Şevket Kazan'dan 'Baba'ya' darbe
Abone ol28 Şubat döneminin bakanlarından olan Şevket Kazan, canlı yayında Süleyman Demirel hakkında şok bir iddia ortaya attı.
İNTERNETHABER - tv8'de ekranlara gelen Erkan Tan ile
Başkent'ten programına konuk olan Saadet Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Şevket Kazan, 28 Şubatla ilgili Demirel'i suçladı.
Kazan, "Demirel isteseydi önyebilirdi. Yapmadı, çünkü o da bu
oluşumun içinde" dedi.
28 Şubat soruşturması hakkında konuşan Kazan, "28 Şubat'ın
arkasında ABD vardır!" dedi. Erbakan'ın Batı Çalışma Grubu
Belgesini Süleyman Demirel'e götürdüğünü de belirten Kazan
"Demirel isteseydi bu işleri önleyebilirdi"
şeklinde konuştu.
BİR NUMARA GÜVEN ERKAYA
“Çevik Bir, bir numara değil diyorlar. Bir numara hanesi boş diyorlar. Bu boş olan hane de, 28 Şubat’ın adeta beyni mesabesinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya vardı. Kendisinin hayatta olmaması sebebi ile onun yeri orada boş.” |
Şevket Kazan'ın açıklamaları özetle şöyle:
DEMİREL DE OLUŞUMUN İÇİNDE
"Süleyman Demirel isteseydi bu işleri önleyebilirdi. 5 Mayıs
tarihinde Batı Çalışma Grubu'nun ilk belgesini aldığımız zaman
Erbakan Hoca hükümet içindeki müzakerenin arkasından bu belgeyi
Süleyman Demirel'e götürdü ve gösterdi. Demirel hem devletin
başkanı hem de TSK'nın başkomutanıydı. Başkomutanı olarak
nüfusunu kullanamaz mıydı? Bunların hepsini kullanabilirdi,
yapmadı. Çünkü o da bu oluşumun içinde."
POSTMODERN DARBE ABD İŞİ
"Bu planları yapanların arkasında ABD var. Biz 8 Temmuz 1996'da güvenoyu aldık. 20 Temmuz'da Washington Enstitüsü'nde panel düzenlendi. Bu panelde 2 konuşmacı vardı. Konuşmacılardan birinin adı Makovsky. Makovsky'nin TSK ile ilgisi vardı, hala da vardır zannediyorum. 'Erbakan'ın Türkiye'de Başbakan olması Amerika ve İsrail'in aleyhinedir, onun için Erbakan'ın en kısa zamanda bertaraf edilmesi lazım.' diye konuşuyorlardı. Nasıl bertaraf edilecek bunu müzakere ediyorlardı. Erbakan Amerika ve İsrail'in menfaatine çalışmaz diyerek Erbakan'ı başarısız kılmak istiyorlardı. Bizim en güçlü müttefikimiz TSK'dır diyorlardı."
BU DAVADA ZAMANAŞIMI OLMAYACAK
"Zamanaşımı müebbet hapislerde 30 sene olarak öngörülmüştür. Bu 30 seneye bakarak zaman geçti diyorlar, ben de diyorum ki zamanaşımı olmadı. Hukukta zamanaşımını kesen faktörler vardır. Darbe 80'de yapıldı; 82'de de anayasa yapıldı. 2 sene buradan geçti. Ama yapılan anayasa bu konuda dava açılamaz diye zamanaşımını kesen bir tavır ortaya koydu. 2010'da bu kalktı. Kalktığı tarihten bu zamana kadar da 2 sene geçti. Yani toplamda geçen zamanaşımı 4 sene. O nedenle bu zamanaşımı defi bu davada söz konusu olamaz."