Sevilay Yılman yazdı: Elmalı davasındaki yanlış bilinen tüm gerçekler!
Abone olTÜRKİYE'nin gündemini sarsan Elmalı davasına ilişkin Habertürk yazarı Sevilay Yılman çarpıcı bir yazı kaleme aldı. "Elmalı davasındaki yanlış bilinen tüm gerçekler!" yazısında Yılman olayın başka bir boyutu olduğunu belirtti ve "Çocuğun o resimlere döktükleri ağabeyi İ.E.G ile yaşadıklarından ve ağabeyinin dayısı S.G ile yaşadıklarına şahitlikten kaynaklı olabilir."dedi.
Elmalı davası Türkiye'nin gündemini sarstı. Habertürk yazarı
Sevilay Yılman da infial yaratan olayın ardından istismara
uğradığı iddia edilen çocukların, istismar yaptığı iddia edilen
anne ve üvey babanın ifadeleri, adli tıp raporları dahil tüm bilgi
ve belgelere ulaştığını ve okuduğunda dehşete düştüğünü
belirtti.
"Konu çok hassas ve toplumda hemen her kesimden tüm insanların sinir uçlarını oynatan Elmalı davasıyla ilgili asla yanlış anlaşılmak istemiyorum…" diyen Yılman, "Her iki çocuğun da anne ve üvey baba tarafından cinsel bir istismara uğradığını söyleyebilmek pek mümkün değil." dedi. Yılman yazısında şu detaylara yer verdi:
Çocukların anneleri Merve Akman ve babaları Gürhan Genç…
İkinci çocuk doğduktan 3 ay sonra boşanıyorlar.
Mahkeme, 2011 doğumlu erkek çocuğun velayetinin babada, 3 aylık
kız çocuğunun velayetinin ise annede kalmasına karar kılıyor.
Anne Merve’nin kendi ayakları üzerinde durabilecek ekonomik bir gücü yok.
Bu yüzden 3 aylık bebeği ile Antalya’nın Finike ilçesinde yaşayan baba evine dönüyor.
Babası, annesi dışında 4 kardeşi de olan o evde birlikte yaşamaya başlıyorlar.
Neden nasıl oluyor bilmiyorum, anne Merve bir süre sonra Antalya merkezde bir pavyonda çalışmaya başlıyor.
Bu arada eve neredeyse hiç gelmiyor.
Kızını anneanne, dede ve teyzeler büyütüyor.
Yıl 2018 olunca mekana müşteri olarak gelen Rahmi Akman ile tanışıyor.
Rahmi, Merve’ye aşık oluyor ve onu o hayatın içinden çıkarmak istiyor.
Birkaç ay sonra evleniyorlar.
Ancak Rahmi’nin de Merve ve kızına ayrı bir ev açacak gücü yok.
Bu yüzden karısıyla babasının Doğantaş’taki evine yerleşiyor.
Fakat Merve’nin bin bir umutla başladığı yeni hayatı, hakkındaki “yağma” suçundan dolayı tutuklanıp cezaevine girmesiyle bambaşka bir hale dönüşüyor.
Ve o cezaevindeyken 9 yıldır hiç görmediği oğlunun babasından bir telefon geliyor.
Başka bir kadınla evli olan Gürhan Genç, velayeti kendisinde olan oğlunun sorunlu bir çocuk olduğunu, eşinin altınlarını, parasını çaldığını, üvey annesinin onu artık evde istemediğini, evliliğinin zarar göreceğini söyleyip başından atmak istiyor.
“Almazsanız yuvaya vereceğim!” deyince Merve’nin babası, yani dedesi Mersin’e gidiyor ve Gürhan Genç’in noterden verdiği vekaletname ile torununu alıp Finike’ye getiriyor.
İşte ne oluyorsa da İ.E.G Finike’ye geldikten sonra oluyor.
Annesi cezaevindeyken o tarihe kadar görmediği kız kardeşi ile birlikte yaşamaya başladığı dede evinde de sorunlar çıkarmaya başlıyor İ.E.G.
Bu arada evde 2006 doğumlu bir de dayı var.
İ.E.G’nin verdiği ifadeye göre o tarihlerde 14 yaşında olan dayı S.G. ile birtakım uygunsuz cinsel münasebetler de yaşıyor.
Ve bu uygunsuzluklar o tarihte 5 yaşında olan küçük kızın yanında yapılıyor çoğu zaman.
(Bir defasında da dede şahit oluyor ve panikle hem oğluna hem de torununa aşırı tepki gösteriyor.)
Daha sonra ise teyzesinin telefonundan yaptığı cinsel içerikli bir video kaydı ortalığı karıştırıyor.
Aile korkuyor ve sorunlu olduğunu düşündükleri İ.E.G’yi babaya geri göndermek istiyor.
Baba istemiyor.
Bu durumdan okuldaki öğretmeni haberdar oluyor ve o da karakolu haberdar ediyor.
