Sezer üst kimliğin tanımını yaptı
Abone olAzınlık Raporu tartışmasına Cumhurbaşkanı Sezer de katıldı. Sezer, ''Cumhuriyet Bayramı'' dolayısıyla bir mesaj yayımladı ve üst kimliğin tanımını yaptı.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluş felsefesinde bulunan ve anayasalarda da yer verilen Türk
ulusu kavramının bir üst kimlik olarak kullanıldığını belirtti.
Sezer, ''Ülke ve ulus yönünden bölünmez bütünlüğü vazgeçilmez gören
tekil devlet, özel yaşam alanında kalmak koşuluyla alt kimlikleri
benimser; çünkü, farklı alt kimlikler toplumun zenginliğidir.
Birlikte yaşayan ve kaynaşmış toplulukların, kültürel haklar
dışında, etnik, dinsel ya da mezhepsel kimliklerinin öne
çıkarılması ulus devleti yıpratmanın ötesinde, ulusal birliğe zarar
verecek niteliktedir'' dedi. Sezer, ''Cumhuriyet Bayramı''
dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Cumhurbaşkanlığı Basın
Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Sezer, mesajında, Yüce
Atatürk'ün önderliğinde kurulan cumhuriyetin 81. yıldönümünün,
ulusça büyük coşku içinde kutlandığını vurguladı. Türk devleti ve
ulusunun, cumhuriyetin sunduğu olanakları en iyi biçimde kullanarak
Yüce Atatürk'ün gösterdiği gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşma ereğine
kararlılıkla ilerlediğini ifade eden Sezer, ''Bizler, uygarlığın
tüm olanaklarından yararlanan özgür yurttaşlar olarak geleceğe
güvenle bakabiliyorsak, bunu Yüce Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete ve
onun kazanımlarına borçluyuz'' dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, Türk
ulusunun, kendisini çağdaş dünya ile buluşturan ve özgürlük ortamı
yaratan cumhuriyeti korumaya ve sonsuza değin yaşatmaya kararlı
olduğuna işaret ederek, cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ü,
silah arkadaşlarını, kahraman şehitleri ve gazileri sonsuz gönül
borcu ve saygıyla andığını kaydetti. Yüce Atatürk'ün Samsun'a
çıkışıyla başlayan bağımsızlık savaşımının, O'nun önderliğinde
büyük bir inanç ve kararlılıkla yürütüldüğünü, tüm olanaksızlıklara
karşın eşine az rastlanır bir zafer kazanıldığını belirten Sezer,
''Bu zafer, cumhuriyetle taçlandırılarak, tarihimizin en büyük
çağdaşlaşma ve aydınlanma hareketi başlatılmıştır'' dedi. Ulus
egemenliğine ve ulusal istence dayanan, demokratik açılımları
olanaklı kılan cumhuriyet ve ardından yapılan devrimlerle,
Türkiye'nin, uygarlık yolunda önemli ilerlemeler kaydettiğini ifade
eden Sezer, cumhuriyetin, çağdaşlık, eşitlik ve özgürlük
getirdiğini, büyük bir düşünce devrimi başlattığını vurguladı.
Sezer, ''Cumhuriyet rejimi, bir yurttaşlık bilinci oluşturmuş,
yurttaşlar arasında eşitliği sağlayarak, herkese ülke yönetimine
katılma ve ülkenin geleceğini belirleme hakkını vermiştir. Böylece,
cumhuriyetle birlikte kendini yöneten ve yönetme hakkına sahip
etkin yurttaşlar yaratılmıştır'' dedi. ''BAŞARILARIN GERİSİNDE
LAİKLİK YATIYOR'' Cumhuriyetin başarılarının gerisinde din ve
vicdan özgürlüğünün güvencesi ve çağdaşlığın temeli olan laiklik
ilkesinin yattığını belirten Sezer, şöyle devam etti: ''Türk
Aydınlanma Devrimi'nin ekseni olan laiklik ilkesi, çağdaşlaşma ve
toplumsal dönüşüm tasarımını hedefine ulaştırmıştır. Özgür bireyin
ortaya çıkmasını sağlayan laiklik ilkesi, toplum ve cemaat
baskısını engellemiş, bireylerin yaratıcılıklarını harekete
geçirmiştir. Dinsel kurallarla yönetilen bir devletten, bireyi
yücelten çağdaş devlete geçişi anlatan laik ve demokratik Türkiye
Cumhuriyeti, art arda gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki
düzenlemeler sayesinde, uygar dünya ile hızla bütünleşmiştir.
