Sezer'in atadığı üye Anayasayı deldi
Abone olCumhurbaşkanı Sezer'in Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadığı Serruh Kaleli'nin bundan 11 yıl önce bir kereliğine de olsa Anayasa'yı deldiğini biliyor muydunuz?
Sezer'in Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadığı Kaleli,
Anayasa'daki 'milletvekili transfer yasağı' ilkesini delmek için
1994'te DSP lehine kurulan partinin genel başkanı olduğunu bizzat
açıkladı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Anayasa Mahkemesi
üyeliğine seçtiği avukat Serruh Kaleli'nin Anayasa'daki 'parti
değiştirme yasağını' aşmak için kurulan bir hülle partisinde
yöneticilik yaptığı ortaya çıktı. Bu da 'Anayasa'yı bir kere de
olsa delen kişi, Anayasa'yı deldirtmemekle görevli Anayasa
Mahkemesi üyesi olur mu?' tartışmasını açtı. Sezer'in mahkemede boş
bulunan üç üyelik için tercih ettiği avukat Serruh Kaleli'nin
1994-1997'de DSP'de görev yaptığının belirlenmesi bazı kesimlerce
Sezer'e yönelik eleştiri gerekçesi yapılmıştı. Kaleli'nin halen DSP
üyesi olmadığı Yargıtay kayıtlarıyla da doğrulanmıştı. Ancak,
Kaleli'nin 10 yıl önce Solda Katılım Partisi adında bir partinin
kurucusu ve yöneticisi olması ilginç bir tartışma başlattı. Çünkü,
bu parti 1994 yılında CHP ve SHP'den istifa eden altı
milletvekilinin DSP'ye geçmesini sağlamak amacıyla kurulmuştu.
Bunda amaç, Anayasa'daki parti değiştirme yasağını bir hileyle
aşmaktı. Parti kuruldu ve feshedildi Nitekim, parti yasal olarak
kuruldu, İçişleri'ne bildirildi. Daha sonra da kurgulandığı gibi
DSP'ye katıldı. O tarih itibariyla da parti tüzelkişiliği sona
erdi. Nitekim, şimdi Anayasa Mahkemesi üyeliğine başlayacak olan
Kaleli de Solda Katılım Partisi'nin hülle, yani Anayasa'daki engeli
aşmak amacıyla kurduklarını dünkü Milliyet gazetesinde kabul etti.
Hatta Kaleli, 'DSP'ye katılmak adına kurulan partiye üye oldum, 3
yıl orada görev yaptım. Parti kurmak için İçişleri'ne başvurmuştuk,
adımı genel başkan yazdılar yani herhangi isim o. Zaten üç günlük
partiydi' sözleriyle hülle vurgusunu pekiştirmişti. Kaleli'nin hem
DSP hem de Solda Katılım Partisi üyesi olması 'çifte üyelik' yasak
olduğu için Yargıtay'da işlem gördü. Böylece DSP üyeliğini de
kaybetmiş oldu. Kaleli 2003 Yargıtay kayıtlarına göre DSP üyesi de
değil. 12 Eylül döneminin ürünü olan parti değiştirme yasağı
Anayasa'nın 84. maddesinde düzenlenmişti. Anayasasının en çok
tartışılan düzenlemelerinden biri olan madde, parti değiştiren
milletvekillerinin, vekilliklerinin düşürüleceğini düzenliyordu.
Madde, siyaset yasağı getirdiği, vekillerinin iradesine ipotek
koyduğu gerekçesiyle topa tutuluyordu. Bunun için parti değiştirmek
isteyen milletvekilleri bir hülle partisi kuruyor, daha sonra
istedikleri partiye katılıyordu. Bu nedenle de Kaleli'nin partisi
gibi onlarca hülle partisi kuruldu. Parti kurmak suç değil ama...
Anayasa'da parti değiştirme yasağı getiren madde, 1995'te
demokratikleşme rüzgârının etkisiyle yapılan Anayasa değişikliği
ile kaldırılmıştı. Kaleli'nin kabul ettiği hülle partisi
yöneticiliği, kendisinin yeni görevi nedeniyle tartışma yarattı.
Kaleli'nin partisi yasaldı, nitekim Yargıtay'da da sorun çıkmadı.
Yasalarda da böyle bir suç tanımı yok. Ancak tartışma yasallıkla
ilgili değil, Kaleli'nin bir Anayasa hükmünü baypas amacıyla bir
işleme ortak olması noktasında toplanıyor. Hülle partisi kurmanın
'Anayasa'yı delme' olarak kabul edilmesi halinde, Kaleli'nin de
'Anayasa'yı delen kişi' olarak kabul edilebileceği konuşuluyor.
Kaleli'ye bu sıfatın verilmesi doğru kabul edilecekse ciddi bir
soru gündeme geliyor: Anayasa'yı bir kereliğine de olsa delen kimse
görevi Anayasa'yı deldirtmemek olan Anayasa Mahkemesi üyeliği
yapabilir mi? Bu andı içiyorlar Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu'na
göre, mahkeme üyeleri görevlerine başlamadan önce, Cumhurbaşkanı,
TBMM Başkanı, Başbakan, Yüksek Mahkeme başkanları, Adalet Bakanı,
Yargıtay Başsavcısı, Danıştay, Askeri Yargıtay başsavcıları, YÖK
Başkanı, rektörler ile mahkemenin emekli üyeleri huzurunda
aşağıdaki andı içiyorlar: "Türk milleti tarafından demokrasiye âşık
Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı koruyacağıma; görevimi doğruluk,
tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde, sadece vicdanımın emrine
uyarak yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim." Kaynnak:
ww.radikal.com.tr