Ve 24.01.2020'de 8 yaşında olan İ.E.G cinsel içerikli videoları niye çektiğini Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçları Soruşturma ve Çocuk İzlem Merkezi’nde verdiği ifadede izah ederken Mersin’de babasının yanındayken yaşadıklarını da anlatmak zorunda kalıyor. (Korkunç şeyler anlatıyor. O yüzden yazamıyorum ama özetle diyor ki; "Babamla Mersin’de yaşıyordum. E. isimli benden bir yaş küçük bir arkadaşımla kötü hareketler yaptım. Babam yakaladı. Babamın 5. karısı üvey annem beni istemedi. Babam; 'Kendini düzeltene kadar seni almayacağım' deyip beni Finike’ye yolladı. Okula gidiyorum ama okulda arkadaşlarım beni pek sevmiyor. Neden sevmediklerini bilmiyorum. Başka arkadaşlarla oynuyorlar. 3 teyzem ve 1 dayımla yaşıyorum. 1 kız kardeşim var. Annem vardı ama o hapiste. Bir de Rahmi Abi var. Annemin kocası ama o bizimle kalmıyor. Teyzemin telefonundan çıplak olarak kendi videomu çektim evet ama ben kimseye göndermedim bu videoyu. Kendim için çektim. Niye çektim bilmiyorum…")
En sonunda aile iki çocuğun da Balıkesir’de yaşayan babaanneye verilmesine karar veriyorlar.
Babaanne ile kontakt kuruluyor ve anneleri cezaevinde olan iki çocuk dedesi ve üvey baba Rahmi Akman refakatinde Balıkesir’e götürülüyor.
Aradan 3 ay geçtikten sonra ise baba ve babaanne iki çocuğun da Finike’de kaldıkları süre içerisinde anne ve üvey baba tarafından defalarca cinsel istismara uğradıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyor.
Ve Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk İzlem Merkezi’nde psikologlar eşliğinde ifadeleri alınan iki çocuk da Finike’yle ilgili burada yazmam mümkün olmayan korkunç hikayeler anlatıyor.
İkisi de ısrarla anne Merve ve üvey baba Rahmi’nin kendilerine defalarca istismarda bulunduğu aktarıyor.
Bu iddialar üzerine savcılık derhal soruşturma başlatıyor ve henüz cezaevinden yeni çıkmış anne ve üvey baba tutuklanıyor.
Ardından adli tıp devreye giriyor ve çocuklar muayene ediliyor filan.
Ve yapılan tıbbi muayenelerde kız çocuğunun; “Annem beni başka erkeklere sattı. Üvey babam bana defalarca tecavüz etti” ifadelerini doğrulayan hiçbir bulguya rastlanılmıyor.
Çok şükür gayet sağlıklı bir durumu var çocuğun.
Erkek çocuğu İ.E.G’nin ise muayenesinde eskiden kalma şüphesi olan birtakım bulgular var ama zaten verdiği ifadelerde Mersin’de arkadaşı ve dayısı S.G ile uygunsuz ilişkiler yaşadığını itiraf ediyor…
Özete gelirsek…
"Her iki çocuğun da anne ve üvey baba tarafından cinsel bir istismara uğradığını söyleyebilmek pek mümkün değil."
Okuduklarım elimdeki belge ve bilgilere göre iki çocuk açısından da inanılmaz üzücü hayat şartları var.
Ancak her iki çocuğun da anne ve üvey baba tarafından cinsel bir istismara uğradığını söyleyebilmek pek mümkün değil.
Denilecek ki; “Peki 6 yaşındaki bir kız çocuğu bir cinsel organı ya da cinsel münasebetin nasıl yaşandığını nereden bilebilir ve bunu nasıl resimlere döker?“
Çok doğru bir yaklaşım ama zaten o kız çocuğunun bir istismara uğramadığını iddia etmiyorum.
Uğramış evet ama üvey baba ya da anne ve onun önceki sevgilileri tarafından değil, ağabeyi tarafından.
"Okumakta bile zorlandım"
Burada yazamıyorum çoğu şeyi çünkü ben okumakta bile zorlandım.
Ama çocuğun o resimlere döktükleri ağabeyi İ.E.G ile yaşadıklarından ve ağabeyinin dayısı S.G ile yaşadıklarına şahitlikten kaynaklı olabilir.
Ağabeyin çok sorunlu bir geçmişi var zaten.
Kaldı ki iki çocuğun anlatımlarında bazı şeyleri çarpıttığı çok net.
Ki bunu sadece ben demiyorum…
Balıkesir’de hala babaanneleri Günay Soytok’un yanında yaşayan çocuklar Ayvalık Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü gözleminde şu an.
Uzman psikolog Deniz Karasapan’ın mahkemeye sunduğu 6 sayfalık raporda çocukların neyi konuşup konuşmayacakları yönünde babaanneleri tarafından yönlendirildiği kanaati oluşmuş.
Sanırım babaanne çocuklar üzerinden oğlunun eski karısından ve ailesinden intikam almaya çalışmış.
Bence o iki çocuk açısından en sorunlu durum da bu zaten.
O çocukların o babaanneden derhal alınması ve devlet gözetiminde sağlıklı bir ortama nakledilmesi gerekiyor.
Çünkü kendi emelleri için çocukları kullanan babaanne bakımı o çocukları iyi etmez aksine daha da kötü olmalarına neden olur.
(Bu arada 8 yaşında iken cinselliğe aşırı merakı olan erkek çocuk İ.E.G’nin bu merakının babasının yanında kaldığı yıllarda babasının cinsel yaşamına çoğu defalar tanıklık ettiğini de ifadelerinde aktardığının notunu düşeyim. Annesinin ve üvey babasının çocuklarına cinsel istismar yaptığını ileri süren babanın velayetini aldığı oğlunu annesinden uzakta büyütürken onun gözleri önünde fütursuzca yaşadığı cinsel hayatı çocuğun psikolojisini alt üst etmiş belli ki… )
"Üvey baba Rahmi Akman’a özür borçluyuz"
Sözün özü…
Affederler mi bilmiyorum ama…
Kanaatimce toplum olarak önce Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi üyelerine…
Sonra da özellikle bu olaylarda hiçbir dahli olmayan en günahsız olarak gördüğüm üvey baba Rahmi Akman’a özür borçluyuz.