Cumhuriyetin 81 yıllık kazanımları, 'Türk milletinin tabiat ve
adetlerine en uygun idare, cumhuriyet idaresidir' diyen Yüce
Atatürk'ün haklılığını ortaya koymaktadır. Türk Ulusu, Atatürk'ün
gösterdiği yolda ilerlemiş, O'nun devrim ve ilkelerini kısa sırada
özümseyerek cumhuriyeti yaşam biçimi olarak benimsemiştir.''
''CUMHURİYET, AYDINLANMA TASARIMIDIR'' Cumhurbaşkanı Sezer,
cumhuriyetin, siyasal, toplumsal ve kültürel alanda bir yenilenme,
çağdaşlaşma ve aydınlanma tasarımı olduğuna işaret etti. Sezer,
Yüce Atatürk'ün, ''Cumhuriyet yeni ve sağlam esaslarıyla Türk
milletini emin ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asıl
fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni
bir hayatın müjdecisi olmuştur'' sözleriyle bunu anlattığını
kaydetti. Tam bağımsızlık ve ulus egemenliğine dayanan cumhuriyet
rejiminin, Yüce Atatürk'ün çağdaş, laik, demokratik ve sosyal hukuk
devletini gerçekleştirme inancının temel dayanağı olduğunu belirten
Sezer, ''Çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü bir yönetim biçimiyle
demokrasiyi geliştirmek ve ulusumuzu, gönenç içinde uygar ve ileri
bir toplum düzenine ulaştırmak cumhuriyetin en büyük ereğidir''
dedi. Sezer, cumhuriyeti tüm ilke ve değerleriyle benimsemeyi,
korumayı ve geliştirmeyi temel alan cumhuriyetçilik ilkesinin,
Türkiye'nin hedeflerine ulaşması sürecinde Atatürk'ün diğer
ilkeleri gibi Türk ulusuna yol gösterdiğini kaydetti. ''BÖLÜNMEZ
BÜTÜNLÜĞÜ KORUMAYA ANT İÇMİŞ BİR CUMHURBAŞKANI'' ''Cumhuriyetimizin
81. yılını kutladığımız bugünde, yurdun ve ulusun bölünmez
bütünlüğünü korumaya ant içmiş bir cumhurbaşkanı olarak, Türkiye
Cumhuriyeti'nin çok önemli gördüğüm bir niteliği üzerinde durmak
istiyorum'' diyen Sezer, Anayasa'nın değiştirilemez kuralları
arasında yer verilen 3. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin,
ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün olduğunu anımsattı. Bu
düzenleme ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin
kurallaştırıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Sezer, Türkiye
Cumhuriyeti kurulurken ''tekil devlet'' modelinin benimsendiğini,
bu nedenle, anayasal kuralın değiştirilmesinin önerilmesinin de
yasaklandığını kaydetti. Sezer, şöyle devam etti: ''Tekil devlette,
ülke de, ulus da, egemenlik de tektir ve bölünemez. Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucu ve asli öğesi tektir ve Türk ulusudur.
Egemenlik kayıtsız koşulsuz Türk ulusunundur. Türk ulusu, siyasal
bir kavramdır ve 'Atatürk Milliyetçiliği' esasına dayanır. 'Atatürk
Milliyetçiliği' akılcı, çağdaş, uygar ve barışçı bir ulusçuluk
anlayışıdır. 'Atatürk Milliyetçiliği', Türkiye Cumhuriyeti'ne
vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk ulusundan sayan; etnik
köken, dil, din ve mezhep gibi nedenlerle yapılacak her türlü
ayrımcılığı reddeden, birleştirici ve bütünleştirici bir anlayışı
içerir. Anayasamızda benimsenen ulusçuluk da, etnik köken, dil,
din, mezhep gibi benzerliklere değil; yazgı, kıvanç, tasa ve ülkü
ortaklığına ve birlikte yaşama isteğine dayanan ulusçuluk
anlayışıdır. Türk ulusundan sayılmanın tek koşulu vatandaşlık
bağıdır. Bu, Anayasa'nın 66. maddesinde, 'Türk Devleti'ne
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür' söylemiyle açıkça
vurgulanmıştır. Maddede, Türk olmak etnik kökenle değil hukuksal
bir bağla 'Vatandaşlıkla' ilişkilendirilmiştir. Ulusal Kurtuluş
Savaşı yıllarında oluşan bu tanım 1924 Anayasası'na da aynı biçimde
girmiştir. Bundan etnik bir anlam çıkarmak doğru olmaz. Türk ulusu
kavramı Türkiye'ye gönül bağı ile bağlı olan herkesi kapsamaktadır.
