87 yaşında KOAH ve zatürre sebebiyle yaşamını yitiren Seyfi Dursunoğlu, bir dönemin en çok kazanan isimlerinden biriydi. Ekran şovlarıyla 15 milyon TL tutarında bir mal varlığı edinen Seyfi Dursunoğlu, vefatından çok önce servetini kime miras bırakacağını açıklamıştı. 6 kardeşi olan ünlü sanatçı hiç evlenmediği için çocuk sahibi de olmadı. Seyfi Dursunoğlu, tüm mirasını da yakınları yerine bir derneğe bıraktı. Seyfi Dursunoğlu yaptığı bir röportajda, mirasının tamamını "Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bırakacağını açıklamıştı. Seyfi Dursunoğlu miras vasiyetini şöyle açıklamıştı:"Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na yaptığım bağışla ilgili çok konuşulsun duyulsun istemedim. Bazı kişiler diyorlar ki bir sene para almadan onlar için program yaparım, çalışırım. Ama önemli olan bedava program yapmak değil nakit para bağışı da yapmak. Ben hem para veririm hem de gerekirse program yaparım.-Ben mirasını onlara bağışladım. Ben öldükten sonra kimse mirasımı bölüşemeyecek. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağış yapmaya kara vermem çok enteresan oldu. Benim telefon numaram ile onların numarası arasında bir rakam farkı var. -Her sabah ben Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı mı diye uyandırılıyordum. Bir çok kişi arıyordu. Bir gün onları arayıp uyardım telefonlarımız benziyor birimiz değiştirelim diye. Onlar da beni vakfa davet ettiler konuşmak üzere. -Orada bana yaptıkları işlerin görüntülerini izlettiler ve çok etkilendim. Onları 2 sene gizli takibe aldım ve böyle bir bağış yapma kararı aldım".Seyfi Dursunoğlu nereli hiç evlendi mi? : Tam adı Seyfettin Dursun olan Seyfi Dursunoğlu, 1 Ekim 1932 tarihinde Trabzon'da doğdu. Aslen Bayburtludur. Küçük yaşta 1938'de İstanbul'a gelmişler. Babası Eminönü'nde manifaturacıydı. Annesinin adı da Selvi hanım. 7 kardeşlerdi. Seyfi Dursunoğlu 87 yıllık şöhret dolu yaşamında hiç evlilik masasına oturmadı. Vakti zamanın da bir çok sevgilisi olduğunu belirten ünlü sanatçı özel hayatına ilişkin şunları anlatmıştı: Çocuk sahibi olmadığı için pişman mıydı?-Bu konuda şu an hiçbir pişmanlığım yok. Haberleri izliyorum da, evladı miras için babasını baltayla kesiyor. Beni herhalde dilim dilim tuza bastırıp salamura diye bakkala verirlerdi. Çok güzel ilişkilerim oldu : -Çok yakışıklı bir adamdım. Mahallede kızlar gözlerimi kapattırır kirpiklerime bakardı. Şimdi bakıyorum yoklar... Her şey deforme oluyor. Bir merdiven çıkıyorsunuz oflayıp puflayarak. Biraz yaşlılıktan, biraz da şişmanlıktan. -Kaybettim o güzelliğimi. Şu anda ne giysem yakışmıyor gibi. O yüzden bu saatten sonra gelecek olan beni değil, oturduğum evi ve paramı sever. Öylesine güzel birlikteliklerim oldu ki, onların üstüne uyduruk olma ihtimali çok yüksek olan ilişkiler istemiyorum.-Gerçekten çok yakışıklıydım. Sokakta görenler birbirlerini dürter, “Şuna bak, Yunan heykeli gibi adam” derlerdi. Ama o güzelliği hiçbir zaman kullanamadım. O kadar güzelim ki başıma bir şey gelir diye sokağa çıkmama izin vermezlerdi. Zapturapt altındaydım.İnsana ölüm korkusu geliyor. Akşam odama yatmaya çıkıyorum. ‘Yarın sabah acaba aşağı inebilecek miyim?’ diye düşünüyorum hep, bir korku geliyor insana. İnsanlar yaşlılıkta başkalarına muhtaç olur, parasız kalır, sıhhatleri bozulur. Sırada ölüm var ne olacak?Gerçek adı ve soyadı neydi? -Bizim asıl soyadımız Tursun. Sonradan Dursun oldu. Gerçek adım Seyfettin Dursun. Kömürcü adı gibi diye değiştirdim. Seyfi Dursunoğlu yaptık. Gerçi bu sefer de kasap adı gibi oldu.Devlet memuruyken nasıl Huysuz Virjin oldu? - 18 sene devlet memurluğu yaptım. Fakat bildiğin yoksuldum. Arada ekstra para kazanmak için ramazan eğlenceleri düzenliyor, kantolar falan yapıyordum. Bir gün beni seyretmeye Muzaffer Hepgüler ve karısı gelmiş. Ardından Kulüp 12’ye gidip “Bütün kadroyu çıkarın işten. Bir çocuk var, öyle kantolar yapıyor, öyle şarkılar söylüyor ki görmeniz lazım” demişler. Bu vesileyle Kulüp 12’de işe başladım. Huysuz bu şekilde doğdu. Annem beni doğuruncaya kadar hastaneyi inletmiş, ben de Huysuz’u doğuruncaya kadar çok inledim, çok parasızlık çektim. Her şeyden önce özel yaşantımdan vazgeçtim. En büyük fedakarlığım budur. Ben de meyhaneye gidip kafayı çekmek, bardağı fırlatmak, azıp kudurmak isterdim. Ama hayır! Derli toplu yaşamak zorundaydım. Yaptığım işin icrası, Müslüman bir ülkede çok zor.