Sevan Nişanyan ve dahi zekası!...

Peyami Safa vakti zamanında dahilerle ilgili bir söz söylemiş ki, merhum sanki Sevan Nişanyan'ı işaret etmiş.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Bütün kutsal dinlerde ve eskilerin bütün yüce lisanlarında, inananların inanç ve mabetlerine dil uzatılmaması emredilir.

Şayet ete, kemiğe bürünmüş bir şeytan değilseniz, bulunduğunuz semte ar, haya, namus, edep ve adap gibi kıymetli değerler bir kez bile uğramışsa, karşınızdakinin mukaddesine böylesi inanılmaz bir zalimlikle saldırmazsınız.

Farkında mısınız?

Son dönemlerde bir akım başladı...

Gündemden düşen sefiller, adından bahsettirmek isteyen sünepeler, Ebu Cehil ile, Firavun ile yarışmak isteyen acizler, balataları sıyırmış ucube tipliler ilk iş olarak İslam Dini'ne ve Allah Resulü'ne saldırıyor.

Fazıl Say, İlyas Salman derken, bunlara bir de Sevan Nişanyan katıldı.

Nişanyan, "Bundan yüzlerce yıl önce Allah'la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. "İfade özgürlüğü" denilen şeyin, adeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir" diyor.

Aslına bakacak olursanız, bu sözler twitter'da gözüme iliştiğinde hiç aldırış etmedim. Sonra baktım ki o konuşuyor, Müslümanlar celalleniyor. Ateş püskürenlere, "Siz şu an, o meczubun ekmeğine yağ sürüyorsunuz. O'nun istediği şey, tam da bu" diye uyarıda bulundum.

Dinleyen olmadı haliyle...

Görünen o ki Sevan Nişanyan'ın istediği oldu! Bir süre öncesine kadar, boşandığı eşinin yüzüne, kavanozda biriktirdiği dışkısını atması ve üç beş zırvası dışında esamesi okunmayan biriydi.

Şimdi en tanınmış suretlerden biri...

Meczup dediğimiz adamın söyleşi yapmadığı gazete, dergi ve TV kalmadı. Bu köşeyi böylesi pespaye bir isimle kirletme gibi düşüncem yoktu ama...

Madem ki bu meczup ekran ekran dolaştırılarak inananların inancına küfrettiriliyor. Madem ki her sözüyle inançlı kesimin yüzündeki çizgileri titretiyor, gönüllerinde fırtınalar koparıyor. O vakit bizim de söyleyeceklerimiz olmalı.

Bizzat onun üslubunda, bizzat anlayacağı dilden hem de... "İfade özgürlüğünün" bu ülkede sadece alçaklara, namussuzlara ve inançsızlara mahsus olmadığını göstermek adına verilmeli bu cevap!

***

Sevan Nişanyan bir "ateist" olduğunu söylüyor. İman ettiği Darwin'in "Maymundan insana dönüşme tezini" çürüten, insandan maymuna dönüştüğünü alemlere gösteren biri anlayacağınız.

Dün gece CNN Türk'te Enver Aysever'in programında izledim. "Bütün Ateistler dahidir. Haliyle ben de bir dahiyim" diyordu.

Allah'tan Darwin duymuyor bu sözleri!

Duymuşsa da mezarda takla atıyordur zannımca!

Haksız da sayılmaz!

Bula bula kıçına göre bir kavanoz bulup, o kavanozda biriktirdiği dışkısını çocuklarının annesinin suratına fırlatan birinin her tarafı "dahi" olsa kaç yazar? Şayet dahilik bu ise, ucu delik çoraplarına dışkısını doldurup, onu sallayarak duvarlara yapıştıran tımarhane delileri Nişanyan'dan bin kat daha dahidir!.

Lütfen dikkat buyurunuz!

Yeryüzünde belki de ilk kez kendisine "Ben dahiyim" diyen, zaatına makam ve rütbe tahsis eden bir şahsiyetten bahsediyoruz. Konuştuğunda çukurun, seviyenin dibi olduğunu avaz avaz bağıran bir "dahi"den bahsediyoruz! İnsanın izledikçe, "Dinime küfreden insan olsa bari" diyesi geliyor.