Yüce Önder Atatürk'ün 'Ne mutlu Türküm diyene' özlü sözü bunu en
iyi biçimde anlatmaktadır. Çünkü, bu söyleyişte 'Türk olana' değil,
'Türküm diyene' denilmiştir. Bütün bunlardan çıkaracağımız sonuç;
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinde bulunan ve
anayasalarda da yer verilen Türk ulusu kavramının bir üst kimlik
olarak kullanıldığıdır. Yüce Atatürk'ün deyişiyle, 'Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'ni kuran Türkiye halkına Türk ulusu denir.'
Ulusal Kurtuluş Savaşı, toplumun bünyesinde barındırdığı tüm etnik
ve dinsel öğelerin katılımıyla yapılmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurulmasıyla bu öğeler, Türk ulusu çatı kimliğinde, onurlu biçimde
temsil edilmişlerdir. Ülke ve ulus yönünden bölünmez bütünlüğü
vazgeçilmez gören tekil devlet, özel yaşam alanında kalmak
koşuluyla alt kimlikleri benimser; çünkü, farklı alt kimlikler
toplumun zenginliğidir. Birlikte yaşayan ve kaynaşmış
toplulukların, kültürel haklar dışında, etnik, dinsel ya da
mezhepsel kimliklerinin öne çıkarılması ulus devleti yıpratmanın
ötesinde, ulusal birliğe zarar verecek niteliktedir.'' "AB
AYRIMCILIK YAPMASIN" Sezer, Avrupa Birliği üyelik sürecinin olumlu
biçimde sonuçlanması için Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını
belirtti. Sezer, ''Adım atma sırası artık Avrupalı
ortaklarımızdadır. Bu gerçeklerin bilincinde olan Türk Ulusu'nun
haklı beklentisi, 17 Aralık 2004 tarihinde yapılacak Avrupa Birliği
Konseyi'nde katılım görüşmelerine 2005 yılının ilk aylarında
başlanması kararının alınması ve ülkemize yönelik ek bir koşul
getirilmemesi, ayırımcılık yapılmamasıdır'' dedi. Sezer,
''Cumhuriyet Bayramı'' dolayısıyla yayımladığı mesajda, dış
politikaya ilişkin bazı konulara da değerlendirmeler yaptı.
Cumhurbaşkanı Sezer, bölgede yaşanan kapsamlı değişimlerin,
Türkiye'yi de doğrudan ilgilendirdiğine işaret ederek, Türkiye'nin
gönenç, istikrar ve güvenliğini ilgilendiren bu konuların dikkatle
izlenmesi ve ulusal çıkarların gerektirdiği önlemlerin alınması
yönünde özenle çaba gösterilmesinin, içinde bulunulan dönemde daha
da büyük önem taşıdığını ifade etti. Sezer, şöyle devam etti:
''Uluslararası alanda karşımıza çıkan sorunlara akılcı çözümleri
üretmeyi sürdürebilme yeteneğimiz, Türk Ulusu'nun geleceğe güven ve
umutla bakmasını sağlamaktadır. Kararlı, ileriyi düşünen,
girişimci, ön alan ve çözümden yana yaklaşımlarımızın,
Cumhuriyetimizin uluslararası alandaki konumuna ve saygınlığına
giderek daha fazla güç kazandırması sevindiricidir. Komşularımızla
iyi ilişkiler kurmaya yönelik çabalarımız, günümüzde de dış
politikamızın temelini oluşturmaktadır. Bu çabalarımızın giderek
daha fazla sonuç vermekte olduğunu mutlulukla gözlemliyoruz.
