Sezeryan mı normal doğum mu? Sezeryanın zararları neler?
Abone olTÜRKİYE sezeryan doğumlarda dünya ortalamasının çok üstünde yer alıyor. Peki sezeryan doğumu neden zararlı, doktorlar neden normal doğumu tavsiye ediyorlar. İşte Sezenyan ile doğum yapmayı düşünenlerin okuması gereken bilgiler.
Sezaryen doğumlarda dünya genelinde önemli bir artış görülüyor.
Ancak Türkiye, halihazırda dünyada en çok sezaryen ameliyatının
yapıldığı ülke konumunda. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 1985 yılından
bu yana uluslararası tıp çevrelerinin kabul ettiği makul sezaryen
oranları yüzde 10 ile 15 arasında değişiyor. Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Örgütü'ne üye 35 ülkede sezaryen ameliyatlarının oranı
yüzde 28 dolayında. Türkiye'de ise bebeklerin yüzde 53'ü sezaryen
operasyonlarıyla dünyaya geliyor.
Türkiye'de sezeryan neden arttı?
Tıp çevrelerine göre, sezaryen oranlarının artışında etkili olan birkaç etmen var:
*İlk doğumunu yapacak gebe kadın yaşlarındaki artış
*Tüp bebek yöntemi sonucu çoğul gebelik
*Hekimlerin yanlış tedavi suçlamasıyla karşılaşması
*Sezaryenle doğum takviminin öngörülebilirliği
*Bazı kadınların kişisel nedenlerle sezaryene sıcak bakması
Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ayşe Aytoz, Türkiye'de sezaryen
ameliyatlarının tercih edilmesinde de aynı nedenlerin rol
oynadığını söylüyor. Dr. Aytoz, "Eğer hastanın normal doğum
yapmak açısından herhangi bir kontrendikasyonu yoksa, örneğin çoğul
gebelik değilse, bebek makat gelişi değilse ya da bebekte bir
anormallik yoksa, bebek stres altında değilse biz gebelerin normal
yolla doğurmalarını tercih ediyoruz," diye konuşuyor.
EN ÇOK ÖZELDE OLUYOR
Türkiye'de sezaryen oranları özel hastanelerde devlet hastanelerine
göre çok daha yüksek. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, 2016'da
kamu hastanelerinde yüzde 38,2 oranında sezaryen ameliyatı
görülürken, özel hastanelerde bu oran yüzde 70,5 dolayında
seyrediyor.
Peki bu farkta maddi gerekçeler rol oynuyor olabilir mi? Özel hastanelerin ya da kliniklerin finansal nedenlerle normal doğuma kıyasla daha pahalı olan sezaryenle doğumu teşvik etmesi söz konusu mu? Dr. Ayşe Aytoz, kadın doğum uzmanları olarak yaptıkları operasyonlarda kendileri açısından maddi bir fark olmadığını söylüyor:
"Biz sezaryenle doğum yaptırdığımızda daha çok kazanmıyoruz. Özel hastaneler tabii ki sezaryenle doğum yapıldığı takdirde daha çok kazanıyor olabilirler. "Fakat doktorların üzerinde böyle bir baskı kurmanın o kadar kolay olmadığını düşünüyorum. Doktorların da bu baskıyla hareket ettiklerini düşünmüyorum."
SEZERYAN İNSAN EVRİMİNİ BOZUYOR
Bilim insanları annelerin sık sık Sezaryen doğum yapmayı tercih etmelerinin insan evrimini etkilemeye başladığını iddia ediyorlar. Araştırmacılar 1960'lı yıllardan bu yana doğum kanalından sığmayan bebek vakalarının bin kişide 30'dan 36'ya ulaştığını saptadılar.
Yapılan araştırmada leğen kemiğinin dar olması nedeniyle
Sezaryen doğumu tercih eden kadınların sayısının arttığı görülüyor.
Eskiden dar doğum kanalına neden olan genler anneden çocuğa
geçemiyordu. Çünkü çoğu vakada anne de bebek de doğum sırasında
hayatını kaybediyordu.
Evrimin uzun zamandır cevaplanamayan sorularından biri yıllar
içinde leğen kemiğinin neden genişlemediği. Başka hayvanlarla
karşılaştırıldığında insan bebeğinin kafası daha büyük ve doğumu
zorlaştırıyor. Araştırmacılar Dünya Sağlık Örgütü'nden topladıkları
verileri matematiksel modellerle inceleyerek birbiriyle çelişen
sonuçlara ulaştılar.
Yeni doğan bebekler, eskisine oranla daha büyük ve sağlıklı doğuyor. Buna karşın, bebeğin fazla büyük olması doğum sırasında kanalda sıkışıp kalmasına ve anneyi de bebeği de tehlikeye atmasına yol açabiliyor.
Mitteroecker, "Seleksiyonun gücü Sezaryen doğumlarla zayıfladı" diyor ve modern tıbbı eleştirmediğinin, yalnızca evrime olan etkisine dikkat çekmek istediğinin altını çiziyor.
Genlerin geleceği
Araştırmacılar, dünya çapında bebeğin doğum kanalına sığamaması
durumuna bin doğumda 30 defa rastlandığını söylüyor.
Son 50-60 yılda bu oranın yüzde 3'ten yüzde 3.3-3.6 gibi bir orana yükseldiğini belirtiyorlar.
Dr. Mitteroecker, "Sürekli sorduğumuz soru, gelecekte ne olacağı. Ben evrimsel sürecin devam edeceğini düşünüyorum ama belki biraz daha yavaş bir şekilde. Bunun da bir sınırı olacaktır. Bir gün bütün çocukların Sezaryenle doğması gerekeceğine inanmıyorum" diyor.