Sezerin vetosundaki sır!
Abone olSezer'in vetosundaki "şifreyi" hükümet algıladı mı? Sezer vetoda, Erdoğan'a çok önemli bir mesaj verdi.
Sezer'in son vetosundaki "şifreyi" hükümet algıladı mı? Sezer
vetoda, Erdoğan'a çok önemli bir mesaj verdi. Sezer'in mesajını
Yenişafak'tan Fehmi Koru yazdı.
Yazar : Fehmi Koru
Kaynak: Yenişafak
------------
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Sosyal Güvenlik Kurumları
Kanunu'nu kısmen veto edip Meclis'e geri gönderdi.
Cumhurbaşkanıdır, anayasada yasaları Meclis'e geri gönderme yetkisi
vardır, elbette böyle davranabilir. Meclis de, yeniden görüşeceği
yasanın ilk halinde ısrar edebileceği gibi, 'veto' sebebini göz
önünde tutarak Cumhurbaşkanı Sezer'in istediği değişikliği de
yapabilir...
İlginç olan, Cumhurbaşkanı Sezer'in 'veto' gerekçesi: Bu yasayla,
bazı atamalarda, Cumhurbaşkanının devre dışı bırakıldığına itiraz
ediyor Cumhurbaşkanı Sezer... Gerekçeye bakıldığında, Sezer'in,
'özellikle tek parti iktidarında' atamalarda Cumhurbaşkanına söz
hakkı tanınmasının önemli olduğuna inandığı anlaşılıyor.
"Anayasamıza göre, yürütmenin iki kanadından birini oluşturan
Cumhurbaşkanı, 'yansız' niteliğiyle, siyasal nitelikli hükümete
karşı kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır"
değerlendirmesi, Sezer'in veto gerekçesinde yer alıyor...
Bir süreden beri tanığı olunan Cumhurbaşkanlığı eksenli
tartışmaların niteliğine de ışık tutan bir gerekçe bu aslında.
"Neden yeniden 'siyasî' kimliği bulunmayan biri aranıyor, neden
'siyasî' kimlikli biri Çankaya Köşkü'ne taşındığında veya böyle bir
ihtimal belirdiğinde bazı çevreler harekete geçiyor?" sorularının
da cevabı o gerekçede var. Siyaset kurumuna hayli tepeden bakan,
siyasîyi ve icraatını geçici, bir süreliğine katlanılması gereken
ârızî bir durum olarak gören bir anlayış... Cumhurbaşkanlığı ise,
'yansız' nitelikli olduğu için, daha güvenilir...
Türkiye'de demokrasi bu anlayış yüzünden gelişip pekişmiyor
işte.
Demokrasilerde sistem siyaset etrafında oluşur; siyasetin en
belirleyici unsuru ise siyasîlerdir. Halktan görev alan siyasî
kadrolar, halk desteği devam ettiği sürece, anayasal çerçeve dışına
taşmamak şartıyla, bildikleri gibi davranırlar. Siyasî sistem
vesayet kaldırmaz demokrasilerde...
"Cumhurbaşkanı iktidarı oluşturan siyasî kadroyla aynı partiden
olursa dengeler bozulur" iddiası demokratik kabulleri zorlayan bir
düşüncedir ve yanlıştır. Turgut Özal kendisini oylarıyla Çankaya'ya
taşıyan ANAP'a küs ölmedi mi? Süleyman Demirel ise, mimarı olduğu
28 Şubat sürecinde, kendi partisi DYP'nin liderinin başbakan
olmasını engellemişti. DP'nin on yıllık iktidarına Bayar-Menderes
çekişmeleri damgasını vurmamış mıydı?
Şimdilerde herkes bir yıl sonra boşalacak Cumhurbaşkanlığı makamına
kimin geleceği üzerine fikir imal edip duruyor. Tek partinin
oylarının seçmeye yettiği bir ortamda, Cumhurbaşkanı, o partinin
belirleyeceği bir kişi olacaktır elbette. Seçilen kim olursa olsun,
Çankaya Köşkü'ne çıktıktan sonra partisiyle ilişiği kesileceği
için, 'yansızlık' özelliğine o da sahip olacaktır. Rahat seçilen
Cumhurbaşkanı, keşke, iktidarla uyumlu biçimde kullansa
yetkilerini; Türkiye'nin şu aşamada en fazla ihtiyacı olan da
zirvede yakalanacak böyle bir uyumdur çünkü...
Bizdekine benzer 'temsilî' özelliğe sahip bir Cumhurbaşkanı ile
yönetilen ülkelerde, sözgelimi Almanya'da veya Yunanistan'da,
çoğunlukla 'siyasî' kimliği bulunmayan kişiler o makama seçiliyor.
Almanya ve Yunanistan, Anayasa Mahkemesi başkanlarını o makam için
tercih ettiler. Ancak, her iki ülkede de, siyasî kimliği bulunmayan
Cumhurbaşkanları, iktidarla uyumlu çalışmayı yeğlediler. Bizde de
Ahmet Necdet Sezer dönemi Ak Parti iktidarıyla böyle bir uyuma
sahne olabilseydi keşke. "Keşke" temennimiz gerçekleşmiş olsaydı,
belki de bugün, "Kim cumhurbaşkanı olur?" üzerinde tartışmamız
gerekmeyebilirdi.
Bugünkü tartışmaların temelinde tepedeki uyumsuzluk yatıyor:
İktidar daha uyumlu çalışacak kendi içinden bir cumhurbaşkanı
istiyor, uyumsuzluğu kural bilenler ise iktidara gün göstermeyecek
birinin seçilmesini sağlamak için seferber... Olan-biten her şeyde,
her gelişmede, bir yıl sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminin izleri
seçiliyorsa bundan...
Ahmet Necdet Sezer'in son vetosu uyumun önemini iktidara bir kez
daha hatırlatmış olmalı.