Komşularımızla ilişkilerimizde sağlanan ilerlemelerin güçlenerek
sürdürülmesi, en içten dileğimizdir.'' ''ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPTIK''
AB konusuna da değinen Sezer, Türkiye'nin, AB'ye üyelik sürecinin
olumlu biçimde sonuçlanması için üzerine düşeni yaptığına
inandıklarını kaydetti. Sezer, şöyle devam etti: ''Adım atma sırası
artık Avrupalı ortaklarımızdadır. Bu gerçeklerin bilincinde olan
Türk Ulusu'nun haklı beklentisi, 17 Aralık 2004 tarihinde yapılacak
Avrupa Birliği Konseyi'nde katılım görüşmelerine 2005 yılının ilk
aylarında başlanması kararının alınması ve ülkemize yönelik ek bir
koşul getirilmemesi, ayırımcılık yapılmamasıdır. Türk ve dünya
kamuoyu önünde içtenlik ve inandırıcılık sınavı verecek olan Avrupa
Birliği üyesi ülkelerin, nesnel, tutarlı ve yapıcı bir tutum
benimsemelerini ve ülkemize farklı ölçüt ve yöntemler
uygulamamalarını umuyoruz. Cumhuriyet Bayramlarını kutlarken her
geçen yıl ülkemizde sağlanan ilerlemeleri gözlemleyince, bugüne
kadar yaptıklarımızın, üyelik görüşmelerine başlayınca
başaracaklarımızın bir güvencesi olarak görülmesinin yerinde
olacağına inanıyoruz. Üyelik görüşmelerimizin zorlu geçeceğinin
bilincindeyiz. Üyeliğimizin gerçekleşeceği dönemde ülkemizin her
alanda ulaşmış olacağına inandığımız düzey, bugün Avrupa
kamuoylarında tartışma konusu olan kimi öğelerin büyük ölçüde
ortadan kalkması sonucunu verecektir. Öte yandan, Türkiye'deki
kapsamlı değişim sürecinin önümüzdeki yıllarda da süreceği ve buna
koşut olarak, Avrupa Birliği'nin de aynı kalmayacağının
unutulmaması önem taşımaktadır. Her genişleme dalgasıyla yeni
boyutlar elde eden Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin üyeliğiyle
sağlayacağı kazanımları da kapsamlı biçimde değerlendirmesi
gerekmektedir.'' ''BİRLİK VE DİRLİĞİMİZİ HER ZAMAN KORUMALIYIZ''
Cumhurbaşkanı Sezer, Cumhuriyet'in 81 yıllık kazanımlarının, onurlu
bir ulus olarak geleceğe güvenle bakmayı olanaklı kıldığını,
bununla birlikte, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve işsizlik gibi
kimi önemli sorunlar bulunduğunu vurguladı. Sezer, ''Ancak,
ülkemizin ve Ulusumuzun potansiyeli doğru kullanıldığında tüm
sorunlarımızı aşacak güce sahip olduğumuzdan kuşku duymuyoruz''
dedi. Türkiye'nin, kendisini geleceğe taşıyacak tasarıları
sürdürmesi ve bunlara gerekli kaynağı ayırabilmesi gerektiğini
belirten Sezer, mesajını şu ifadelerde tamamladı: ''Türkiye
Cumhuriyeti, köklü, büyük ve güçlü bir devlettir. Laik, demokratik
ve çağdaş yapısıyla pek çok ülke için örnek durumundadır. Bu
büyüklüğe yaraşır biçimde, birlik ve dirliğimizi her zaman
korumalıyız. Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkılması,
Cumhuriyet'in tüm değerleriyle sonsuza değin yaşatılması hepimizin
ortak sorumluluğudur. Tüm yurttaşların, kurum ve kuruluşların,
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'da belirtilen niteliklerini korumak
ve bunlar yönünden taraf olmak zorunda olduklarını bir kez daha
anımsatmak istiyorum. Yurttaşlarımızın bu bilinçle, Cumhuriyet'in
çevresinde kenetleneceğine ve O'nu yeni eserlerle yücelterek
geleceğe güçlü biçimde taşıyacağına inancımız sonsuzdur. Büyük
Önder Atatürk'ün, 'Cumhuriyet, ahlaki fazilete dayanan bir
idaredir. Cumhuriyet fazilettir' sözü, Cumhuriyet'in erdemli
bireylerin yaşatacağı bir rejim olduğunu göstermektedir. Yüce
Atatürk'ün, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Meclis'e verdiği
'Türkiye Cumhuriyeti, mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır!'
iletisi, aslında bizlere yüklediği büyük bir sorumluluktur. Bunu
unutmadan çalışacak, ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacağız.
Cumhuriyet'in anlam ve kazanımlarının çok iyi özümsenmesi, 81
yıllık başarılarımızı katlayarak artıracaktır. Ulusumuzun ortak
bilinci, birlik ve beraberliği bu süreçte en büyük gücümüz
olacaktır. Ulusal birliğimizi zayıflatmaya yönelik hareketlere asla
izin vermeyeceğiz.'' Sezer, yurt içinde ve dışındaki yurttaşların
Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı.