Sezonluk doktorlar, turizmi baltalıyor
Abone olTuristik tesislerde görev yapan sezonluk doktorların, turistleri ‘yolunacak tavuk’ gibi gördükleri belirtiliyor. Bu turistlerin Türkiye'den soğumasına yol açıyor
Ege ve Akdeniz gibi turizmin yoğun olduğu bölgelerde ‘turist
sağlığı’ rant haline geldi. Hareketliliğin yoğunlaştığı aylarda
‘göçmen hekim’ veya ‘çantalı hekim’ olarak tanımlanan sezonluk
doktorlar, otel revirlerini 50-100 bin Euro arasında kiralıyor.
Revirleri kiralayan doktorların masraflarını çıkarmak için
turistlere gereksiz sağlık tetkikleri yaptıkları veya ‘hiç
uygulamadıkları tedavileri ‘yapıldı’ gibi gösterdikleri
belirtiliyor. Örneğin apandisi ülkesinde iki yıl önce alındığı
halde, turistin sigorta şirketine Türkiye’den giden faturada
‘apandisinin alındığı’ söylenebiliyor. Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün
12. maddesinin açıkça ihlal edilmesinden rahatsız olan Muğla,
Antalya, Aydın ve İzmir Tabip odaları bu konuda bir çalışma
başlattı. Muğla Tabip Odası Başkanı Dr. Naki Bulut, "Turist
yolunacak tavuk değil." diyor.
Türkiye’yi tercih eden yabancı konuklara küçük işlemler sonrası
çıkarılan yüksek sağlık faturaları sadece ülke imajını zedelemekle
kalmıyor, turizmi de tehdit ediyor. Turistik tesisler, bünyelerinde
sağlık birimi bulundurmak zorunda. Sorun da bu noktada başlıyor.
Birçok tesis sağlık birimi oluşturmak yerine, revirini yıllık
50-100 bin Euro gibi çok yüksek rakamlarla kiraya veriyor. Ancak ne
Sağlık Bakanlığı ne de Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumluluğu
üzerine alıp bu konuda gerekli denetimi yapmıyor. Marm Asistance
Sağlık Proje Direktörü Dr. Fatih Mehmet Gül, sorunun, denetim
mekanizmasının çalışmamasından kaynaklandığını anlatıyor. “Sigorta
ücretleri 12-15 dolar arasında değişiyor. Ancak hasarın arttığı
yerde poliçe ücreti de artmaya başlar. Türkiye, gerekli önlemleri
almazsa örneğin turisti İspanya’ya 15 dolara sigortalayan firmalar
Türkiye için çok daha büyük rakamlar telaffuz edebilir. Şu anda
böyle bir düşünce de var.” diyen Gül, geçen yıl yaptıkları 10 bin
işlemden yaklaşık yüzde 10’unun hatalı olduğunu belirtiyor.
Agis Medikal Direktörü Dr. Koray Bülent Göker de karşılıklı güven
ilkesinin Türkiye’de oluşturulamadığına vurgu yaparak, “Turistlere
uygulanan yatarak tedavi oranlarında dünya birinciliğini
kaptırmamak övünülecek bir durum değil. Türkiye için yürütülen
sağlıkla ilgili negatif kampanyalar, ülkemizin büyük fırsatları
kaçırmasına neden olacak.” şeklinde konuşuyor. Göker, hastalanarak
bir sağlık kurumuna başvuran turistin kendini çekişmenin başaktörü
olarak bulduğunu anlatıyor. An-deva Sağlık Grubu Başhekim
Yardımcısı ve Turizm Koordinatörü Dr. Aycan Aktaş, sigorta
şirketleriyle hastaneler arasında güven sorununun gün geçtikçe
büyüdüğünü söylüyor. Asistan firmaların yurtdışındaki sigorta
şirketleriyle Türkiye’deki sağlık kuruluşları arasında irtibatı
sağlayan en önemli ayak olduğunu anlatan Dr. Aktaş, bu firmaların
hangi mevzuata göre hareket ettiğinin belirlenmesini istiyor.
Aktaş, fiyatlandırmanın da standart olmadığını belirterek, “Yerli
hastaya uygulanan fiyat, yabancı hastalar için iki katına kadar
çıkartılabilir ki bu gereklidir. Zira yurtdışı görüşmeleri vs.
nedeniyle yabancılara yapılan masraflar çok daha fazladır.”
diyor.
Türkiye Otelciler Birliği Başkanı Ahmet Barut ise otellerin
vermeleri gereken sağlık hizmetlerini gelir kapısı olarak
görmesinin sorunun ana kaynağı olduğunu anlatıyor. Akdeniz Turistik
Otelciler Birliği Başkanı Osman Ayık da “Ben kendi tatil köyümde
maaşlı doktor bulunduruyorum. Revirimi kesinlikle kimseye kiraya
vermem. Acil müdahalelerde para almıyorum. Olması gereken bu.”
şeklinde konuşuyor.
HABER: Zeliş Yıldıral - Uğur Sağındık
KAYNAK: