Sezerin seçim hamlesi
Abone olÇankaya için Sezer'in tavrı merak konusu oldu. İşte kulislerde konuşulan Sezer hamlesi.
Cumhuriyet gazetesinin hükümetin 'laiklik' konusunda
eleştirildiği imzasız başyazısı şöyle bitiyordu: "Bu yolda
yürürlerse, Sayın Cumhurbaşkanı ister istemez anayasal görevinin
gereğini yerine getirmek zorunda kalacaktır." Yazı gazetenin
imtiyaz sahibi İlhan Selçuk'un Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile
görüşmesinden birkaç gün sonra kaleme alınmıştı. Sezer'in, AK Parti
hükümetine hiç de sıcak bakmadığı biliniyordu. Daha yeni, Harp
Akademileri'nde sert mesajlar vermişti. O halde, devletin
tepelerinde 'mücadele' yöntemleri mi belirleniyordu ve Sezer ne
yapabilirdi?
Tartışma, geçmiş tecrübeleri hatırlayanlar için önemliydi elbette;
kaygıları harekete geçirdi. Anayasa'yı eksik okuyanlara göre, Sezer
Meclis'i feshedecekti. Oysa, cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine
karar verme yetkisini '45 gün içinde hükümet kurulamaması'
durumunda kullanabiliyordu. Hatta, Süleyman Demirel, cumhurbaşkanı
iken 'Meclis'i feshetmek' yetkisi istemişti. Kimilerine göre de,
Sezer yıl sonuna doğru istifa edecek ve hükümeti erken seçime
zorlayacaktı. Sezer'in sağlık sorunları sebebiyle Ankara
kulislerinde aylardır konuşulan bu senaryonun hayata geçmesine de
pek ihtimal verilmiyor.
Kuşkusuz, Anayasa cumhurbaşkanına, hükümet karşısında önemli kozlar
veriyor. Kararnamelerin bekletilmesi, geri gönderilmesi, yasaların
veto edilmesi gibi. Ancak, hükümetin bazı işlerinin gecikmesi
dışında etkisi olmayacak yetkiler bunlar. O halde geriye, Sezer'in
'siyasi tercih' nitelemesine maruz kalacak girişimlerde bulunması
kalıyor. 2001'deki anayasa kitapçığı krizine benzer gelişmeleri
beraberinde getirme riski taşıyan girişimler, siyasi kulislerde de
seslendiriliyor. Gazetesi ve İlhan Selçuk bildiklerini kamuoyuna
açıklamadıkları, "Anayasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla elinden
gelen her şeyi yapacak" demekten de öteye gitmedikleri için hepsi
tahminden öteye gitmiyor tabii ki.
Buna göre, Sezer, laikliğin tehlikede olduğunu sürekli gündemde
tutma yoluna gidebilir. Demeçlerinin yanında, Meclis'i olağanüstü
toplantıya çağırıp ya da sıklıkla Bakanlar Kurulu toplantılarına
başkanlık edip, 'laiklik uyarılarını' masaya getirebilir. İki ayda
bir toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarına 'irtica'
gündemini ekletip, getirdiği bazı tedbirlerin uygulanması
noktasında hükümeti zorlayabilir. Askerlerin de desteğiyle 28
Şubatvari bir sürecin yolunu açabilir (Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök'ün ise böyle işe yanaşmayacağı konuşuluyor).
Yine, MGK'yı ayda bir toplantıya çağırabilir. Olağan ve olağanüstü
bu toplantılarda hep aynı konuyu gündem yaptırabilir.
Hükümete değişik yöntemlerle boykot uygulayabilir. Başbakan dâhil,
hiçbir bakanı kabul etmez. Yine, Çankaya Köşk'ündeki resepsiyon ve
etkinliklere hükümeti davet etmez. Zorunlu haller dışında,
kabinedeki muhtemel değişikliklerin hiçbirine onay vermez.
Diğer yandan, İlhan Selçuk'un Cumhurbaşkanı Sezer'le derin
dostluğunun ortaya çıkması pek şaşırtmadı. Çünkü, Selçuk, zaman
zaman ilginç temaslarıyla gündeme gelen ve kafasındaki siyasi
projeleri hayata geçirmeye çalışan bir gazeteci. 12 Mart öncesinde,
bazı cuntacı askerlerle bir araya geldiği iddia edilmişti.
Camiasının pek sıcak bakmadığı MHP'nin merhum lideri Alparslan
Türkeş'i övücü yazılar yazdı 12 Eylül'den sonra. 'Şeriat'a pirim
vermediği sürece, MHP'nin desteklenmesi gerektiğini yazdı. MHP'nin
hükümet ortağı olduğu dönemde Devlet Bahçeli ile görüşmesi ise bir
hayli ses getirmişti. Selçuk, son olarak eski Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'i solun da yer alacağı büyük muhalefetin
liderliğine layık gördü. Gazetenin yazarlarından emekli general
Doğu Silahçıoğlu'nun, 'özgürlükçü sağ ile halkçı solun'
birlikteliğini savunan yazısı da buna eklendi.
Bakalım, Sezer'in tavrı ne olacak. Türkiye, yeni krizlere
sürüklenmesin de…
Zekai Özçınar
Aksiyon