Şevket Kazan ortalığı karıştıracak
Abone olSP lideri Necmettin Erbakan'ın başkanlığındaki 54. Hükümet'te Adalet Bakanı olarak görev yapan Şevket Kazan'ın, "Refah Gerçeği" isimli bir kitap yazdı.
Refahyol Hükümeti'nin Adalet Bakanı Şevket Kazan, eski ortakları
Tansu Çiller'in kendisini özgürlük savaşçısı 'Jan Darc' olarak
gördüğünü belirterek, ''En büyük zaafı bencilliği ve bir türlü
frenleyemediği siyasi hırsıydı. Biz alışmıştık onun bitmek tükenmek
bilmeyen kaprislerine. Ama sonunda frensiz hırsı ve dayanılmaz
kaprisleri, kendini siyaseten yedi bitirdi'' dedi. Necmettin
Erbakan'ın başkanlığındaki 54. Hükümet'te Adalet Bakanı olarak
görev yapan Şevket Kazan, 'Refah Gerçeği' adlı kitabında eski
ortakları DYP eski Genel Başkanı Tansu Çiller'in psikolojisini
analiz etti. Çiller'in zaaflarını 'bencillik, kapris ve hırs'
olarak sıralayan Şevket Kazan, Refahyol Hükümeti'nin işbaşında
olduğu dönemde Tansu Çiller'in 'dayanılmaz' kaprislerine
alıştıklarını itiraf etti. Çiller'in dönemin ABD Başkanı Bill
Clinton ile 'dostluğunun' da yalan olduğunu anlatan Kazan,
Çiller'in medya önünde farklı, toplantılarda farklı konuştuğunu
belirtti. Kitabının 5 sayfasını Çiller için ayıran Kazan,
''Türkiye'nin ilk kadın Başbakanı! Refahyol Hükümeti'nin cesur
mimarı! Benlik hastalığının süper müzmini! Kafasında kırk tilki
gezdirip, kuyruklarını birbirine değdirmeyen süper zeka sarışın
kadın! O, bir Jandarc! O, ABD Başkanı Clinton'a her istediğini
yaptıran!, O, Türkiye'yi AB'ye taşıyan Başbakan!, O, Türkiye'nin
anası, O, en büyük ekonomi profesörü, O, babasının gözü kara kızı,
O, Kardak'tan Yunan bayrağını indiren kahraman, O, en başarılı
Başbakan, ondan daha başarılı Başbakan yok, O, bir bilen, ondan
daha iyisini bilen yok, O, bir yöneten, ondan daha başarılı yöneten
bulunamaz, O, bir cesur yürek, ondana daha cesuru yok''. ''Bu
satırları okuyunca beni sakın bir Tansu Çiller fanatiği
zannetmeyin'' uyarısında bulunan Kazan, kaleme aldığı bu ifadelerle
Tansu Çiller'in aynada kendisine nasıl baktığını ve kendisini nasıl
gördüğünü anlatmaya çalıştığını kaydetti. Kazan, ''Tıpkı, Yasemin
Yalçın'ın 'İnce İnce Yasemince' programında Çiller'i tiplediği
gibi'' ifadelerini kullandı. 'ERBAKAN, ÇİLLER'İN KLASİK
SENDROMLARINI SIK SIK YAŞADI AMA BELLİ ETMEDİ' Çiller'in
meziyetleri olduğu kadar zaaflarının da çok olduğunu anlatan Kazan,
Çiller'in psikolojisini şu ifadelerle tahlil etti: ''Bana göre en
büyük zaafı bencilliği ve frenlemeyi bir türlü beceremediği siyasi
hırsıydı. Tansu Çiller kadın olmasına rağmen erkek parti liderleri
yanında gerçekten yürekli bir kişiliğin sahibiydi. Onun yürekliliği
olmasaydı şimdi halkın mumla aradığı o Refahyol Hükümeti kurulmaz,
kurulamazdı. Çiller'in yürekliliği ne kadar övülmeye layık
görülürse görülsün, Refahyol günlerinde klasik sendromlarını sık
sık yaşamak da kaderimizdi. Erbakan Hoca bunu yaşadı, ama dışarıya
hiç belli etmedi. Refah Partisi'nin gayretiyle gerçekleşen
başarıları kendisine, kusurları Refah Partisi'ne maletme huyundan
da hiç vazgeçmiyordu. Tıpkı manevi babası Demirel gibi. Sonunda o
frensiz hırsı ve dayanılmaz kaprisleri. Çiller'i de siyaseten yedi
ve bitirdi''. 'CLİNTON İLE DOST OLDUĞU YALAN' Kazan, Çiller'in
'Amerika beni tutuyor', 'Clinton ile sık sık görüşüyorum'
şeklindeki açıklamalarının da yalan olduğunu savunarak, ABD
yönetiminin Demirel'e gönderdiği sözlü mesajlarla bu yöndeki
açıklamaları yalanladığını açıkladı. Çiller'in 'Askerler beni
istiyor' yönündeki sözlerinin de orduda büyük rahatsızlık
uyandırdığına işaret eden Kazan, ''Ya bizde uyandırdığı
rahatsızlık. Biz artık alışmıştık, onun bitmek tükenmek bilmeyen
kaprislerine!'' dedi. Refahyol hükümeti döneminde Çiller ile
aralarındaki anlaşmazlıkları da sıralayan Kazan, şunları yazdı:
''500'e yakın Bakanlar Kurulu kararnemesini imzalamayıp,
kartonlarda bekletti. Refahyol Hükümeti kurulduktan sonra dahi
yaptığı konuşmalarda kendisini ve DYP'yi rejimin sigortası ve
laikliğin teminatı, Refah Partisi'ni de rejim için bir tehlike,
laiklik adına bir risk gibi gösterme hastalığından hiç vazgeçmedi.
28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında kesintisiz eğitim, vakıflar
ve Kuran kursları konusunda askerlerden yana tavır koydu. Rahtiyeci
medya ile ilişkilerinde Refah Partisi ile yaptığı ortaklıktan
dolayı hep şikayetçi edayla konuşuyor, konuşma gazetelerde haber
olarak yayınlanınca da Erbakan'a veya bize telefon açıp bu
haberlerin yalan olduğunu söylüyordu. Koalisyon protokolündoe 8
yıllık temel eğitimin kesintili olacağı taahhüdüne rağmen MGK'nın
28 Şubat ve daha sonraki toplantılarında askerler tarafından ortaya
konulan istekleri bahane ederek, bu defa eğitimin kesintisiz
olmasında ısrar ediyor. O kadarki Milli Eğitim Bakanı Mehmet
Sağlam'a hazırlattığı taslağa Başbakan Erbakan, hac farizasında
Arafat'ta dua ederken, Türkiye'den yine Arafat'taki Ercan Bey'e
telefon ederek kendisinden Erbakan'ı ikna etmesini istiyor, olumlu
cevap alamayınca da hırsından kendisini yiyip bitiriyordu''. Haber:
DEVLET ARIK