O derece yani!..

Öyle bir dahi ki...

Hem inananlara "gerizekalı" diyor, hem de "gerizekalı" dediği insanların, kokuşmuş fikirlerine saygı duymasını bekliyor!

Heheyt yavrum beee!

Dahiye bak!

Keşke imkan bulsanız da izleseniz.

Bizim dahinin, Enver Aysever'in soruları karşısındaki ezikliğini, sefilliğini, acizliğini bir görseniz. Bir insan sorulan soru karşısında yutkunmayı nasıl unutur, soruya cevap bulamayınca yerdeki laminelerin derzlerine nasıl çaresizlik içinde bakar, bir görseydiniz keşke!

Bir gülünç hal ki anlatamam!

Tarihler boyunca hiç bir "dahi" bu kadar zavallı olmamıştır.

"Bay dahi" bilmiyor ki, dahiler, kendisinin asla ulaşamayacağı bir erdeme sahipti. Tüm dahiler önce insandı. Sadece iki ayaklı ve insan görünümünde değillerdi yani. Ayrıca insani bir nezakete sahiptiler!

Bir defa bunları bay dahide bulmak mümkün değil.

Ayrıca yine tarihte yaşayan tüm dahiler hazır cevaptı.

Lafı anında "şrank" diye oturtur, karşısındaki neye uğradığını şaşırırdı. Öyle bir moderatörün karşısında dut yemiş bülbüle dönenlere "dahi" denmez, dense dense Sevan Nişanyan denir!

Şimdi bunları yazıyorum diye kafatasçı, ırkçı ilan edilirsem şaşırmam! Benim aslanı çakala boğduran ülkem son dönemlerde bu hale geldi maalesef! Herkes sana ve inancına küfreder, sen tepki koyunca ırkçı olursun, barbar olursun!

Oysa tek isteğim var.

Hiç de zor olmayan bir istek!

"Benim mercimek beyinli dahi arkadaşım. Bu din ne senin inanmanla yücelir, ne senin inanmamanla alçalır. Git ister kaşar peynirine, ister dereotuna, ister böğürtlene, istersen kavanozlarda biriktirip taşıdığın dışkına tap. Sadece çatallı dilini dişlerinin arkasında tut, inananların inancına saldırma!.." diyorum!

"İblislik yapmaya ne gerek var, toplumları birbirine kırdırtma çabalarına neden girişiyorsun a benim hain vatandaşım" diyorum.

Boşa bu çırpınış!

Beyhude...

Sevan Nişanlan'ın alev alev yanan gözlerinde, bu topraklara ihanetin kıvılcımları ayan beyan görülüyor. Asırlar boyudur Rabbim Allah, Resulü Muhammed'dir diye sövülenler, bu kirli oyununa gel-me-ye-cek.

O inanmadığı Allah öyle büyük bir Allah ki...

Bu gibi zavallıların günün birinde çıkacağını hesap etmiş, bunların edeceği laflara cevabı binlerce yıl öncesinden vermiş!

Tiyn Suresi'nde şeytanın hizmetkarları için şöyle buyurmuş:

"Biz insanı en mükemmel surette yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına döndürdük"

Sevan Nişanyan "dahi" olsa, "Aşağıların aşağısı" tanımlamasının tam da kendisi gibiler için yapıldığını bir çırpıda anlardı.

Sevan Nişanyan "dahi" olsa, kendisinden yıllar yıllar önce bu dünyadan göçen Peyami Safa'nın vakti zamanında dahilerle ilgili söylediği, "Dünyada dahiler arasında Allah'a inanan çoktur. Eşekler arasında ise hiç yoktur" sözünü okuduğunda hangi sınıfta olduğunu anlayıverirdi.

Anlamıyorsa, belleğin kapasitesi belli  demektir.

Anlamıyorsa, allemi cihan gelse Sevan Nişanyan'dan değil dahi, sürahi bile olmaz.

Bu kadar net!