmış çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak hayatı boyunca tek derdi olmuştur. Bütün kaygısı ya onları iyi bir okulda okutmak ya da sağlam bir işe yerleştirmek olmuştur. Bunun için elinden geleni yapmıştır. Fakat hayatı hiç de planladığı gibi gitmemiştir. Mahallede herkesin sevdiği saygı duyduğu ama çocuklarının bir köşede unuttuğu bir adam haline gelmiştir. Ona sorsan çocukları sürekli arar, ziyaret eder. Ama gerçekte son günlerini tek başına yaşamış ve yalnız bir şekilde de vefat etmiştir. Gençliğinde yakışıklı, şakacı çocukları ile ilgilenen bir babayken yaşlandıkça saçları kırlaşmış, beli bükülmüş eski neşesinden eser kalmamıştır. Kimseye borçlu olmadan yaşamış, alacaklı olarak bu dünyadan ayrılmıştır. Babadan kalma konaktan başka pek bir malı mülkü de kalmamıştır. Yaşarken kimsenin kıymetini bilmediği bu konak ölümü ile birlikte kıymete binmiştir. SERPİL ULUKIŞ (BURCU KARA) Serpil çocukluğunu çok başarılı bir öğrenci olarak geçirmiş, hep takdirname alan sınıf birincisi olan zeki bir kızdır. Babasının en sevdiği ve üzerine titrediği çocuğudur ve ailenin tek kızıdır. 16 yaşında bir kızı vardır. Babası onun ileride bir eczacı olmasını istemiş; ama Serpil, sonunda çok pişman olacağı bir evliliği seçmiştir.. Anne ve babası her ne kadar bu evliliği üniversite sonrasına kaydırmak istese de Serpil ısrarcıdır... Hulusi kızının geleceği için her ne kadar bu evliliğe rıza göstermese de, Serpil’in mutluluğu için onay verir. Babasının öldüğü gün Serpil için de büyük değişim başlayacaktır. Serpil'in önünde artık iki seçenek vardır. Kocasından boşanıp ayrı bir hayat kurmak ya da aşkına ve evliliğine sahip çıkmak. Serpil baba evine döndüğünde canlanan anıları sayesinde ikinci yolu seçer. Babasının vefatından sonra Serpil ailede tüm aksayan ilişkileri, erkek kardeşleri ve yengeler arasındaki kavgaları, kızını ve kocasını bir maestro gibi yönlendirmeye başlar. Babasının hayalini kurduğu o büyük aileyi serpil tekrar bir araya getirecektir. UFUK HANDIRI (DENİZ CELİLOĞLU) Hulusi’nin en küçük oğludur. Günümüz de kırklı yaşlarındadır. Evin en küçük çocuğu olduğu için her korunmuş kollanmış abilerinin gölgesinde anne babasının kayırması ile büyümüştür. Doksanlı yıllara gelindiğinde mahalleden arkadaşı olan Ayşe’ye aşık olmuş birbirlerine kavuşmak için gün saydıkları bir yola girilmiştir. Fakat bu aşkın önünde Ayşe’nin babası engel olmuş ve kızının istemediği bir evlilik yapmasına sebep olmuştur. Bunu öğrenen Ufuk sevdiği kadının düğününü basmış sarhoş bir şekilde olay çıkarmıştır. Hulusi’nin tokatı ile sonlanan bu hadise Ufuk’un da evden ayrılmasına sebep olmuştur. Ufuk mühendislik fakültesinde öğrenciyken radikal bir karar verip okulu bırakmış ve konservatuarda tiyatro okumayı seçmiştir. Önceleri bu konuyu babasından gizlemiş daha sonra da yediği tokat yüzünden babası ile arasına giren soğukluk bu konuyu tartışmalarına fırsat bile vermemiştir. Ufuk yıllar sonra hayalindeki oyunculuk mesleğini yapmış ama hayal ettiği gibi, bu meslek de ona mutluluk getirmemiştir. Mesleğini kutsal görmekte ama hala bir düzen kuramamaktadır. MUKADDES HANDIRI (AÇELYA AKKOYUN) Evin fedakar annesidir. Hulusi’ye ve çocuklarına büyük bir aşkla bağlıdır. Tipik bir Türk annesidir. Hazır kullanmaya karşı, elbisesini kendi diken, reçelini kendi yapan, evi çekip çeviren aile reisi Hulusi olsa da; bütün aileyi bir arada tutan Mukaddes’tir. Seksenli yıllarda 40 yaşlarında göreceğimiz Mukaddes; yıllar boyunca çocukları ile kocası arasında bir köprü olmuş, kendi derdini hep saklayıp içine atmış kimse ile paylaşmamıştır. Evladının vefatından sonra ise çok dayanamamış yakalandığı hastalık onu günden güne eritmiştir. Hulusi onu kaybettikten sonra hayata küsmüş çocukları ile iletişimini adeta yitirmiştir. Mukaddes gençken güzel giyinen yüzü gülen bir kadınken, ömrünün son zamanlarında çileli bir hayat yaşamıştır.