Yalnızların isyan edip anlamsız bulduğu, sevgilisi olanların
çoğunun özel planlar yapıp birbirine hediye gönderdiği o tarih. 14
Şubat.
Aslında çoğumuz da değiştik. Yaşam şartlarımız o kadar zor ki,
sevgilimiz bile olsa o gün hediye almaya paramız olmayabiliyor.
Bunu da “offf o günü kutlamak çok mainstream yiaa” diyerek
geçiştirebiliriz. O günün dışında arada sevdiceğinin başucuna
sevebileceği bir kupa alıp koymak, beğeneceğini düşündüğü bir
parfüm ya da aksesuar almak çok daha tercih edilesi elbette. Ama
bunu yapan insanların da nesli tükeniyor giderek. Çünkü hala
etrafımda sevdiceğine aldığı hediyelerin taksitlerini ödeyen
arkadaşlarım var.
Gelelim o güne. Aslında bu kadar isyan edecek, reddedecek bir
durum yok ortada. Bana sorarsanız sevgililer günü kutlamakla,
doğumgünü kutlamak aynı şey. İkisi de bana gereksiz. Ha sorun
bende, onu biliyorum. Benim dışımdaki genel insan –hatta kadın-
profilinin sesi olabilirim. Çünkü yapılan bir araştırmaya göre
önemsemediğini iddia edip o gün sevgilisinden bir hediye ya da
kutlama göremeyen kadınların %80’i tartışma yaratıyormuş.
Evet. Öyledir. Neden mi?
Düşünsenize. İşyerinizde en az 4 kadın var ve bu kadınlara tek
tek çiçek geliyor o gün. Size gelmiyor. İster istemez içten içe bir
burukluk oluşuyor. O gün iş arkadaşlarınıza yansıtmadığınız
sıkıntıyı sevdiceğinize vereceksiniz haliyle. Sorsanız “hayır o
sebepten değil” diyecek. Bilin. Evet, o sebepten.
Yani diyeceğim odur ki, bunu okuyan sevgili sevgililer. Geç
kalmış sayılmazsınız. Bugün sevdiceğinize küçük bir sürpriz yapıp
aklınızda olduğunu hatırlatın. Bir hediye almak için bir gün bence
müthiş bir fırsat. Kaçırdıysanız da önemi yok. Bugün göndereceğiniz
güzel bir notla sevdiceğinizi mutlu edin.
Çünkü hayat kısa. Kuşlar uçuyor.
Mutluluk bir çiçek, küçük bir hediye kadar basit işte.
Bu kadar.